Project Syndicate: Batı'nın yaptırımlarla şekillendirdiği uluslararası düzen geride mi kaldı?

ABD'nin yaptırım hamleleri, ABD Hazinesi'nin arşivlerindeki kağıt yığınlarından ibaret hale gelmeye başladı. Batı'nın yaptırımlarla şekillendirdiği uluslararası düzen geride mi kaldı?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Project Syndicate, Batı merkezli uluslararası düzeninin geleceğinin ve ABD başta olmak üzere Batı'nın yaptırım politikalarının etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

ABD'nin yaptırımlarına rağmen, Rusya, İran ve Çin'in kendi hedefleri doğrultusunda meydan okumaya devam ettiğine dikkat çekilen analizde, Çin, Rusya ve İran'ın ortaklaşa yaptırımlara maruz kalması nedeniyle, bu devletlerin yeni bir blok oluşturduğu belirtildi.

Analizde ayrıca; yaptırımların artık ABD Hazinesi'nin arşivlerindeki kağıt yığınlarından ibaret hale gelmeye başladığı ve bunun, kötüleşen uluslararası ortamda Batı'nın etkisinin azalmasına neden olduğu belirtildi.

İşte Project Syndicate'da yayınlanan analiz:

Kağıt üzerinde İran ve Rusya her geçen gün büyüyen bir yaptırım dağının altında eziliyor. Gerçekte ise bu devletler yaptırımların etrafından dolaşarak kendi politikalarını uygulamaya devam ediyor.

Batı'nın tek anlamlı politika aracı olarak yaptırımlara başvurması ve bu yaptırımların etkisinin gün geçtikçe azalması, Batı'nın uluslararası liderlikteki gerileyen durumunu gün geçtikçe daha fazla gözler önüne seriyor.

Biden yönetiminin; "yaptırımların" Tahran'ın enerji sektörünü durma noktasına getirdiğini iddia etmesine rağmen, ABD Enerji Bakanlığı 2020 ve 2022 yılları arasında İran'ın petrol satışlarının 17 milyar dolardan 54 milyar dolara yükseldiğini tahmin ediyor.

Financial Times'ın Şubat ayında yaptığı bir araştırma, merkezi Londra'da bulunan İran devletine ait bir petrokimya şirketinin, İngiltere'nin en büyük iki bankasını dünya çapında yaptırımları delmek için nasıl kullandığını gösterdi.

New York Times'ın ortaya çıkardığı gerçek, gözlerden uzakta faaliyet gösteren bir tanker filosunun, İran petrolünün önemli bir bölümünü denizaşırı ülkelere göndermek için büyük bir operasyon yürüttüğünü gözler önüne serdi.

2022-2023 yılları boyunca ABD, Tahran'ı nükleer anlaşmaya ikna etme çabaları sırasında yaptırımların uygulanmasını yavaşlattı. Bir iyi niyet göstergesi olarak ABD, beş Amerikalı rehinenin iadesini kolaylaştırmak için İran'ın dondurulmuş petrol parasından 6 milyar doları da serbest bıraktı.

Zira Biden yönetimi, başkanlık seçimleri öncesinde enflasyonu ve hayat pahalılığını düşürmeye çalıştığı bir dönemde Çin'e yapılan yasadışı satışları engellemenin petrol fiyatlarını yükseltebileceğinden korkuyordu.

ABD'nin yaptırımlarına rağmen İran, her yıl bölgedeki vekillerine yüz milyonlarca dolar gönderiyor ve Rusya'ya Shahed-136 insansız hava aracı tedarik ediyor.

Yaptırımlar ayrıca İran'ın nükleer silah geliştirme yolundaki amansız ilerleyişini yavaşlatmakta da tamamen başarısız oldu.

Geçtiğimiz günlerde İran'ın nükleer tesislerine yeni gelişmiş santrifüjler yerleştirmesine Batı'dan öfkeli tepkiler geldi. Bunu yeni yaptırımların zorunlu olarak duyurulmasının izlemesi bekleniyor.

Rusya da bugün dünyada en ağır yaptırımlara maruz kalan ülke konumunda.

Ancak buna rağmen, 2024 yılında Rus ekonomisinin çoğu Batılı ülkeden daha hızlı büyüyeceği tahmin ediliyor.

Batılı şirketlerin yarı iletkenleri, ileri teknoloji ve lüks malları Orta Asya ve BAE'deki aracılar vasıtasıyla Rusya'ya akıyor.

Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından Rusya'nın ihracatına uygulanan yaptırımlar petrol ve gaz fiyatlarını artırarak ve enflasyonu körükleyerek Batılı tüketicileri etkilerken, Moskova diğer alıcılara sattığı petrolün yükselen fiyatlarından karlı çıktı.

Rusya Çin'in en büyük petrol tedarikçisi haline gelirken, Çin'in Rusya'ya yaptığı askeri çift kullanımlı teknoloji ihracatı da arttı. Bir yıl içinde Çin'in Rusya'ya araç satışı 6 milyar dolardan 23 milyar dolara fırladı.

Ancak Washington, soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham edilen bir devletin en büyük silah tedarikçisi olmaya devam ederken Çin'e Rusya'nın kana bulanmış savaş makinesini silahlandırması konusunda ders veremez.

Amerika'nın bir avuç İsrailli yerleşimciye karşı yaptırımları kullanması, yanlış sorun için yanlış aracın kullanılmasının neredeyse komik bir başka örneğidir.

Çin, Rusya ve İran'ın ortaklaşa yaptırımlara maruz kalması, bu devletleri birbirlerine daha da yakınlaştırdı.

Bu üç ülke, yaptırımlarında ardından, Batı piyasalarına hiç girmeyen ve dolarla ticaret yapmaktan kaçınan şirket ve finans kurumları ağı kurdular. İran ve Çin kısa süre önce 2021 ekonomik işbirliği anlaşmasını hayata geçirmek üzere bir dizi anlaşma imzaladı.

Antibiyotiklerin gelişigüzel aşırı kullanımı nasıl bilimin en güçlü tıbbi silahlarına karşı bağışıklığı olan yeni süper-bakteriler yarattıysa, yaptırımlara aşırı güven de yeni bir devletler bloğunun doğmasına neden oldu.

Bu devletler, gelişmekte olan dünyanın önemli bir bölümünü kendi taraflarına çekmeye çalışıyor ve büyük oranda başarılı oluyor.

Giderek kötüleşen ABD-Çin gerilimi de göz önüne alındığında, bu kutuplaştırıcı eğilim devam edecek gibi görünüyor.

ABD, İsraili koşulsuz bir şekilde desteklerken, Ukrayna'ya ayrılan milyarlarca dolar, tıkanmış ve işlevsiz bir ABD Kongresi tarafından tedirgin edici bir şekilde bekletildi ve bu, Rus güçlerinin benzeri görülmemiş toprak kazanımları elde etmesine olanak sağladı.

Yaptırımlar ABD Hazinesi'nin arşivlerindeki kağıt yığınlarından ibaret hale gelmeye başladı ve kötüleşen uluslararası ortamda Batı'nın etkisinin azalmasına neden oluyor.

Uluslararası adaleti ve insan haklarını yüceltme söylemlerine aykırı hareket eden Batı demokrasileri için artık, pragmatik yeni çözümler geliştirme zamanı geldi.

Tartışma