Real Clear Defence: 3. Dünya Savaşı sanal ortamda mı yaşanacak?

Bir sonraki savaş, insansız araçlar çatışırken sivillerin evlerinde güvende olacakları bir savaş mı olacak? Gelişen teknolojiler ile birlikte dünyayı nasıl bir 3. Dünya savaşı bekliyor?

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından Real Clear Defence'da, dünyada gelişen savunma sanayi teknolojilerinin etkisi ile, olası bir üçüncü dünya savaşının nasıl şekillenebileceğine dair değerlendirmelerin yapıldığı bir analiz yayınlandı.

Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı ile insansız savaş araçlarının ve yapay zekanın belirleyici bir unsur haline geldiği belirtilen analizde, olası bir üçüncü dünya savaşının drone filoları, görünürlüğü olmayan lazer sistemleri ve belki de göremediğimiz diğer teknolojiler ile gerçekleşebileceği belirtildi.

Analizde ayrıca; dronların dronlarla, insansı robotların insansı robotlarla, yapay zekanın yapay zekayla ve kuantum bilişimin kuantum bilişimle çatışacağı belirtilirken, insanların böyle bir savaştan nasıl etkilenebileceğine dair teoriler de ortaya konuldu.

İşte Real Clear Defence'da yayınlanan analiz:

Ukrayna'da cephe hattındaki gerilim artmaya devam ediyor ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da geçtiğimiz günlerde belirttiği gibi, savaşın Avrupa'ya doğru ciddi ve korkunç bir şekilde yayılma ihtimali artıyor.

Aynı zamanda Asya'dan Afrika'ya dünyanın dört bir yanındaki diğer sıcak noktalar da ısınmaya devam ediyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında ise uzmanlar ve halklar, üçüncü bir dünya savaşının neye benzeyebileceğini merak etmeden duramıyor.

Uzmanlara göre bu sorunun cevabı, gezegeni yaşanmaz bir hale dönüştürecek olan nükleer bir tehlikenin de ötesine geçebilecek bir potansiyel içeriyor.

Peki yeni gelişen teknolojiler ile birlikte nasıl bir 3. Dünya savaşı yaşanabilir?

Yapay zeka ve kuantum teknolojisiyle birleştirilmiş “insansı robotlar” ve insansız hava araçlarını içeren yeni savunma teknolojisi ile ilgili gelişmeler, potansiyel olarak büyük bir savaşın tıpkı bilim kurgu filmlerindekine benzeyebileceğini artık net bir şekilde ortaya koyuyor.

Yaşanacak üçüncü bir dünya savaşı, insansız hava araçları filolarının ve insansı robotların karşı karşıya geldiği, çocukların, kadınların ve erkeklerin ise evlerinde güvende kalarak kazananı beklediği bir savaş olabilir.

Dünya, her şeyin sanal olduğu ve siber saldırıların bombaların ve mermilerin yerini aldığı, Wi-Fi kesintilerinin ve kısa süreli elektrik kesintilerinin en büyük riskler olarak kaldığı bir savaşa tanıklık edebilir.

Enerji tesisleri ya da barajlar gibi kilit altyapılara yönelik siber saldırıların yıkıcı hasarlara yol açabileceği gerçeği ise sivilleri ilgilendiren kısım olarak belirtilebilir.

Peki savaş; drone filoları, görünürlüğü olmayan lazer sistemleri ve belki de göremediğimiz diğer teknolojiler ile gerçekleşirken, siviller gerçekten evlerinde güvende olacaklar mı?

Bu sorunun cevabı, Batılı liderlerin askeri-endüstriyel kapasiteyi yeniden tesis etmeye yönelik gizli ama ısrarlı planlara odaklanmalarına bağlı olacak.

Zira neredeyse tüm Batılı liderler, Ukrayna'da savaş sürerken, Rusya'nın tüm Avrupa ve ABD'nin toplamından daha büyük bir askeri-endüstriyel kapasiteye sahip olduğu gerçeğiyle yüzleşiyor.

Nitekim geçen hafta CNN tarafından aktarılan NATO istihbarat tahminlerine göre Moskova şu anda ayda 250.000 ya da diğer bir ifade ile yılda yaklaşık 3 milyon topçu mühimmatı üretiyor. Avrupa istihbarat servisinden üst düzey bir yetkiliye göre, ABD ve Avrupa ise Ukrayna güçlerini desteklemek için yılda sadece 1,2 milyon mühimmat üretebiliyor.

Dolayısıyla Ukrayna'daki savaş aslında bu soruya şimdiden ilk cevabı veriyor. Savaş savaştır ve savaş sırasında kimse tam anlamı ile güvende olamaz.

Aynı soruya savunma teknolojileri açısından bakıldığında ise sorunun cevabı, teknolojik gelişmeler konusunda “dünyanın nerede dur” diyeceğine bağlı olacak.

Zira yapay zekanın geldiği nokta ile ilgili kaygılar büyüyor ve kendi kendine karar alabilen yapay zeka destekli otonom silahlarla ilgili neredeyse tüm tarafların kaygıları ortak.

Bu bağlamda Batılı araştırmacıların odak noktası ise, ABD ile Rusya arasındaki rekabet değil, Çin ile ABD arasındaki rekabet oluyor.

2023 yılında Australian Strategic Policy Institute tarafından yapılan bir araştırma; savunma, uzay, enerji ve biyoteknoloji gibi alanları kapsayan 44 kritik teknolojiden 37'sinde Çin'in önde olduğunu, yani ABD'nin başını çektiği Batılı ülkelerin araştırma çıktısı için küresel rekabette kaybetmeye başladığını gösterdi.

Dahası, bazı alanlarda dünyanın en iyi 10 araştırma kurumunun tamamı Çin'de bulunuyor.

Tarihin tekerrür etmediği ama çoğu zaman kafiyeli olduğu söylenir.

Bu anlamda 2024'teki durum, ister Batı'nın askeri-endüstriyel kapasitesi isterse iki karşıt taraf arasındaki teknolojik rekabet açısından olsun, 1935'teki duruma benzemektedir.

Dahası, küresel düzenin artık net olmadığı ve çatışmaların öngörülemez bir şekilde ortaya çıktığı bir dünya gerçekliği görüyoruz.

İdeoloji, kaba kuvvet ve teknolojinin bir araya geldiği çatışmalar yaşanıyor ve bu çatışmalarda uluslararası kurallar bir tarafa bırakılıyor.

Ukrayna'daki durum, bunun en büyük örneği olarak hala dünyanın önünde devam ediyor ve olası bir dünya savaşının neye benzeyebileceğine dair ipuçları veriyor.

Gerçek şu ki teknoloji gelişti ancak insanlar için hiçbir şey değişmedi.

Sonuç olarak; robotların ve insansız hava araçlarının, tarifi girilen ve kendi kendine yemek pişirebilen mutfak robotları gibi, savaşı da kendi kendine yapabileceğini düşünmek tam bir yanılgıdır.

Dronlar dronlarla, insansı robotlar insansı robotlarla, yapay zeka yapay zekayla ve kuantum bilişim kuantum bilişimle savaştığında ortaya çıkacak sonuç ne olursa olsun, insanlar yine karşı karşıya gelmek zorunda kalacak.

Ve o zaman savaş, yine insanların insanları öldürdüğü, birinci ve ikinci dünya savaşlarına benzer bir hal alarak çirkin yüzünü gösterecek.

Tartışma