gdh'de ara...

Rusya prestij kurtarmaya mı çalışıyor?

Prestijli çıkışa çok ihtiyaç duysa bile, Rusya’nın nihai hedefi Ukrayna’nın topraklarını kendi topraklarına katmak değil.  Rusya Ukrayna’da büyük savaşa Donbas için de başlamadı.  Bu savaşın ve işgalin çıkış noktası Putin’in Ukrayna’yı bağımsız, egemen, kendi kararlarını verebilen, seçimlerini/tercihlerini yapabilen, özgür bir topluma sahip bir ülke olarak kabul etmek istememesidir.

1. resim
29.03.2022

Moskova ile Kiev arasındaki görüşmeler Rusya’nın Ukrayna topraklarına giderek şiddetlenen saldırıları eşliğinde sürüyor. Sahadan gelen farklı haberler ve taraflardan, özellikle Rusya’dan gelen değişken açıklamalar, uzmanları, savaşın nereye evrileceğine sonuçlanacağına ilişkin tahminler konusunda zorluyor.  

Putin, daha Ukrayna’ya saldırı başlatmadan önce – 22 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında Kiev’den şu taleplerde bulundu: 

  1. Kırım’ın Rusya’ya bağlı olduğunu kabul etme/tanıma 
  1. Demilitarizasyon, yani askeri güçlerinden tamamen vazgeçme 
  1. NATO üyeliğinden vazgeçme

Bir de bu talepler içerisinde yer almayan, ancak Putin’in 25 Şubat’ta Ukrayna Silahlı Kuvvetlerine darbe çağrısıyla ortaya çıkan Ukrayna’da iktidarı değişme isteği vardı.  Rus lider, Ukrayna ordusuna Zelensky iktidarını devirme çağrısı yaparken “Sizle daha iyi anlaşırız” dedi. 

Ardından Rusya’nın talep listesine şunlar eklendi:

  1. Donetsk ve Luhansk’daki sözde cumhuriyetlerin “bağımsızlığını” tanıma
  1. Denazifikasyon, yani Nazilerden arınma
  1. Rusça’nın Ukrayna’daki statüsünü yükseltme…

Putin’in çağrısı yanıtsız kalınca, Rus ordusu Ukrayna’da yıldırım operasyonu ile  iktidar değişikliğini sağlayamayınca ve “dünyanın ikinci ordusu” miti Ukrayna ovalarında dağılmaya yüz tutunca  Kremlin’in talepleri de sık sık şekil değiştirmeye, dengesiz biçimde artıp-azalmaya başladı.  

Örneğin, Putin’in sözcüsü Dmitri Peskov, Ukrayna tarafının ikinci görüşmenin ardından yaptığı “Denazifikasyon talebi yok” açıklamasını 4 Mart’ta yalanladı.  Ancak aynı Peskov, 7 Mart’ta yaptığı açıklamada “Biz artık Ukrayna’da demilitarizasyonu gerçekleştirmek üzereyiz, diğer taleplerimiz ise Ukrayna’nın Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını ve Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını tanıması,  tarafsızlık statüsüne ilişkin Anayasa’ya değişiklik yapmasıdır” dedi. “Denazifikasyon” ise bu kez talepler arasında yer almadı.  

Rusya’nın savaşın birinci ayının tamamında yaptığı açıklamalarda ise bariz şekilde hedef küçültme izleri görünmeye başladı. Rusya Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Sergey Rudskiy, 25 Mart’ta yaptığı açıklamada esas hedeflerinin Donbas’ın “kurtuluşu” olduğunu söyledi: “Bu operasyonun ilk aşamasındaki hedeflere ulaşıldı. Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin savaş potansiyeli ciddi ölçüde azaltıldı. Bu da bizim esas çabalarımızı en önemli hedefimiz olan Donbas’ın kurtarılmasına yoğunlaştırmamıza olanak sağlıyor”.  

Bu açıklamanın ardından sözde Luhansk Halk Cumhuriyeti’nden “Rusya’ya bağlanmak için referandum yapabiliriz” açıklaması geldi. 

28 Mart’ta ise Kremlin, bir ay önce Putin’in darbe ile devrilmesi için çağrı yaptığı Zelensky’yi devirmek gibi bir hedefinin olmadığını duyurdu.

Rusya’nın bu retorik değişikliği hiç kuşkusuz, bir prestij kurtarma çabasıdır.  Bölgeyi ve Putin’i az çok tanıyanların tamamı, Rusya’nın Ukrayna’dan mağlup görünümüyle ayrılmayı kabullenmeyeceğini biliyor. Fakat sahadaki durum da Rusya’nın Ukrayna’yı devlet ve ulus olarak yok sayma/yok etme gibi büyük  hedef bir yana; Ukrayna’da 2014’ten beri hayalini kurduğu “Novorossiya” hayaline bile yaklaşamadığını; Rusya’nın ve Rus ordusunun bu kanlı savaşını destekleyen kendi toplumu karşısında bile prestij kaybına uğradığını gösteriyor. 

Rusya, Ukrayna’da açtığı uç cephenin hiç birisinde başarılı olamadığı gibi; Ukraynalıların direniş ve savaş kabiliyetini küçümseyerek girdiği kara savaşında askerlerini ve araçlarını Ukrayna’nın hava darbelerinin açık hedefi haline getirdi. Savaşın başından beri moral avantajına sahip Ukrayna ordusu, ilk haftada Rus ordusunun hızla ilerleyememesi, iktidarın savaş paniğine kapılmaması, halkın güçlü direnişi, Bayraktar’lar karşısında Rusya’nın hava sistemlerinin savunmasız kalması ve Batı’dan gelen yardımlarla ilave motivasyon buldu. Rus askeri teknolojisinin başarısı ile ilgili propaganda hikayelerini Ukraynalı çiftçiler “tank hasadı” ile çürüttü… 

Kremlin propaganda araçları başarısızlığın ortaya çıktığı ilk haftalarda sürecin bu kadar uzamasının “planlı” olduğunu iddia ederken, son günlerde sahada taktik, söylemde retorik değiştirdi. Ukrayna’nın bütün bölgelerini hava bombardımanına tutsa dahi, karadaki hedefi  “Ukrayna’nın Stalingrad”ı haline gelen Mariupol’ü işgal etmeye kadar küçülttü. Sahadaki bu taktik değişikliğine  ise “aslında hedefimiz Donbas idi” açıklamaları eşlik etmeye başladı.

Peki bunun devamında ne olabilir? 

Görünüşe bakılırsa,  Rusya, bütün gücünü Mariupol de dahil, Donetsk ve Luhansk’ın tamamını işgale, daha önce işgal ettiği Kırım’a kara koridoru açmaya ve Herson’da güçlenmeye yöneltecek. 

Bunda başarılı olursa,  Mariupol’ün işgali ile  “denazifikasyon” sürecini; Donbas’daki 40-50 binlik Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin en seçkin güçlerini imha ederek veya ablukaya alıp teslim olmalarını sağlayarak “demilitarizasyon” hedefini;  Donbas’ın tamamını ele geçirerek “Rusları koruma” görevini  tamamladığını açıklayacak.  

NATO’nun Ukrayna’ya destek konusundaki yetersizliğini (ki Putin’in  NATO’nun askeri müdahalede bulunmayacağını önceden bilmediğini düşünmek saflık olur) ve Ukrayna’nın NATO’ya tepkisini ise kendi toplumuna “Ukrayna NATO’ya üye olacaktı, izin vermedik” şeklinde aktararak, bu hedefe de ulaştığını ilan edecek. 

Hatta bunu  Moskova’da Kızıl Meydan’da  gösterişli bir askeri geçit töreni düzenleyerek “büyük zafer” diye duyurması olasılığı da çok yüksek.

Böylece, Putin, Rusya tarihinin en büyük başarısızlıklarından birisini “zafer” adıyla kamufle ederek, savaşın bu aşamasını tamamlamış olacak.   Bu, Kremlin için şimdiki durumda kaybettiği savaştan en “onurlu” çıkış yolu…

Ancak bu, savaşın sonu ve bölgedeki istikrarsızlığın sonu olacak mı? Tabi ki hayır. 

Çünkü şimdi prestijli çıkışa çok ihtiyaç duysa bile, Rusya’nın nihai hedefi Ukrayna’nın topraklarını kendi topraklarına katmak değil.  Rusya Ukrayna’da büyük savaşa Donbas için de başlamadı.  Bu savaşın ve işgalin çıkış noktası Putin’in Ukrayna’yı bağımsız, egemen, kendi kararlarını verebilen, seçimlerini/tercihlerini yapabilen, özgür bir topluma sahip bir ülke olarak kabul etmek istememesidir. Rusya, bütün eski Sovyet ülkelerini, ancak özellikle de Ukrayna’yı kendi vassalı olarak görmek istiyor ve sadece bu şartla Ukrayna’ya yaşam hakkı tanıyor. Dolayısıyla, Rusya’nın başlattığı bu krizin Kremlin açısından çözümünün tek yolu var – Ukrayna’nın kayıtsız şartsız kapitülasyonu.  Ukrayna için ise bundan sonra devlet olarak varlığını sürdürebilmenin tek yolu egemenliğini korumak.  Kiev, Kırım’ın ve Donbas’ın bir kısmının işgalini 8 yıl içerisinde Rusya ile pazarlık konusu yapmadı. Bundan sonra Rusya Donbas’ın tamamını işgal etse dahi, yine yapmayacak. Tam tersi, yeni topraklar kaybetme pahasına olsa dahi, bağımsızlığından vazgeçmeyecek. Çünkü Kiev açısından  Rusya’nın Donbas’ın tamamını işgal etmesi kapitülasyondan daha büyük felaket değil. Bu nedenle de Rusya bu aşamada Donbas’ın işgali ile yetinmek zorunda kalıp çekilse bile; bir süre sonra savaşı bıraktığı yerden ileriye çekmeye çalışacak.  

Özetle, Rusya’nın Ukrayna’ya “ya biat, ya ölüm” seçeneği sunduğu müddetçe  uzlaşma da, bölgesel ve küresel huzur da çok uzak bir hayal…