Selçuklu yadigarı Anadolu’nun ilk darülhadisi eğitime hizmet veriyor
Selçuklu döneminden günümüze kadar ayakta kalan ve tarihe ışık turdan Anadolu’nun ilk darülhadisi ve ilk şifahanesi olarak bilinen Taş Mescit’te üniversite öğrencileri eğitim görüyor.
Anadolu Selçuklu Hükümdarı I. Alâeddin Keykubat döneminde Çankırı Atabeyi (Valisi) Cemalettin Ferruh tarafından 1235 yılında yaptırılan halk tarafından Taş Mescit olarak bilinen yapı, ilk şifahane olarak hizmet verdi. Anadolu’daki ilk 1242 yılında Cemalettin Ferruh tarafından büyütülen Taş Mescit’e darülhadis ve semahane de eklendi. Restorasyonu 10 yıldan fazla süren Anadolu’nun ilk hadis okulunda şimdi Karatekin Üniversitesi öğrencileri eğitim görüyor.
Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, 1074 yılında Emir Karatekin tarafından fethedilen, Çankırı bölgesinin İslamlaşması süreçlerinin devam ettiği dönemde, özellikle 1200’lü yıllarda bir medrese oluşturulduğunu ifade ederek, özellikle Anadolu coğrafyasında ilk yükseköğretim kurumu temelinin atıldığını söyledi.
"Tasavvufi boyutta da apayrı bir ilim ve irfan hizmetleri verilmiş"
1235’li yıllarda ilk darüşşifanın Çankırı’da yapıldığını ve 1242 yılında da Anadolu’nun ilk darulhadisi olarak faaliyete geçtiğini ifade eden Çiftçi, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
"Tabii darülhadis, hadis öğretiminin yapıldığı yer ve İslam dünyası için ilk darülhadis Şam’da oluşmuş, Şam’ın akabinde 700’lü yıllarda Anadolu’nun fethinden sonra ilk darülhadis, Çankırı sınırları içerisinde yapılmış. Böylesi eğitim ve kültürel bir potansiyele sahip Çankırı’da tarih boyunca çok önemli merkezlerde yer almış. O zamandan beri Çankırı bir ilim merkezi ve irfan merkezi olacak şekilde Anadolu’yu ve bölge coğrafyasını aydınlatmaya devam etmiş. Özellikle 1400’lü yıllarda Çankırı Mevlevihane’sinin de burada açılması neticesinde tasavvufi boyutta da apayrı bir ilim ve irfan hizmetleri verilmiş. Çankırı Mevlevihane’sinin önemli bir özelliği de özellikle balkan savaşlarında Mevlevi alayları neticesinde balkan coğrafyasının savunmasında çok önemli birliklerin gittiği yerdir. Dolayısıyla Çankırı Mevlevihane’si, Osmanlı topraklarında da şehit verecek kadar, şuurlu ve inançlı insanlarında yoğun olduğu bir yerdir."
"Çankırı’nın dinamikleri var"
Özellikle 1924’lü yıllardan sonra tekke ve zaviyelerin kapatılmasından sonra Çankırı Mevlevihanesi de dahil olmak üzere bir akamete uğraya bir sürecin olduğunu belirten Çiftçi, "Arşiv kayıtlarından çıkan belgelere göre burasının uygun bir şekilde tekrar faaliyete geçirilmesiyle ilgili bir süreç var. Bu sürece ciddi anlamda katkı yapan, Çankırı’nın dinamikleri var. 2016 yılında restore edildikten sonra özellikle tarihi ve kültürel geçmişine uygun bir şekilde eğitim-öğretim faaliyetlerini devam ettirecek, o ruhu insanlara aşılayacak bir merkez aranmış ve en sonunda bu merkez de Emir Karatekin ismini alıp Karatekin Üniversitesine verilmiş" dedi.
"2 yıl önce Çankırı Mevlevihanesi’ni de açmış bulunuyoruz"
Çiftçi, "Karatekin Üniversitesi, hızlı bir şekilde kendisine emanet edilen bu yerde, İslam Araştırma Merkezini kurmuş. Ardından Darülhadis İslam Araştırma Merkeziyle hem akademik boyutta hem de kültürel boyutta da hizmet vermeye devam etmiş. Bu gün geldiğimiz durumda özellikle 2 yıl önce Çankırı Mevlevihanesi’ni de açmış bulunuyoruz. Aynı zamanda ilk hadis derslerimizi de başlatmış bulunmaktayız" ifadesini kullandı.
"Kültür haznesine aslına uygun bir şekilde ifa etmek için çaba sarf ediyoruz"
İslam Araştırma Merkezi adı altında hizmet verilen bölgede akademik araştırmalarında yapıldığının altını çizen Çiftçi, "O süreçten beri İslam kültür coğrafyasının tüm temel unsurlarını ifade edecek şekilde de derslerimiz ve eğitim programlarımız devam etmekte. Hafta içleri hadis, tefsir, fıkı, kelam, yabancı dil hafta sonları ise halka hadis derslerinin verildiği bir medrese. Çankırı Karatekin Üniversitesi olarak bize emanet edilen her bir kültür haznesine aslına uygun bir şekilde ifa etmek için çaba sarf ediyoruz. Geldiğimiz nokta itibariyle İslam Araştırmaları Merkezi adı altında hizmet verdiğimiz bu bölgede akademik araştırmaların yapıldığı, seminerlerin ve konferansların düzenlendiği bir kültür merkezi" diye konuştu.
Özellikle fıkıh ve tefsir alanında yoğun bir şekilde taleplerin karşılandığı bir mektep olarak da hizmete devam ettiğini aktaran Çiftçi, tarihin almış olduğu her bir emaneti en iyi şekilde değerlendirmenin gururu ve mutluğu içerisinde olduklarını sözlerine ekledi.