gdh'de ara...

Tahran Zirvesi Türkiye'nin Rusya'dan daha fazla karta sahip olduğunu gösterdi

Erdoğan'ın toplantıya geç kalmasının kasıtlı olup olmadığı belirsiz, ancak bu durum Türkiye'nin artık Rusya'dan daha fazla karta sahip olduğunun bir işareti gibi görünüyor.

1. resim
21.07.2022

İran, Türkiye ve Rusya Cumhurbaşkanları arasında İran'da gerçekleştirilen bir dizi görüşme, bölge için çok büyük önem taşıyor.

Görüşmeler, Suriye ile ilgili yürütülen Astana Süreci kapsamında yapıldı. Ancak toplantı benzersiz bir zamanda gerçekleşti. Rusya, Ukrayna ile savaş halinde ve Türkiye, Suriye'ye yeni bir operasyon talep ediyor. Bu arada İran, İsrail'i ile sorunlar yaşıyor ve ABD'nin Suriye'den ayrılmasını istiyor.

Rusya, Ukrayna'da bir savaşın ortasında olduğu için Putin'in bu toplantıya katılmasına anlayış gösterilebilirdi ve gerek yoktu. Puti'in gitmeyi seçmesi, İran'a ve Türkiye'ye ne kadar değer verdiğini gösteriyor.

Putin görüşmelerinde aceleci göründü. Putin'in Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı beklediği görüntüler sosyal medyada fazlasıyla paylaşıldı, Erdoğan'ın toplantıya geç kalmasının kasıtlı olup olmadığı belirsiz, ancak bu durum Türkiye'nin artık Rusya'dan daha fazla karta sahip olduğunun bir işareti gibi görünüyor.

Güçteki bu değişim, birkaç yıl öncesine göre büyük bir fark olarak nitelendirilebilir. O zamanlar, Rusya'dan S-400 sistemini satın alan Ankara giderek izole olurken, gelinen noktada tüm dünyadan izole olan Rusya oldu.

Moskova'nın, Amerika'nın Suriye'deki rolünü istikrarsızlaştırmak için Ankara'ya ihtiyacı vardı. Rusya, YPG ile ABD güçleri arasındaki ilişkiyi zayıflatmayı umarak 2018'de Türkiye'nin Afrin'e operasyon yapmasına izin verdi.Zira; Suriye'nin doğusundaki ABD destekli Suriye Demokratik Güçlerinin önemli bir parçası olan YPG, 2018'den önce Afrin'i yönetiyordu.

Bu arada Türkiye, sadece Suriye'ye yeni bir operasyon talep etmekle kalmıyor, aynı zamanda Finlandiya ve İsveç'in katılımlarını dondurmakla tehdit ederek NATO'yu rehin tutuyor. Rusya bunu biliyor ve Türkiye ile iyi ilişkiler sürdürmeye devam etmek istiyor. Türk basını ise Türkiye'nin, Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılım hedeflerini hâlâ engelleyebileceğini vurguluyor.

Tahran, Astana Süreci'nin yedinci zirvesinde, Suriye krizine siyasi ve diplomatik çözüm taahhüdünde bulundu. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, krizin tek çözümünün "dış müdahale olmaksızın siyasi bir çözüm" olduğunu belirtti. “Müdahale” kelimesi aslında ABD'ye atıfta bulunuyordu.

İran, “Suriye'nin dış müdahale olmaksızın ülkenin kendi kaderini belirlemesi, Suriye'nin ulusal egemenliğine ve bağımsızlığına saygı gösterilmesi ve toprak bütünlüğüne" atıfta bulundu. “Toprak bütünlüğü” referansı aslında Ankara'nın da konuştuğu bir konu. Türkiye, Amerika'nın SDG'yi desteklemesinin Suriye'nin “toprak bütünlüğünü” tehdit ettiğini iddia ediyor.

Ülkelerden yapılan ortak açıklamada ise; “Meşru olmayan öz yönetim girişimleri de dahil olmak üzere, terörle mücadele bahanesiyle sahada yeni gerçeklikler yaratmaya yönelik tüm girişimlerin" reddedildiği ve “bölücü ajandalara karşı durma” kararlılığın devam ettiği belirtildi.

Bu aynı zamanda ABD'nin Suriye'deki rolüne karşı bir mesaj olarak algılandı.

Suriye Dışişleri Bakanı da zirvedeydi

Suriye Dışişleri Bakanı da toplantılar için İran'a gitti ve Suriye, Ukrayna'nın doğusundaki iki ayrılıkçı devleti zaten tanıdığı için Ukrayna ile bağlarını keseceğini açıkladı.

Rusya, Ukrayna'da ayrılıkçı bölgeler yaratırken, Suriye'nin ironik bir şekilde “toprak bütünlüğünü” destekliyor.

İran'da yayın yapan Fars News ve Katar medyasıi, Putin'in İran'daki bu toplantılarda “kuralları değiştirmeyi” hedeflediğini öne sürdü. Bu iki gazetenin iddiasına göre Rusya, İran ile artık yeni bir stratejik ilişki düzeyine ulaşıyor. Buna Rus Gazprom ile multi milyar dolarlık bir anlaşma ve ayrıca potansiyel drone satın almaları da dahil. Moskova böylece yaptırımları potansiyel olarak atlatmanın bir yolunu buldu.

Toplantı İran için bu büyük bir prestij faaliyetiydi. Dini Lider Ayetullah Hamaney, bireysel görüşmelerde Rusya ve Türkiye liderlerini ağırladı. İran, ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail ve Suudi Arabistan'da bulunmasından sadece bir hafta sonra bölgede yaptığı bu toplantı ile dikkatleri çekmeyi başardı.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin istenmeyen bir sonuçlarından birisi de şüphesiz olarak, dünyayı yeni bir rotaya sokmuş olmasıdır. İran medyası da bu doğrultuda, ABD hegemonyasının zayıfladığı bir “yeni dünya düzeni”nden bahsetmeye başladı. Rus Haber Ajansı TASS da, Batı'nın zayıflamasına ve “çok kutuplu” dünyaya dikkat çekiyor. Bu, İran ve Rus medyasının aynı dile ve anlayışa sahip olduğu anlamına geliyor.

Moskova, Tahran ve Ankara arasında bu düzeyde bir yaklaşım aslında olağandışıdır. Geçmişte bazı çıkarları paylaşmış olabilirler, ancak bugün çıkarları benzeri görülmemiş bir derecede örtüşüyor gibi görünüyor.

Jerusalem Post'da yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.