gdh'de ara...

The American Conservative: Avrupa, ABD'nin artık kendilerini korumayacağını anlamalı!

Avrupa, Harris'in kazanması halinde bile ABD'nin Avrupa'yı savunma taahhüdünü azaltabileceğinden korkuyor. Avrupa için artık Ukrayna'da her şeyini ortaya koymanın zamanı geldi!

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından The American Conservative'de, ABD'de Kasım ayında gerçekleşecek seçimlerin ardından, ABD ve Avrupa arasındaki olası güvenlik ilişkilerinin ve NATO'nun geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Biden'ın ABD başkanı olarak, tarihteki en güçlü ve geleneksel trans-Atlantikçilerden birisi olduğu belirtilen analizde, Kasım seçimlerinde yarışacak olan Harris ve Trump'ın ise daha fazla Amerikancı olduğu ve ABD vergi mükelleflerinin gelirlerini Avrupa'nın savunması için kullanmaya daha az istekli olacakları kaydedildi.

Analizde ayrıca; Rusya ve Ukrayna savaşının sonuçlarının ABD'den ziyade Avrupa için önemli olduğuna dikkat çekilerek, Avrupa için artık kendi güvenliğini sağlamanın ve Ukrayna'da "her şeylerini ortaya koymaktan" başka çarelerinin kalmadığını fark etmelerini zamanının geldiği tespiti yapıldı.

İşte The American Conservative'da yayınlanan analiz:

Avrupalı liderler, Kasım ayında Demokratların kazanması durumunda bile, ABD'nin Avrupa'yı savunma taahhüdünü azaltabileceğinden korkuyor.

Öyle de olacak gibi görünüyor.

Çünkü Biden en güçlü geleneksel trans-Atlantikçilerden birisiydi. Ancak Harris'in de trans-Atlantikçi danışmanları olmasına rağmen ABD kamuoyu, ABD vergi mükelleflerinin Ukrayna'ya açık bir taahhütte bulunarak, bu ülkenin belirtilen savaş amaçlarına ulaşmasını bir fantezi olarak görüyor.

Her ne kadar Rusya, uzun süreli saldırılarında fazla toprak kazanmayı başaramamış olsa da, Ukrayna'nın, Batı tarafından tedarik edilen silahlar, teknoloji ve eğitimle bile, askeri yollarla topraklarını tamamen geri alma olasılığı boş bir hayal gibi görünüyor.

Belki de Ukraynalılar, Avrupalılar, Amerikalılar ve dünya, kaybedilenlere odaklanmak yerine Ukraynalıların halihazırda başardıklarına odaklanmalı ve bunu tarihsel bir perspektife oturtmalıdır.

Bu kahraman Ukraynalılar, Moskova'nın Ukrayna hükümetini devirmek için sadece birkaç gün sürmesini beklediği bir Rus işgaline karşı 2 yıldan fazla bir süre savaştılar ve şu anda, Ukrayna topraklarının sadece yüzde 18'i Rus güçleri tarafından işgal edilmiş durumda.

Büyük bir gücün tüm avantajlarına sahip olan Rus "Golyat "ına karşı savaşan Ukraynalı "Davut", Finlandiya'nın 1939-1940 Kış Savaşı'nda Sovyet işgalini savuşturmasını andırıyor.

Tarih tarafından Finlandiya'nın zaferi olarak algılanan bu çatışmada bile, becerikli Finliler Stalin'in SSCB'sine toprak tavizleri vermek zorunda kalmıştı.

İdeal olan, savaşla ilgili herhangi bir barış anlaşmasının işgal altındaki bölgelerde referandum yapılmasını içermesi ve böylece bölge sakinlerinin Rusya'nın mı yoksa Ukrayna'nın mı bir parçası olmak istediklerine karar verebilmeleridir.

İşgal altındaki toprakların bir kısmında Rusça konuşan insanlar yaşamaktadır ve bu insanlar referandumda seçme şansı verilmesi halinde Rusya tarafından kontrol edilmeyi tercih edebilirler.

Rusya 2014 yılında Ukrayna'nın doğusunu işgal ettiğinde, Rusça konuşan Ukraynalı ayrılıkçılardan yardım aldı. Dolayısıyla Ruslar, Ukrayna'nın o bölgesinde bir miktar halk desteği olduğunu iddia edebilir. Ancak Rusların işgal ettikleri bölgelerde yozlaşmış ve acımasız bir yönetim dayatma eğilimi bu tür bir arzuyu azaltmış olabilir.

Özetle, işgal altındaki topraklarda meşru, zorlayıcı olmayan ve uluslararası denetim altında referandumlar yapılabildiği ölçüde, bu durum her iki tarafa da toprak tavizlerini kabul etmeleri için bir incir yaprağı sağlayabilir ve bu da çatışmanın daha istikrarlı bir şekilde çözülmesi için teşvik edici olabilir.

Ukrayna, Rusya ve Avrupa için her zaman uzaktaki ABD'den daha stratejik olmuştur.

Ukrayna Sovyet döneminde her zaman bir tarımsal ekmek sepeti ve doğusunda da bir sanayi merkezi olmuştur. Ülke hala Batı'dan Rusya'ya uzanan istila koridorlarından birinin üzerinde yer alıyor ve yüzyıllar boyunca pek çok kanlı yabancı istilasına sahne oldu; sonuncusu İkinci Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler'in elinde 25 ila 30 milyon kişinin ölümüne yol açtı.

Ayrıca Kırım Yarımadası, Rusya'da az bulunan bir sıcak su limanı olması nedeniyle denizcilik açısından da stratejik bir öneme sahiptir.

Rusya her ne kadar Avrupa için bir tehdit unsuru olsa da, Avrupalıların GSYİH'si İtalya'nınki kadar olan bir ülkeye karşı kendilerini savunamayacaklarını söylemek her zaman saçma olmuştur. Geride kalan Rusya, daha güçlü olan Sovyetler Birliği kadar tehdit oluşturmasa da, Vladimir Putin'in Sovyetlerin çöküşünden sonra Rus ordusunun parlaklığını nasıl geri kazandığına dair hikayeler bolca anlatılıyor.

Gelinen noktada ise Rusya'nın Ukrayna'daki korkunç başarısızlığı bu anlatıları yıktı.

Bazı NATO ülkelerinin "Rusya Ukrayna'da durmayacak" iddiaları, Putin'in silahlı kuvvetlerindeki büyük yolsuzluk ve beceriksizliği ortaya çıkaran bu ülkedeki kanlı burnundan sonra gülünç görünüyor.

En çarpıcı örnek olarak; Rus Donanması, savaş gemisi olmayan bir ülke tarafından kesin bir yenilgiye uğratılmıştır.

ABD Avrupa'yı daha fazla korumayabilir!

Diğer yandan ABD, İkinci Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana Avrupa için bir güvenlik şemsiyesi sağlıyor. Ancak artık gelinen nokta; ABD'nin, Harris ya da Trump yönetiminde Avrupalılardan daha fazlasını yapmalarını bekleyeceğini ortaya koyuyor.

ABD her zaman Avrupalı müttefiklerinin NATO ittifakın yükünü daha fazla taşımasını istediğini belirtiyor ama aynı zamanda ittifakın "liderliğini" de elinde tutmak istiyor.

Avrupa'yı kendi savunması için daha fazla sorumluluk alma yoluna sokmak için, Ukrayna ve Rusya'nın müzakere etmeye zorlanması ve eğer bu mümkün olmaz ise ABD'nin geri planda kalarak Avrupa'yı daha fazla sorumluluk alma mecburiyetinde bırakması gerekebilir.

Belki de Avrupalılar için; Harris ya da Trump'ın gelmesinin kendileri için artık bir fark yaratmayacağını, Ukrayna'da sürekli bir savaşın devasa masrafları konusunda "her şeylerini ortaya koymaktan" başka çarelerinin kalmadığını fark etmenin zamanı gelmiştir.

Tartışma