The Beet: Rusya’nın Orta Asyalı “işçi avı”
Rusya genelinde aramalar yapılıyor ve yüzlerce göçmen işçi, Ukrayna’daki savaşa gönderilmek için gözaltına alınıyor.
Rusya’daki kısmi seferberliğin yıldönümüne bir hafta kala, yani Eylül’ün ortalarında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2023 senesinde 300 bin gönüllünün Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzaladığını açıkladı. Bu rakam, 21-29 Eylül 2022 tarihlerinde Rusya’da seferberliğe celp edilenlerin sayısıyla aynıydı. Ancak “gönüllüleri” toplamak, Moskova yönetiminin insanları Ukrayna’ya savaşa göndermeyi sürdürmek için uyguladığı tek taktik değil.
Son aylarda Kremlin yönetimi, ülke sınırları içerisinde yaşayan ve çalışan Orta Asya kökenli kişliere özel olarak yoğunlaşmış durumda. Bazı Orta Asyalılara Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalamaları karşılığında kolaylaştırılmış prosedürle vatandaşlık vadediliyor. Rusya vatandaşı olan bu kişiler ise zorla askerlik şubelerine götürülüyor ve sözleşme imzalamamaları halinde seferberlikten kaçma suçlamasıyla sınırdışı edilmekle tehdit ediliyor.
Gazeteci Şer Haşimov, Letonya merkezli yayın organı Meduza’nın kanallarından The Beet için konuyu araştırdı. Haşimov’un analizinde “Rusya genelinde sürekli olarak aramalar yapılıyor ve yüzlerce göçmen işçi, Ukrayna’daki savaşa gönderilmek için gözaltına alınıyor.” İfadeleri yer alıyor.
İşte The Beet’te yayınlanan o analiz:
Tacikistan’ın kuzeybatısındaki Ayni kasabasında yaşayan Nergiz isimli vatandaşla yaptığım röportajda Nergiz “Rusya’da iki oğlum var, biri girişimci, diğeri ise öğrencidir” diyor. Sesinden hem oğulları ile gurur duyduğu hem de onlar için korktuğu anlaşılıyor. Çocuklarını Rusya’ya gönderme kararını zor verdiğini ve hala bu kararın doğruluğundan emin olmadığını söylüyor.
Nergiz’in kocası 2000’li yıllarda iş aramak için gittiği Rusya’da kayboldu. Şimdi de oğulları ile ilgili aynı korkuyu yaşıyor ve güvenlik nedeniyle çocuklarının isimlerinin anılmamasını rica ederek şunları söylüyor:
Yıllardır karşılaştıkları zorbalıkları ve kötü tutumu dinlemek zordu. Savaş başladıktan sonra ise sürekli etrafta kolaylaştırılmış prosedürle Rusya vatandaşlığı ilanları gördüklerini söylüyorlar. Defalarca bu aptallığı yapmamaları için yalvardım. Kendi kendime sorup duruyorum. Acaba onların Rusya’da kalmasına izin vermekle hata mı etti? Ya onlar da babaları gibi kaybolursa?
Orta Asya’daki birçok ebeveyn gibi Nergiz’in de çocuklarının günümüz Rusya’sında yaşamasından dolayı endişelenmesinin haklı gerekçeleri var.
Özellikle de Ağustos ayının ortalarından itibaren Rusya genelinde sürekli aramalar yapılıyor ve yüzlerce göçmen işçi gözaltına alınıyor. Bu tedbirlerin amacı ise Rusya vatandaşlığı almasına rağmen askerlik için kayıt yaptırmayan insanları yakalamak.
Basında yer alan haberlere göre polis, yakaladığı kişilere anında askere celp kağıdı veriyor ve zorla askerlik şubelerine götürüyor. Askerlik şubelerinde ise onları cephede savaşa veya Rusya’nın işgal ettiği Ukrayna topraklarında çalışmaya gönderilen Orta Asyalı diğer göçmenlerin kaderi bekliyor.
Kırgızistan’dan gelen genç işçi Bolot, polisin kendisinin çalıştığı Çelyabinsk’teki Çin pazarında yaptığı aramaları şu şekilde anlatıyor:
Polisler geldi ve herkesten evraklarını göstermesini istedi. Evraklarımda sorun yoktu ama yine de onlarla konuşmak korkutucuydu. Birkaç gence celp kağıdı verdiler. 3-4 kişiyi ise zorla götürdüler. Orta Asya’dan göçmenlerin konuştuğu bir grubumuz var. Oradan bu tür aramaların başka yerlerde de yapıldığını, insanların askerlik şubelerine götürüldüğünü öğrendim.
Göçmen işçilerin çalıştığı yerlere polis baskınları yapılması, Rusya’da alışılmış bir durum. Ancak genellikle bunu sözde Rusya iktidarının suçla ve kaçak göçle mücadelesini sergilemek için yapıyorlardı. Son dalga ise Rusya ordusunda asker açığını kapatma amacıyla yapılıyor. “Birinci şube” adlı insan hakları kuruluşunun avukatı Valeriya Vetoşkina da böyle düşünüyor:
İktidar, bu baskınları sözde Rusya vatandaşı olan göçmenlerin askerlik kaydı yaptırmayı unuttukları için yaptığını iddia ediyor. Yani güya kolluk kuvvetleri yeni vatandaşlara kendi borçlarını yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatıyor. Oysa bu, yaklaşan sonbahar öncesi celp edilebileceklerin sayısını arttırmaya yönelik baskı dalgasından başka bir şey değil.
Rusya’da iktidar temsilcilerinin kısa süre önce yaptığı açıklamalar da Vetoşkina’nın şüphelerini doğruluyor. 28 Ağustos’ta Rusya Devlet Duması’nın Komünist Partili üyesi Mihail Matveev, seferberlikten kaçan ve askerlik kaydı yaptırmayan sonradan vatandaşlık kazanmış kişilerin vatandaşlıktan atılmasına izin veren yasa tasarısı sundu.
Matveev, daha önce bu kişilerin sadece kendilerinin değil; ailelerinin de vatandaşlıktan atılmasını, vatandaşlıktan atıldıktan sonra ise sınırdışı edilmesini, geldikleri ülkelere gönderilmesini önermişti. Ancak bu kısımlar tasarıda yer almadı.
Rusya Anayasası, doğuştan vatandaş olanlarla sonradan vatandaş olanlar arasında bir ayrım yapmıyor ve vatandaşlıktan çıkartmayı yasaklıyor. Bununla birlikte yeni “Vatandaşlık kanunu” sonradan edinilen vatandaşlığın geri alınmasıyla ilgili birkaç sebep içeriyor. Geçmişte bu sadece terör ve aşırılıkçılık suçundan ceza almayla sınırlıydı, son zamanlardaki değişikliklerle birlikte Rus ordusunun “itibarını zedelemek”, ordu hakkında “fake haber” yaymak gibi maddeler de vatandaşlıktan çıkarılma nedenleri arasına eklendi.
Rusya Devlet Başkanı nezdindeki İnsan Hakları Konseyi Başkanı Valeri Fadeyev, yeni vatandaşlık alanlara pasaportun askerlik kaydı ile senkronize biçimde verilmesini şu sözlerle önerdi:
Bunu nasıl yapacaklarını ilgili kurumlar belirlesinler. Biz vatandaşlığın askerlik kaydı ile senkronize biçimde verilmesi prosedürünün hazırlanması için onlarla birlikte çalışmaya hazırız.
Duma’nın Savunma Komitesi Başkan Yardımcısı Aleksey Juravlev ise daha da uzağa giderek yeni Rusya vatandaşlığı almış erkeklerin askerlik kaydı yaptırmak için ikna edilmek yerine zorla askere gönderilmesini önerdi.
Rusya’da yaşayan göçmenler, resmi retorikteki bu keskin değişimin izlerini artık hissettiklerini söylüyorlar. Moskova’da yaşayan Tacikistan kökenli aşçı Muboris St.Petersburg’daki arkadaşının zorla askerlik şubesine götürüldüğünü şöyle anlattı:
Arkadaş baskın yapıldığını, yakalandığını ve ne yapması gerektiğini bilmediğini söyledi. Sonra ise mesajlarıma hiçbir cevap vermedi.
St.Petersburg’un güneyindeki sebze pazarına Ağustos ortasında düzenlenen iki günlük baskınlarda kısa süre önce Rusya vatandaşlığı alan yüzden fazla işçi zorla askerlik şubelerine götürüldü. Benzer baskınlar Belgorod, Çeboksar, Novoçeboksar, Kurgan, Krasnodar ve Krasnoyarsk’ta da gerçekleştirildi. Onlarca kişiye zorla askerlik kaydı yaptırıldı.
Özbekistan’dan gıda ürünleri getirip satan Ahmet, Rusya’da 15 senedir yaşıyor. Hatta ailesini de Rusya’ya taşımış. Ancak vatandaşlık başvurusunda bulunmamış. Başına gelenleri şöyle anlatıyor:
Bir sabah çocuğu kreşe götürürken evin önünde bekleyen iki kişi bana yaklaştı, evraklarımı göstermemi ve askerlik şubesine gitmemi istedi. Vatandaş olmadığımı söyledim. Meğerse benimle aynı isim ve yaşta olan bir Tacik aranıyormuş. Askerlik şubesi çalışanlara o kişinin ben olmadığını kanıtlamam gerekti. Onlar, beni belli süre askerlik şubesinde tuttuktan sonra bıraktılar.
Rus vatandaşlığı, Orta Asya’nın ekonomik açıdan durgun ülkelerinin vatandaşları için çok kıymetli bir şey. Kendi vatanında normal iş bulamayan bu insanlar daha iyi iş ve maaş arayışıyla Rusya’ya gidiyor.
Son yıllarda çoğunluğu Rusya’dan gönderilen paralar, Tacikistan’ın gayri safi yurtiçi hasılasının üçte birine, Kırgızistan gayri safi yurtiçi hasılasının da dörtte birine denk geliyor. Her ne kadar savaşla birlikte bu rakamlar azalsa da devam ediyor.
Rusya İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre Orta Asya’dan işgücü göçü, 2022 senesinde son 5 yılın zirvesine ulaştı. 978 bin Kırgız, 3,5 milyon Tacik ve 5,8 milyon Özbek iş aramak için Rusya’ya geldi (Büyük olasılıkla bu istatistikte insanları iki defa saymışlar, çünkü rakamlar sınır geçişlerinin genel sayısını gösteriyor.) Ancak Rusya, hala iş arayan Orta Asyalıların popüler adresi.
Avrasya’da göç politikalarını öğrenen Nazarbayev Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü Öğr. Üyesi Doç. Dr. Caress Shenk, Orta Asya’dan Rusya’ya giden göçmenlerin hepsinin tecrübesinin aynı olmadığını ama çok sayıda ortak sorunun bulunduğunu şu şekilde ifade diyor:
İkamet, iş, sağlık, sigorta, maaş alma ile ilgili ciddi sorunlar yaşıyorlar. Gerekli evrakları almalarını zorlaştıran hukuki engeller de var. Rusya vatandaşlığı, onları bu günlük sorunlardan koruyabilir. Özellikle de yasaları ihlal etmemek için göçmen işçiye gereken tonlarca evrak toplama zorluğundan kurtarmak için bunu tercih ediyorlar. Ancak vatandaşlık, onları ve Rusya içerisinde yaşayan çok sayıdaki diğer Slav olmayan insanı ayrımcılıktan korumuyor.
Resmi rakamlara göre, 2022 senesinde 174 bin Tacik, 23 bin Kırgız ve 27 bin Özbek, Rusya vatandaşlığı aldı. Bazıları bunun için aracılara binlerce ruble rüşvet verdi. Shenk, araştırmaları kapsamında görüştüğü bazı göçmenlerin şimdi Rusya vatandaşlığına istenmeyen bir şey olarak baktıklarını söylüyor:
Çifte vatandaş olan çoğu Kırgız şimdi askere alınacağından korkuyor. Rusya vatandaşlığı aldıklarında orduya gönderileceklerini düşünmüyorlardı.
Rusya’da yabancıları ülke dışındaki savaşlara gönderme hikayesi çok eskilere dayanıyor. Yabancı vatandaşlarla sözleşme imzalama hakkı da yasal mevzuata 2003 senesinde girdi. 2008 senesinde Gürcistan’a saldırdığında Rus ordusunda savaşan yabancı sayısı 295 idi. Bunların çoğunluğunu Özbekler ve Tacikler oluşturuyordu.
2015 senesinde Suriye’deki iç savaşa müdahil olduğunda ise Rusya da sözleşmeli yabancıların “savaş şartlarında” askerlik hizmetine girmesine izin veren kararname yayınlandı. Ukrayna’daki savaşın ardından ise Putin bir kararname daha imzaladı.
Söz konusu kararname de bir sene ve daha fazla orduda hizmet sözleşmesi imzalayan yabancılara kolay vatandaşlık verilmesini içeriyordu. Daha sonra cezaevlerindeki Orta Asyalı mahkumlara ve Rusya’da çalışan göçmenlere hızlı vatandaşlık almaları karşılığında askere gitmeleri için baskı yapılmaya başlandı. Göçmenlere yardım eden Tong Jahoni isimli insan hakları kuruluşunun direktörü Valentina Çupik meseleyi şöyle anlatıyor:
Çalışmaya gelen göçmenler ikamet belgesi veya herhangi başka bir evrak için devlet kurumlarına gittiklerinde onlara ordu ile “gönüllü” sözleşme imzalamaları için baskı yapılıyor. Bununla ilgili çok sayıda yardım başvurusu alıyoruz.
Carnegie Rusya ve Avrasya uzmanı Temur Umarov’a göre, Rusya’daki göçmen işçiler Moskova’nın her zaman kendi çıkarları için kullandığı büyük ve savunmasız bir grup. Umarov, şunları söylüyor:
Özellikle de Rusya’da cezaevlerinde olan yabancı mahkumlar için durum çok zor. Onları zorla Ukrayna’ya savaşa gönderiyorlar.
Kloop ve “Radio Azattık”ın araştırmasına göre ise Orta Asyalıları sadece savaşa değil, işgal edilen bölgelerde çalışmaya da zorla gönderiyorlar. BBC Rusça servisine göre, Orta Asya ülkelerinin vatandaşı olan en az 93 kişi (19 Kırgızistan, 34 Özbekistan, 40 Tacikistan) Rusya tarafında savaşırken öldü. Ancak Rusya’nın sadece kendi kayıplarını değil, Ukrayna’da savaşan asker sayısını ve demografik yapısını da sakladığını dikkate alırsak, gerçek ölü sayısının bilinmediğini söyleyebiliriz. Nitekim Umarov, Orta Asyalı göçmenleri zorla askere alma sürecinin giderek hızlanacağını düşünüyor:
Rusya’nın kendi kaynakları tükeniyor. İktidar, büyük olasılıkla tam seferberlik ilanı riskine girmeyecek. Çünkü aynı zamanda toplumda paniğe de yol açmak istemiyor. Bu nedenle de vatandaşlık alan yabancıları zorla cepheye sürmeye çalışacaklar. Dolayısıyla savaşın tüm ağırlığı, Rusya’daki en savunmasız grubun; yani göçmen işçilerin omuzlarına yıkılıyor.
Valeriya Vetoşkina da aynı düşüncede olduğunu söylüyor:
Baskınların artacağını düşünüyorum. Çünkü vatandaşlık alan yabancı işçilerin sayısı artıyor; bu da potansiyel asker sayısının da artacağı anlamına geliyor.
Nergiz ise oğullarının Rus ordusuna götürülmesini görmenin bu hayatta dilediği en son şey olabileceğini söylüyor:
Benim çocuklarım Rusya’ya daha iyi bir yaşam için gittiler. Ben, sadece onların güvende olmasını istiyorum. Elbette onların da yaşadıkları ülkenin kurallarına uymaları gerekiyor ama benim çocuklarımı ölüme göndermek zorunlu mu?
The Beet’in konuştuğu diğer isimler ise Moskova yönetiminin göçmenlere baskısının meşruluğunu sorgulamıyor. Bolot “Yasa böyle emrediyor, vatandaşsan, askere gitmen gerekiyor.” diyor. Ahmet ise daha keskin biçimde ifade ediyor:
Herkes savaşla ilgili ne düşündüğüne bakmaksızın askere gitmek zorunda. Yarın biri Özbekistan’a saldırsa, ben kendi ülkemi savunmaya gideceğim. Vatandaşlıkla birlikte sorumluluk da geliyor.
Ahmet ise 15 yıldır Rusya’da yaşamasına ve çalışmasına rağmen neden vatandaş olmadığı sorusuna ise şöyle cevap veriyor: “Sadece istemiyorum.”