The Center for European Policy Analysis: Gürcistan'da yaşanan protestolar nereye varacak?

Sivil toplum kuruluşları, devlet memurları, üniversiteler ve Gürcü Ortodoks Kilisesi. Gürcistan'da patlak veren ve giderek artan protestolar nereye varacak?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından The Center for European Policy Analysis'de, Gürcistan'da yeni iktidara gelen Gürcü Rüyası Partisi'nin AB sürecine dair politikaları ile başlayan protesto sürecinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Gürcistan'da, Batı'nın “tartışmalı” olarak kabul ettiği seçimler ve yeni yönetimin AB sürecini askıya alması ile başlayan protestoların beklenenin çok ötesine geçtiği belirtilen analizde, Gürcistan'daki protestolara sivil halkın dışında devlet kurumları ve dini kurumların da dahil olduğuna dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; seçimlerin Rusya ve Batı arasında bir rekabete dönüştüğüne dair açıklamalara yer verilirek protestoların olası sonuçlarında dair öngörülerde bulunuldu.

İşte The Center for European Policy Analysis'de yayınlanan analiz:

Gürcistan seçimlerine itirazlar devam ederken, Başbakan Irakli Kobakhidze, 28 Kasım'da yaptığı açıklamada Gürcistan'ın Avrupa Birliği ile diyaloğunu askıya aldığını duyurmuştu.

Ancak ülke içerisindeki tepkilerin artmasının ardından, 2 Aralık'ta BBC'ye yeni bir açıklama daha yaparak ilk açıklamasının tam tersini söyledi ve;

“Avrupa entegrasyonuyla ilgili hiçbir şeyi askıya almadık.”

ifadelerini kullandı.

Gürcü protestocular Kobakhidze'nin ilk açıklamasında doğruyu söylediğine ve hükümetin uzun zamandır arzuladığı, ülkenin Avrupa ile bütünleşme çabalarını sona erdirme ve Rusya'ya yaklaşma arzusunu açığa vurduğuna inanıyor.

Bu sözlerin yol açtığı protestolar ve çatışmalar 3 Aralık'ta Tiflis ve diğer şehirlerin sokaklarında altıncı gece üst üste devam etti ve göstericiler şu ana kadar, bu politika değişikliğini zorlamakta kesin kararlı görünüyor.

Olayların görünürdeki tetikleyicisi, Avrupa Parlamentosu'nun Ekim ayında yapılan parlamento seçimlerinin tartışmalı sonuçlarını tanımayı reddeden kararı oldu.

Bağlayıcılığı olmayan kararda; Avrupa Komisyonu'ndan Gürcü Rüyası partisinin milyarder kurucusu Bizana Ivanishvili, Başbakan Kobakhidze, Parlamento Başkanı Shalva Papuashvili, Tiflis Belediye Başkanı Kakha Kaladze, eski Başbakan Irakli Garibashvili ve diğer yönetici elitlere karşı yaptırım uygulaması istendi.

Gürcü Rüyası Partisi'nin bu davranışı Moskova'da olumlu karşılandı.

Rus devlet medyasında yer alan haberde;

“Rusya AB'yi kendi sahasında rakiplerini mağlup etti ve Gürcistan'da önemli bir karar alındı”

ifadeleri kullanıldı.

Putin de iktidar partisini överken, ilkbaharda “Rusya yasası” olarak adlandırılan yabancı ajanlara yönelik baskıcı yasanın kabul edilmesinde yaşanan gelgitleri hatırlattı.

Putin;

“Kendi bakış açılarını savunmak için gösterdikleri cesaret ve karaktere hayran kaldım”

açıklamasında bulundu.

Ancak hükümet muhalifleri de AB müzakerelerinin askıya alınmasının ardından aynı hızla harekete geçti.

Ülkenin görevden ayrılan Cumhurbaşkanı Salome Zourabichvili, ana muhalefet partilerini hızla bir araya getirerek Gürcü Rüyası hükümetini gayrimeşru ilan etti ve AB entegrasyon çabalarını askıya alma kararını anayasal bir darbe olarak nitelendirdi.

Gürcistan muhalefet partilerinin yaptırdığı kamuoyu yoklamaları sürekli olarak Gürcülerin %80'inden fazlasının AB üyeliğini istediğini gösteriyor.

Protestolar durdurulamıyor

Çevik kuvvet polisleri Tiflis'in merkezinde konuşlanmaya başladığında Gürcistan Cumhurbaşkanı kar maskeli polislerin ve çevik kuvvet kalkanlarının arasından protestoculara seslendi ve;

“Kime hizmet ediyorsunuz? Kimin üzerine yemin ettiniz?”

ifadelerini kullandı.

O gecenin ilerleyen saatlerinde yetkililer polise acımasız yöntemler kullanması emrini verdi. Çıkan olaylarda yüzlerce gösterici ve gazeteci yaralandı.

Ancak gelişmeler burada kalmadı. Kobakhidze'nin kararının sonuçları yankılanmaya devam etti.

Devlet memurları ve büyük işverenler muhalefetlerini ilan etti ve devletin yönetim mekanizması içinde ciddi çatlaklar olduğunu ortaya çıktı.

28 Kasım'dan itibaren Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı, Adalet ve Yargı Sistemi, parlamento idaresi çalışanları, hükümet, başkent belediyesi ve Ulusal Banka dahil olmak üzere çeşitli devlet kurumlarının binlerce çalışanı AB müzakerelerinin askıya alınmasını reddettiklerini açıkladı.

Aralarında ABD Büyükelçisi ve Dışişleri Bakan Yardımcısının da bulunduğu en az beş elçi istifa etti.

Ayrıca, en büyük bankalar ve iletişim şirketleri de dahil olmak üzere büyük özel şirketler, tıp ve kültür kurumları, üniversiteler ve okullar ilk kez açıkça yetkililere karşı çıktı.

Gürcü Ortodoks Kilisesi'nden bazı din adamları da Avrupa karşıtı kararı ve ardından protestoculara karşı uygulanan baskıyı kınadı.

Başpiskopos Zenon Iarajuli Gürcistan Patriğine hitaben yazdığı açık mektupta;

“Lütfen Gürcü ulusunu hapsetme, Gürcistan devletini ortadan kaldırma ve anayasal bir darbe gerçekleştirme girişimine karşı durun.”

çağrısında bulundu.

Ne olacak?

Toplumsal tepkinin gücü, iktidar partisinin sınırlarının ötesinde pek çok kişiyi şaşırttı.

Oylamaya hile karıştırıldığına dair iddialara rağmen muhalefet, oylamaya karşı bir protesto dalgası yaratmakta zorlanmıştı. Bu durum yetkilileri cesaretlendirmiş görünüyordu. Belki de daha kısa bir süre önce seçmenlere Brüksel ile daha yakın ilişkiler istediğini söylemiş olmasına rağmen, AB sürecinden vazgeçme zamanının geldiğine inanıyordu.

AB karşıtı karardan bir gün önce, 27 Kasım'da Gürcistan Parlamentosu Başkanı Shalva Papuashvili, AB'nin neden ülkeye fayda sağlamayacağını açıklamak için bir röportaj verdi ve üyeliğin Gürcistan'ı eski SSCB ülkeleriyle vize rejimi uygulamaya zorlayacağını ve böylece ülke ekonomisini yok edeceğini belirtti.

Batı'nın ise verdiği tepki tahmin edilebilirdi. AB'nin yeni Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas, göstericilere karşı şiddet kullanımı da dahil olmak üzere hükümetin yaklaşımını kınadı.

Gürcü Rüyası Partisi ve yeni Gürcistan hükümeti, Ocak ayında yeni Trump yönetiminin gelmesiyle işlerin düzeleceğine inanıyor ve Batı'dan gelecek herhangi bir eylem ya da tehdidi önemsiz olarak nitelendirmeye devam ediyor ve gerçek bir etkisi olmayacağı konusunda ısrar etmeye devam ediyor.

Tartışma