The Conversation: Türkiye'nin Afrika'daki hamleleri ve stratejik yükselişi

Türkiye; güvenlik ve enerji hamleleri ile bölgedeki ilişkilerini kısa sürede geliştirmeyi başardı. Türkiye, jeostratejik değeri yüksek olan Afrika'da ayak izini artırarak küresel ölçekte de imajını güçlendiriyor.

1. resim

ABD merkezli yayın organlarından The Conversation'da, Türkiye'nin özellikle Afrika'da ve Somali'de attığı dış politika adımlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin jeostratejik değeri yüksek bir bölge olan Afrika'da ayak izini artırarak küresel ölçekte de imajını güçlendirdiği belirtilen analizde, Türkiye'nin Somali'deki askeri ortaklıklarına ve gaz-petrol arama gibi adımlarına dikkat çekildi.

Analizde ayrıca; değişen küresel ortamda Türkiye'nin bu hamleleri ile krizlerin çözümünde öncü bir rol üstlendiği tespiti yapıldı.

İşte The Conversation'da yayınlanan analiz:

Türkiye son aylarda Somali ile ortaklığını arttırdı. Somali'nin kara sularını korumasına yardım ediyor ve Doğu Afrika ülkesinin kıyılarında petrol ve gaz aramak için bir anlaşmayı hayata geçirdi.

Ayrıca Türkiye'nin Somali'de bir füze ve roket test sahası kurması için görüşmelerin ilerlediğine dair haberler de var.

Bu anlaşmalar Türkiye'nin geniş Afrika Boynuzu bölgesindeki stratejik ve ekonomik hedeflerinin büyüklüğünün altını çiziyor.

Geçtiğimiz dört yıl içinde, Türkiye'nin bölgeye savunma ile ilgili ürünlerin ihracatına yönelik ortaklıklarında ve anlaşmalarında istikrarlı bir artış olmuştur. Buna Libya ve Etiyopya gibi çatışma bölgelerinde Türk insansız hava araçlarının kullanımı da dahildir.

Ankara'nın Afrika Boynuzu'ndaki politikasını neyin yönlendirdiğini anlamak için Türkiye'nin Somali'deki tarihsel ve güncel müdahalesini incelemek gerekiyor.

Türkiye'nin müdahalesi birden fazla faktör tarafından yönlendiriliyor. Bunlar arasında uluslararası statü arayışı, bölgesel denge ve stratejik kaygılar yer alıyor. Mogadişu'da bir eğitim tesisinin açılması Türkiye'nin Afrika Boynuzu'ndaki stratejik derinliğini arttırdı ve ülkenin etkisini hem Sahraaltı Afrika'ya hem de Hint Okyanusu'na kadar artırdı.

Etiyopya'nın Tigray çatışmasında Türk insansız hava araçlarının kullanılması, Türk savunma unsurlarının yerel dinamiklerde önemli bir faktör haline geldiğini gösterdi.

Somali'nin cazibesi

Türkiye'nin Somali'ye olan ilgisi 2010-2011 yıllarına dayanıyor. O dönemde Somali 20 yıllık iç savaşın, başarısız uluslararası müdahalelerin ve El Kaide bağlantılı El Şebab terör örgütünün ortaya çıkışının yıkıcı etkileriyle boğuşuyordu. Ayrıca ülke 250 binden fazla kişinin hayatına mal olan bir kıtlık yüzünden harap olmuştu.

Somali, Türkiye'ye jeostratejik değeri yüksek bir bölgede ayak izi oluşturmak ve Afrika'da ve küresel ölçekte imajını güçlendirmek için çeşitli fırsatlar sundu.

İlk olarak, büyük uluslararası oyuncuların ülkeye olan ilgisinde bir eksiklik vardı. Aden Körfezi'ndeki korsanlıkla mücadele girişimleri ve ABD'nin terörle savaşa odaklanması dışında, uluslararası oyuncular Somali'yi belli bir mesafeyle izliyordu.

Türkiye, bu uluslararası kriz senaryosunda çözüm için öncü bir rol üstlendi.

İkincisi, dünyanın dikkati Arap dünyasına odaklanmıştı. Bölge, Arap Baharı olarak adlandırılan demokrasi yanlısı protesto dalgasıyla karşı karşıyaydı. Somali ve Somali halkının çektiği acılar uluslararası toplum tarafından hızla unutuldu.

Türk politika yapıcıları ülkenin izolasyonunu kıtada uluslararası popülerlik ve görünürlük kazanmak için bir fırsat olarak gördüler.

Türkiye Somali'de çok yönlü bir yaklaşım benimsedi. Bu yaklaşım insani yardım, diplomatik girişimler ve ekonomik yatırımları kapsadı. Türkiye ayrıca devlet inşası çabalarını ve Somali'nin güvenlik yaklaşımının yeniden inşasını desteklemiştir.

Yeni dinamikler

Türkiye'nin Somali'ye yatırdığı mali ve siyasi kaynaklar, bölgesel ve iç siyasi kaygılardan kaynaklanmaktadır.

Bölgesel olarak 2016-2021 yılları arası Türkiye ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönem oldu. Somali ve Somali siyasetine nüfuz etme rekabeti ana çatışma alanlarından biri haline geldi.

Türkiye, buna ek olarak Afrika Boynuzu'ndaki angajman çeşitli iş gruplarının taleplerini de karşılıyor. Bunlar arasında Türk inşaat ve savunma şirketleri de var.

Sonuç olarak Türkiye güvenlik ve savunma alanındaki ilişkilerini hızlı bir şekilde geliştirmeyi başardı.

Ülkenin Savunma Sanayii Başkanlığı doğrudan cumhurbaşkanına bağlı. Bu sayede Ankara'nın dış politikasının kilit unsurlarından biri olan savunma anlaşmalarının imzalanması çok daha hızlı hale geldi.

Türkiye bu fırsatı enerji sektörüne katılımını arttırmak için de kullandı. Ankara uzun zamandır geniş bölgede önemli bir enerji merkezi olarak önemli bir rol oynamayı arzuluyor ve Somali açıklarında arama faaliyetleri yürütmeye başlıyor.

Tüm yükselen güçler gibi Türkiye de enerjiye susamış durumda. Bu da Somali ile Temmuz 2024'te yaptığı petrol ve gaz arama anlaşmasını açıklıyor.

Dönüm noktası

Ankara'nın Şubat 2024'te imzaladığı savunma anlaşması Türkiye-Somali işbirliğinde önemli bir dönüm noktası oldu.

Anlaşma iki ülke arasındaki savunma bağlarını derinleştiriyor ve anlaşma kapsamında Türkiye, Somali donanmasını eğitmeyi ve donatmayı kabul etti. Anlaşma ayrıca Somali'nin 3 bin 333 kilometrelik geniş kıyı şeridinde devriye gezmesini sağlayacak.

Türkiye'nin odak noktası güvenlik ve denizcilik faaliyetleri olarak öne çıkıyor ve bu, büyük bir stratejik adım olarak kabul ediliyor.

Tartışma