The Diplomat: Türk Devletler Teşkilatı yeni bir oyun değiştirici olarak ortaya çıkıyor

Türk devletleri arasındaki yakın bağlar son yıllarda ivme kazandı. Türki devletlerin entegrasyonu, Pekin ve Moskova için hayati bir tehdit. Türk Devletler Teşkilatı yeni bir oyun değiştirici olarak ortaya çıkıyor.

1. resim

Türk devletleri arasındaki yakın bağlar son yıllarda ivme kazanmaya başlamıştır.

İvme, 12 Kasım 2021'de İstanbul'da düzenlenen Türk Keneşi Sekizinci Zirvesi'nde Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın keneşin ismini "Türk Devletler Teşkilatı" olarak değiştirme kararını resmen duyurmasıyla zirve noktasına ulaştı.

Bu karar, Ankara'nın örgütü uyuşuk bir ittifaktan zorlu bir siyasi birliğe yükseltme arzusunu yansıtıyord ve İstanbul zirvesi birçok nedenden dolayı Türk dünyası için önemli bir dönüm noktası oldu.

Teşkilat, üye ve gözlemci devletlere ekonomik ve siyasi destek sunarken, Asya ile Avrupa arasındaki ticaret engellerinin azaltılmasına katkıda bulunuyor ve Türki devletler arasında artan işbirliğini sağlıyor.

Türk Devletler Teşkilatı'nin uzun vadeli planının çoğu, Türk Dünyası 2040 Vizyonu belgesinde ortaya konulmuştur. Belge, Türk örgütünün üye devletlerin kolektif kaynaklarından nasıl yararlanacağını ve küresel sahnede hesaba katılması gereken bir güç haline geleceğini ana hatlarıyla belirtiyor. Bu vizyonun başarılı olup olmayacağını ise sadece zaman gösterecek.

İstanbul zirvesinden ve Türk Devletler Teşkilatı'nın oluşumundan bu yana geçen yıllar içinde Türk ittifakı birçok olumlu değişiklik yaşadı. 11 Kasım 2022'de Özbekistan'ın Semerkant kentinde yapılan son zirvede Türkmenistan örgütün tam üyesi olarak kabul edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) de en yeni gözlemci üyesi olarak kabul edildi.

Son zirvenin en dikkat çekici kararlarından biri de Türk Yatırım Fonu'nun (TİF) kurulması oldu. TİF'in amacı, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ'ler) finansman sağlayarak üye devletlerin ekonomik büyümesini hızlandırmaktır.

TIF'in oluşturulmasına ek olarak, Türk Devletler Teşkilatı üyeleri Türk uluslarının bağlarını güçlendirmeyi amaçlayan birçok kültürel girişimde bulunmuştur. Geçen yıl, ortak tarih, dil ve kimlik yoluyla üye devletlerin entegrasyonunu derinleştirmek için çaba gösterildi. Türk Devletler Teşkilatı, her üye devletin aynı dili konuştuğu bir dünya öngörüyor. Bu amaçla 30 Eylül 2022'de Türkiye'de düzenlenen bir çalıştayda, Türk devletlerinin standart alfabeye geçişini hızlandırmak için “Ortak Alfabe Komisyonu” kuruldu.

Üye devletlerin ilişkilerini güçlendirmek için önerilen bir diğer strateji de dini konuların önceliklendirilmesidir. Örgüt, Türk milletlerinde İslam'ı etkileyen konuları tartışmak için üye devletlerin dini kurumlarının başkanlarını yılda dört kez bir araya getiriyor. 20 Ekim 2022'de Türk devletlerinin dini liderleri Bakü'de bir toplantı düzenleyerek Türk Dünyası Dini Liderler Konseyi'ni kurdular. Konseyin amacı, Türk milletlerinde İslamofobi ve her türlü aşırıcılıkla mücadelede ortak tavır almaktır.

Örgüt ayrıca ortak bir siyasi duruş sergileme planları da yaptı. Üye devletler, Afganistan krizi, Kazakistan'daki huzursuzluk, Azerbaycan-Ermenistan çatışmaları ve Kırgız-Tacik sınır sorunu gibi çeşitli bölgesel konularda ortak bir bakış açısı benimsemiştir.

İttifakın bir diğer önemli hedefi de Trans-Hazar Doğu-Batı-Orta Koridorunu güçlendirerek ve Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ile birleşerek Türk devletleri arasında lojistik bir bağ kurmaktır. Bu amaçla, üye devletler, Pekin'in Orta Asya'daki etkisine meydan okumak için toplu siyasi ve ekonomik nüfuza sahiptir.

Türk Devletler Teşkilatı'nın büyük hedefleri olmasına rağmen, yalnızca Azerbaycan ve Türkiye birliğin şimdiye kadarki tam vizyonunu gerçekleştirmek için fazladan yol kat etti.

Çünkü Rusya; Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan gibi Türk Devletler Teşkilatı üyeleri üzerinde büyük bir etkiye sahip ve bu etki, üye devletlerin uyumunu tehlikeye atabilir. Bu ülkeler Pan-Türkizm'i desteklemek isteseler de Moskova'nın çıkarlarına ters düşen hamleler yapmaktan çekinebilirler.

Türk Devletler Teşkilatı, Rusya dışında Çin'in de Orta Asya'da baskın oyuncu olma planları için uzun vadeli riskler oluşturabilir. Tabii ki Pekin elini çekmeyecek ve Türk Devletler Teşkilatı'nın hassas konulara müdahale etmesine seyirci kalmayacak.

Türk yetkililer ise, Türk Devletler Teşkilatı'nın böyle bir tehdit oluşturmadığını düşünüyor. Örgütün Aksakallılar Meclisi Başkanı Binali Yıldırım yaptığı bir konuşmada insanların korkularını yatıştırdı:

Yıldırım; “Bazıları Türklerin eski emelleri hakkında hayal kurduklarına inanıyor. Ancak amacımız bölgesel iş birliğini geliştirmek, halkın refahını artırmak ve güvenliği kalıcı hale getirmek” açıklamasında bulundu.

Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi Abdülkadir Emin Önen de, SCMP için kaleme aldığı bir köşe yazısında, "Türk Devletler Teşkilatı'nın üyeleri arasında veya 3. ülkelerde etnik kökene dayalı bir politika izlemediğini" belirtti.

Türk yetkililerin Türk Devletler Teşkilatı'nın hedeflerine dair güvence vermesine rağmen, 2040 vizyon belgesi ve Türk dünyasının önde gelen siyasi figürlerinin görüşleri, Türk Devletler Teşkilatı'nın Türk devletleri arasında ortak bir kültürel ve tarihi ittifak tasarlamaya çalıştığını ortaya koyuyor.

Türk Devletler Teşkilatı 9. Zirvesi'nde konuşan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Türk dünyası sadece bağımsız Türk devletlerinden ibaret değildir. Coğrafi sınırları daha geniştir.” ifadelerini kullanarak, diğer ülkelerde yaşayan Türkler için harekete geçme çağrısı yaptı.

Türkiye Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi Burhanettin Duran da Türkiye'nin bölgede Çin ile rekabet edebileceğini söylediği düşündürücü bir yazı kaleme aldı.

Duran'a göre, “Çin'in bölgeye olan yakınlığı ve artan ekonomik ilgisi göz önüne alındığında, Türkiye, Pekin'in Afrika ile olduğu gibi Türk dünyasıyla da ilişki kurmamasını sağlamak için dengeleyici bir rol oynayabilir.”

Türk Devletler Teşkilatı'nın gizli emelleri, özellikle Çin ve Rusya gibi sınırları içinde milyonlarca Türk nüfusu bulunan ülkeler için zorlayıcı bir risk oluşturuyor.

Sonuç olarak OTS, Çin ve Rusya'nın Orta Asya'daki hegemonyasına meydan okuma planları olmadığını iddia ederken, Türki devletlerin entegrasyonu Pekin ve Moskova için hayati bir tehdit oluşturmaktadır.

Bu ülkelerin düşünceleri siyasi gerçekçilikle şekilleniyor ve Türk Devletler Teşkilatı'nın etkisinin artmasını kabul etmeyecekler. Onlara göre güçlerini korumanın tek yolu, gelişmekte olan bölgesel güçleri zayıflatmak ve daha küçük ülkeleri onlara bağımlı hale getirmek.

Ancak şüphesiz Türk Devletler Teşkilatı bölgede yeni bir oyun değiştirici olarak ortaya çıkıyor.

Kaynaklar

Tartışma