The Guardian: Avrupa rotası mülteci mezarlığına döndü
Avrupa sınırlarında hayatını kaybeden binlerce kişi, kimlikleri tespit edilemeden gömüldü.The Guardian Avrupa’daki göçmen krizinin karanlık yanını ele aldı.
The Guardian’ın yaptığı araştırmalara göre, Avrupa genelinde hayatlarını kaybeden mülteci ve göçmenler isimsiz mezarlara gömülüyor. Kimlik tespiti yapılamadan gömülen binlerce kişi ve çocuklar da var.
Yunanistan, İtalya, Fransa, Polonya, Hırvatistan… Bu mezarları hemen hemen Avrupa’nın her noktasında görmek mümkün.
Avrupa Parlamentosu, 2021 yılında göç yollarında hayatını kaybeden insanların kimliklerinin tespit edilmesi çağrısında bulunan ve bedenlere ilişkin bilgilerin toplanması için bir veri tabanına ihtiyaç olduğunu belirten bir tasarıyı kabul etti. Ancak henüz somut bir adım yok.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi’nden (ICRC) adli tıp bilimcileri ve diğer araştırmacılar, STK’lar ve patologlarla birlikte çalışan Guardian ve bir muhabirler konsorsiyumu, son on yılda AB sınırlarında ölen ve isimleri bilinmeyen göçmen ve mültecilerin sayısını ilk kez ortay koydu: 2162. Ancak bu, hayatlarını kaybedenlerin sayısını yansıtmıyor. Bu dönemde Avrupa göç yollarında 29 binden fazla insan hayatını kaybetti. Çoğunun bedenine ulaşılamadı.
Kaybolan ve hayatını kaybettiği düşünülen kişilerin aileleri, yakınlarını bulmak istiyor. Bu ailelere destek olmak ICRC gibi yardım kuruluşlarına düşüyor.
2013’ten bu yana Avrupa’ya giderken kaybolan yakınlarını arayan kişilerden 16 bin 500 bilgi talebi alındı. En fazla talep Afganlar, Iraklılar, Somalililer, Gineliler ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Eritre ve Suriye’den gelenlerden. Binlerce talebe rağmen, sadece 285 başarılı eşleşme sağlanabildi. Bu kısıtlı imkan bile son bulabilir. Hükümetler yardım bütçelerinde kesintiye gittikçe, ICRC’nin kaynakları da azalıyor.
Kayıp hayatlardan bir tanesi, 24 yaşındaki Oussama Tayeb. Kuzeni Abdullah, Oussama geçen yıl kaybolduğundan beri ondan bir iz arıyor. Oussama geçen yılın Noel günü, Cezayir’in kuzeybatısından yola çıktı. Gemide onunla birlikte İspanya’ya gitmeyi uman 22 komşusu da vardı.
İspanyol polisi 2007 yılında, kimliği belirlenemeyen bedenlerden elde edilen verilerin ve genetik örneklerin kaydedileceği bir veri tabanı oluşturdu.
Aile, Oussama’nın kaybolmasından kısa bir süre sonra bir DNA örneği verdi. Şubat ayına kadar bir haber alamayınca, onu aramak için ikinci kez İspanya’ya gittiler. Almería’daki morgda bir adli tıp doktoru Oussama’nın bir fotoğrafından yola çıkarak, onun tanıdık geldiğini söyledi. Oussama’nın cesedinin bulunmuş olabileceği bilgisine rağmen kuzeni bedeni göremedi.
İspanyol polisi ona,
"Kaybolmak istemiyorlarsa İspanya’ya giden bir tekneye binmesinler” dedi. Kuzeni Abdullah zamana karşı yarışıyor. İspanya morglarındaki cesetler bir yıl içinde tespit edilemezse, gömülüyor"
İspanya’nın Kanarya Adaları’nın Agüimes kasabasında, 2020 yılında cılız bir ahşap teknede ölü bulunan kimliği belirsiz 15 kişinin mezarları da aynı şekilde isimsiz. Şu ibareler yer alıyor: “Burada kıyılarımıza ulaşmaya çalışırken hayatını kaybeden bir kardeşimiz yatıyor”
Lanzarote’nin Teguise mezarlığının Müslüman bölümünde, çocukların mezarları taştan dairelerle işaretli. Bunlar arasında 2020 yılında Fas’tan bir geçiş sırasında ölü doğduğuna inanılan bir bebeğin mezarı da bulunuyor.
Diğer Avrupa ülkelerinde de durum aynı. Fransa’da, Calais’deki mezarlıklarda “X” yazısı göze çarpıyor.
Konteyner morg oldu
Yunanistan’ın Dedeağaç kentindeki hastane otoparkının bir köşesinde, iki tane soğutmalı konteyner var. İçlerinde 40 kişinin bedeniyle. Çoğu, Türkiye’den Yunanistan’a geçmeye çalışan kişiler…
Bölgenin adli patoloğu Pavlos Pavlidis; ölüm nedenini belirlemek, DNA örnekleri toplamak ve akrabaların ailelerini daha sonra teşhis etmelerine yardımcı olabilecek kişisel eşyaları sınıflandırmak için çalışıyor.
Dedeağaç’taki geçici konteyner morglar ICRC’den ödünç alındı. İnsani yardım kuruluşu, bir başka göç noktası olan Midilli adasına da aynı amaçla başka bir konteynır ödünç verdi.
İtalya’nın Lampedusa adası böyle bir lükse sahip değil. Kıyılarındaki gemi enkazlarıyla ilgili soruşturmaları yürüten Sicilya başsavcısı Salvatore Vella, “Ne morg ne de soğutmalı üniteler var” diyor:
"Göçmenlerin cesetleri ceset torbalarına konulduktan sonra Sicilya’ya naklediliyor. Defin işlemleri kasabalar tarafından yürütülüyor. Göçmenlerin bazen mezarlıklardaki toplu mezarlara gömüldüğü de olmuştur."
ICRC’nin Avrupa’daki göçten sorumlu adli tıp koordinatörü Laurel Cleggi,
"Kayıpların yakınlarını da sayarsanız, yüz binlerce insan bu durumdan etkileniyor. Sevdiklerinin nerede olduğunu bilmiyorlar. Onlara iyi davranıldı mı? Gömüldüklerinde saygı gösterildi mi? Ailelerin aklını kurcalayan da bu…"
diyor.
Avrupa Komisyonu sözcüsü de benzer şekilde, insan kaçakçılığıyla mücadelenin yanı sıra mülteci ve göçmenlerin hakları ve onurlarının da ele alınması gerektiğini söyledi.
İtalya’da, kimlik tespiti çalışmaları için önemli bir çaba var. Milano Üniversitesi Adli Antropoloji ve Odontoloji Laboratuvarı Başkanı Cristina Cattaneo, 2015 yılında binden fazla kişinin hayatını kaybettiği bir gemi enkazında ölenlerin kimliklerini tespit etmek için yıllarca çalıştı. Bedenleri çıkarmak ve enkazı kaldırmak şimdiden 9,5 milyon Euro para harcandı. 30 bin kemik, 528 cesedin kalıntıları olarak sınıflandırıldı. Şimdiye kadar ancak 6 kişiye resmi ölüm belgesi verildi.
Geriye kalan binlerce aile üyesi için, yakınlarının başına ne geldiğini bilmemek bir yük…
ABD’deki Minnesota Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olarak görev yapan Dr. Pauline Boss, belirsizlik hissinin getirdiği yükten bahsediyor: “Sıkışırsınız, hareketsiz kalırsınız, kendinizi suçlu hissedersiniz çünkü bu, o kişinin öldüğünü kabul etmek anlamına gelir. Yas tutamazsınız, karar verme mekanizmanız donmuştur, gerçekleri çözemezsiniz, soruları yanıtlayamazsınız…"