The Hill: 2024 ABD seçimlerinin belirleyici dinamikleri ne olacak?
ABD tarihinde yaşanan seçimler, 2024 yılı seçimleri için hangi ipuçlarını veriyor? Seçime katılım oranları ve yeniden seçilme verileri, 2024 seçimlerine dair hangi gerçekleri ortaya koyuyor?
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Hill'de, ABD'de 2024 Kasım ayında gerçekleşecek olan seçimlerin olası belirleyici dinamiklerinin ve sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Biden ve Trump arasında yaşanması beklenen seçim süreci ile ilgili ABD tarihinde yaşanan örneklerin incelendiği analizde, her iki taraftaki yüksek motivasyonuna rağmen, seçime katılımın adaylarla pek ilgisi olmayan bir şekilde sonucu belirleyeceği belirtildi.
Analizde ayrıca, 2024 Kasım ayında yapılacak seçim sonuçlarının ABD'nin ve uluslararası politikalarının belirleyicisi olacağı belirtildi.
İşte The Hill'de yayınlanan analiz:
Anketler ABD başkanlık yarışının son derece çekişmeli geçeceğini gösteriyor.
Ancak anketlerin ortaya koymakta zorlandığı bir faktör var. O da oy vermeye gerçekten kimlerin gideceği gerçeğidir. Zira, ABD başkanlık seçimlerinin tarihine bakıldığında, katılımın beklenmedik şekillerde dalgalandığı görülüyor.
Bu durum 2024 yılında da farklı olmayabilir. Her iki taraftaki yüksek motivasyonuna rağmen, katılımda adaylarla pek ilgisi olmayan bir düşüş görülebilir.
ABD'de yaşanan son seçimler bunun en bütük örneği olmuştur. Oyların büyük bir kısmının devamsız oy pusulaları ile alındığı 2020'de seçilme yeterliliğine sahip seçmenlerin yüzde 62'si seçimlere katıldı ve bu o dönem1960'tan bu yana en yüksek katılım oranıydı.
John F. Kennedy, Richard Nixon'ı mağlup ettiğinde ABD bugünkü büyüklüğünün neredeyse yarısıydı. Seçmen yaş sınırı 21'di ve Jim Crow yasaları pek çok Siyah Amerikalının oy kullanmasını engelliyordu.
Oy verme yaşının 1972'de 18'e indirilmesinden bu yana ise, sadece Barack Obama'nın 2008 zaferinde yüzde 57'ye varan bir oy oranı görüldü.
Belki de 2020 ABD seçimleri için daha önemli bir veri noktası, bir önceki seçime göre yüzde 7,2'lik artışın 20. yüzyıldaki ikinci en yüksek seçmen artışı yaşamış olmasıdır.
ABD tarihinde, katılımın üç seçim üst üste artmayı başardığı sadece bir dönem olmuştur. 2000'den 2004'e ve 2004'den 2008'e kadar yaşanan seçimlerde bu artış örnek olarak kayıtlara geçmiştir.
Halk oylamasının yaygın olarak uygulanmasından bu yana Amerikan tarihinde üç "rövanş" seçimi olmuştur.
Bunlar; 1892'de gerçekleşen Grover Cleveland - Benjamin Harrison seçimi, 1900 yılında yaşanan William McKinley - William Jennings Bryant seçimi ve 1956'da yaşanan Eisenhower - Adlai Stevenson seçimidir.
Biden-Trump seçimi ise tüm bu seçimlerin yeni bir örneği olabilir.
Buna ek olarak, daha önce kaybeden bir adayın adaylığı kazandığı üç örnek mevcuttur. 1908, 1948 ve 1968'de kaybeden bir adayın adaylığı kazandığı örnekler olmuştur.
Dolayısıyla 2024 yılında bir düşüş daha ve bir rövanş daha yaşanabilir.
Bu da iki büyük soruyu beraberinde getiriyor.
Seçmenlerin hem Biden hem de Trump'tan bıktığına dair pek çok şikayet var, ancak gerçek şu ki heyecan verici bir adaya sahip olmak genel katılımı önemli ölçüde etkilemiyor. Bugün çok az insan Jimmy Carter ya da Gerald Ford'u seçmen coşkusu yaratma açısından Ronald Reagan'la aynı sınıfa koyabilir.
Diğer yandan bu seçim, daha da geriye gidersek, tartışmasız en heyecan verici Amerikan başkanı olan Theodore Roosevelt'in yerini kişilik olarak zıttı olan William Howard Taft'ın aldığı seçimi hatırlatıyor.
Bill Clinton, Barack Obama ve Dwight Eisenhower gibi son zamanların popüler başkanları ilk seçildiklerinde katılım oranlarında artışlar görmüş tekrar seçildiklerinde ise katılım oranları belirgin düzeyde düşmüştür.
Tüm araştırmalara rağmen bu katılım oranlarının altında neyin yattığı net değil.
Muhtemelen en iyi ipucu, seçimin çok sıkı olduğu ve tek bir oyun bile gerçekten önemli olabileceği algısıdır. Bu da 1916, 1960, 1976 ve 2004 gibi yarışların neden önceki yıllardan daha yüksek olduğunu açıklar niteliktedir.
Gerçek şu ki, benzer bie eğilim devam ederse, Kasım ayında bir düşüş, belki de önemli bir düşüş görmeyi bekleyebiliriz.
Katılımın düşmesi kimin yararına olur?
Cumhuriyetçiler uzun zamandır, katılımın düşmesinden faydalanacaklarından şüpheleniyorlar ve geçmişteki örnekler bu iddiaları güçlendiriyor.
ABD'de son yıllardaki veriler, daha eğitimli ve daha yüksek gelirli seçmenlerin Demokratlara yöneldiğini gösteriyor. Bunun Biden için bir bir avantaj olup olmayacağını söylemek zor.
Sonuç olarak bütün bu veriler, Kasım ayında yapılacak seçimlerde ABD'nin ve uluslararası politikalarının diken üzerinde olduğunu gösteriyor.