The Hill: İran'la yüzleşme ve nükleer potansiyelini yok etme zamanı geldi!

Biden yönetiminin sessizliği, İsrail'i de içerisine çekecek bölgesel bir savaşa zemin hazırlıyor. ABD'nin İran'la yüzleşme ve nükleer potansiyelini yok etme zamanı geldi!

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The Hill'de, İran ve İsrail arasında karşılıklı misilleme adımları ile artan tansiyonun ve bu durumun bölgesel etkilerinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.

ABD'nin İran ile yüzleşmek konusunda tereddüt etmeye devam etmesi halinde, yakında bölgede büyük bir savaş ile yüzleşmek zorunda kalacağı iddia edilen analizde, Biden yönetiminin artık İran'ın nükleer potansiyelini yok etmek için harekete geçmesi gerektiği belirtildi.

Analizde ayrıca, İran'ın özellikle son dönemde Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen başta olmak üzere bölgede muazzam bir nüfuza sahip hale geldiği ve bu durumun İsrail ve bölgedeki ABD varlıkları için büyük tehlike oluşturduğu kaydedildi.

İşte The Hill'de yayınlanan analiz:

İran'ın İsrail'e karşı büyük bir insansız hava aracı ve füze saldırısı düzenlemesinin ardından İsrail'i misillemeden vazgeçirmeye çalışan dünya liderleri "bölgesel istikrarı" koruma ihtiyacından artık daha fazla söz etmeye başladı.

Hizbullah'ın her hafta İsrail'deki çeşitli bölgeleri füze yağmuruna tutması, Kızıldeniz'de ticari gemilere ve müttefik donanmalara düzinelerce saldırı düzenlenmesi gibi durumlar da artarak devam ediyor.

Gelinen noktada ise Orta Doğu'da istikrarın çökmesi, Biden yönetiminin ABD'nin düşmanlarını caydırma konusundaki inandırıcılık eksikliğinden daha fazlasın mal olabilir.

İran neredeyse yarım asırdır bölgesel üstünlük kurma projesiyle meşgul ve bunu sadece İsrail'e saldırarak değil, aynı zamanda Amerika'nın bölgedeki varlığını tehdit ederek ve Arap dünyasındaki ülkeleri istikrarsızlaştırarak gerçekleştirmeye çalışmıştır.

Buna karşılık Jimmy Carter'dan bu yana neredeyse her ABD başkanı, sürekli artan ekonomik yaptırım adımlarıyla İran'ın saldırganlığını caydırmaya çalışmıştır. Ancak bu hamlelerin tamamının başarısız olduğu net bir şekilde görülmüştür.

İran özellikle son dönemde; Suriye, Lübnan, Irak ve Yemen başta olmak üzere bölgede muazzam bir nüfuza sahip hale geldi.

İran'ın vekil ağı o kadar büyüdü ki Ortadoğu'daki herhangi bir noktayı rahatlıkla hedef alabiliyor ve bu sayede sadece Basra Körfezi'ni değil, sınırlarından neredeyse bin mil ötedeki Kızıldeniz'i de tehdit ederek küresel ticareti sekteye uğratıyor.

Diğer yandan İran'ın silah sanayisi de ciddi atılımlar yaptı. Silah sanayisi o kadar gelişti ki yakında eski bir süper güç olan Rusya'dan daha fazla silah ihraç edebilecek noktaya gelebilir. Hatta Rusya'nın, Ukrayna'daki savaşı için İran silahlarına bağımlı hale geldiği belirtilebilir.

Biden ve Avrupa, İran'ı cezalandıracağını ve İsrail'i yatıştıracağını umdukları yeni bir yaptırım paketini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Ancak bu yaptırımlar, yüksek ihtimalle Rusya'ya karşı uygulanan "eşi benzeri görülmemiş" yaptırımların faydalı olmadığı gibi burada da faydalı olmayacaktır.

İran'ın barış içinde bir arada yaşamaya ilgi duymadığını ve ekonomik baskı yoluyla davranışlarını yumuşatma çabalarının boşa çıkmaya devam edeceğini kabul etmenin zamanı gelmiştir.

ABD Özel Harekat Komutanlığı son yirmi yılını gizli ağları haritalama ve ortadan kaldırma konusundaki uzmanlığını geliştirerek geçirdi.

Ve artık bu çalışmaları ve tecrübeyi; İran'ın "Direniş Ekseni"ni geliştiren, besleyen ve yönlendiren yapı olan Devrim Muhafızları'nın üzerine salmanın zamanı geldi.

Her ne kadar İsrail ve ABD periyodik olarak Devrim Muhafızları'nı ve liderlerini hedef almış olsalar da, bu durum onlar için o kadar ölümcül bir hal almalı ki İran topraklarını terk etme konusunda korkmaya başlamalıdırlar.

İran'ın nükleer potansiyeli yok edilmeli

Tahran'ın saldırganlığı, kendisini misillemeden koruyacak nükleer silahlar nedeniyle artıyor. Diğer yandan İran'ın, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısını benzer saldırıları teşvik etmek gibi adımları atması muhtemeldir.

Bu nedenlerle İran'ın nükleer altyapıları, gizli ve açık askeri eylemlerin gerekli olan her türlü kombinasyonu yoluyla hızla ortadan kaldırılmalıdır. Balistik füze ve insansız hava aracı kapasiteleri de hedef alınmalı ve donanmaları batırılmalıdır.

Savaş savunulması zor bir süreçtir. Çirkin, acımasız ve trajiktir. Ve ortaya çıkardığı maliyetin genellikle beklenenden daha ağır olduğunu her gün hatırlatarak ilerlemektedir.

Ancak İran, kurulduğu günden bu yana hem ABD hem de İsrail için tehdit olmaya devam etmektedir ve bu gerçeği görmezden gelmek, sadece İran'ın daha da güçlenmesine ve cesaretlenmesine izin vermektedir.

Eğer Başkan Biden bölgesel istikrar konusunda ciddiyse, İran'ın komşularını terörize etme kabiliyetini ortadan kaldırmak için kararlı bir şekilde hareket etmelidir.

ABD, bu sorunla yüzleşmek konusunda tereddüt etmeye devam ederse, yakında artık savaştan başka seçeneğinin kalmadığı bir noktaya ulaşabilir.

Tüm bu nedenler dolayısıyla ABD'nin artık harekete geçme zamanı gelmiştir.

Kaynaklar

Tartışma