gdh'de ara...

The Jerusalem Post: Washington'un manevra alanı giderek daralıyor

Rusya-Ukrayna savaşı sürerken; İran bölgedeki ABD güçlerini tehdit ediyor, Çin ise Tayvan gerilimini tırmandırıyor. ABD'de seçimler yaklaşırken, Washington'un manevra alanı giderek daralıyor ve bu meydan okumaların tamamına cevap veremez.

1. resim

ABD, Çin ve İran ile sürtüşmeyi yatıştırmaya çalışarak, Rusya ile gerilim üzerine yeni bir politika izlemeye çalışıyor olabilir.

Rusya, tıpkı kendisi gibi çok sayıda başlıkta ABD'ye meydan okuyan Çin ve İran'ın yakın müttefiki olarak hareket ediyor. İran, Suriye ve Körfez'deki ABD güçlerini tehdit ederken Çin, Tayvan çevresindeki gerilimi tırmandırıyor.

Amerika için bu gelişmelerin tamamı, çok cepheli bir çatışma olasılığını artırıyor. Diğer yandan ise; gelişmeler ABD'nin küresel hegemonyasını bitirmeye çalıştıkları çok cepheli bir gerilimin giderek yükseleceğini gösteriyor.

Ancak ortada bir gerçek var. ABD, bu meydan okumaların tamamına cevap veremez.

Aslında, geçtiğimiz aylarda yaşanan Çin "casus balonu" olayının da gösterdiği gibi, genellikle bu tür meydan okumalara karşı ABD, sadece krizi geçiştirme politikası izliyordu.

Son raporlar ABD'nin bu duruşunu biraz değiştiriyor olabileceğini gösteriyor.

Axios tarafından yayınlanan bir istihbarat raporunda;

“ABD'li, İsrailli ve Avrupalı kaynaklara göre, Biden'ın kıdemli Orta Doğu danışmanı Brett McGurk Ummanlı yetkililerle, İran'ın nükleer programına yönelik kritik bir görüşme gerçekleştirdi. McGurk İran'a olası diplomatik erişim konusunda görüşmek üzere bu ayın başlarında Umman'a düşük profilli bir gezi yaptı.”

ifadeleri kullanıldı.

Bu rapora göre; bir ABD yetkilisi de geçtiğimiz haftalarda "Çinli meslektaşlarıyla bir araya geldi ve istihbarat konusnda iletişim hatlarını korumanın önemini vurguladı."

Raporda ayrıca, İsrail'in bir ABD "arka kanal" potansiyeli karşısında alarma geçtiği belirtiliyor.

Bir yandan, raporlar bir tür uzlaşma olabileceğini gösterirken, diğer yandan ise İran'ın Suriye'deki ABD güçlerine yönelik tehditlerini artırdığı ve Körfez geriliminin tırmandığı yönündeki gelişmeler de dikkat çekiyor.

ABD, İran'ın Körfez ülkeleriyle bir askeri deniz işbirliği yapması iddialarından dolayı oldukça endişeli görünüyor. Geçen hafta yayınlanan bir raporda, BAE'nin 34 ülkeden oluşan bir deniz koalisyonu olan ABD liderliğindeki CMF'den ayrıldığı belirtildi.

Bu arada, Çin ile ABD arasındaki girişimler de sürekli engellerle karşılaşıyor. Tayvan boğazı ve Asya-Pasifik bölgesinde yaşanan son gelişmeler, Çin ve ABD arasındak görüşmelerin bir sonuca vrması konusundaki umutları da giderek bitiriyor.

Askeri diyalog veya gerilimi azaltma konusunda herhangi bir çalışma ilerlemiyorsa, o zaman ABD işleri nasıl yoluna koyabilir?

Bu sorunun cevabı şimdilik yok. Hatta daha kötüsü, köprünün altından çok fazla su akmış olabilir.

Ancak ABD tüm bu meydan okumalarla mücadele edemeyeceği için, diplomatik ilişkiler yürütmeye devam etmeye çalışıyor. Ek olarak, Ukrayna'daki savaşı finanse etme zorunluluğu, ABD'yi aşırı zorluyor.

Gelecek yıl gerçekleşecek olan ABD seçimleri yaklaşırken, Washington'un manevra alanı giderek daralıyor ve bu durum; Ukrayna, Asya ve Ortadoğu ile birlikte neredeyse tüm dünyayı etkileyebilir.

Tartışma