The Middle East Institute: Gazze Savaşı'nın sonuçları iki devletli çözümün önünü açacak mı?
İsrail'in Gazze'de yol açtığı katliamın uyandırdığı derin duygular, Filistinlilere dünya çapındaki sempatiyi artırıyor. Peki yaşananlar, İsrail ve Filistin ve arasında iki devletli bir çözümün önünü açacak mı?
ABD merkezli düşünce kuruluşu The Middle East Institute'de, artık neredeyse ikinci ayını dolduran İsrail-Filistin savaşının gidişatı ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Hamas'ın 7 Ekim saldırısına karşı İsrail'in verdiği askeri yanıtın acımasız ve Uluslar arası hukuku ihlal eder bir hal aldığı belirtilen analizde, bu durumun dünyada giderek Filistinlilere duyulan sempatiyi artırdığı belirtildi.
Analizde ayrıca, iki devletli çözüme ulaşılabilmesi konusunda da siyasi analistlerin ve askeri uzmanların görüşlerine yer verildi.
İşte The Middle East Institute'de yayınlanan analiz:
İsrail-Filistin savaşının sisinde, sapla samanı birbirinden ayırmak, silahların sustuğu günün ertesine hazırlanmak ve bölgesel bir saatli bomba olan bu çatışmayı çözmek için kilit önem taşıyor.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in;
“Sivil halkı düşmanın kucağına iterseniz, taktiksel bir zaferi stratejik bir yenilgiyle değiştirmiş olursunuz"
şeklindeki keskin uyarısı bu durumu özetler niteliktedir.
Bu açıklama; her ne kadar İsrail'e Gazze'deki masum Filistinlilerin kayıplarını azaltacak askeri taktikler benimsemesi için baskı yapma amacı taşısa da, aslında bu uyarı anlık çatışmalardan çok daha fazla şeye atıfta bulunmaktadır.
Daha şimdiden savaşa dair algılar, Filistinlilerin acımasız bir saldırının kurbanları ve uluslararası hukukun büyük bölümünü ihlal eden insanlık dışı bir İsrail askeri harekatının hedefi oldukları şeklinde şekillenmeye başladı ve Filistinlilere duyulan sempati giderek artıyor.
Varsayımlara ve mitlere meydan okumak, yaşananların her iki taraf için de rahatsız edici ve acı verici gerçekleri olduğunu kabul etmekten geçmektedir.
Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e düzenlediği saldırının ve İsrail'in Filistinlilerin yaşamlarını hiçe sayarak sahadaki gerçekliği değiştirme kararlılığının Gazze'de yol açtığı katliamın uyandırdığı derin duygular bu ayrımı daha da karmaşık hale getiriyor.
Artık; İsrail ve Hamas'ın savaştaki tutumunu değerlendirmek, Hamas'ın bir geleceği olup olmadığını ve olması gerekip gerekmediğini belirlemek ve İsrail-Filistin çatışmasının olası bir çözümünü çerçevelemek için net bir duruşa ihtiyaç var.
Temel varsayımlar, mitler ve gerçekler, İsrail'in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında yaklaşık 700.00 nüfusa sahip 300'den fazla resmi ve gayri resmi yerleşim yeri kurma politikasıyla İsrail'in yanında bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını içeren iki devletli bir çözümü imkansız hale getirip getirmediği sorusunu içermektedir.
Gazze savaşı, Gazze'nin yönetiminin Batı Şeria merkezli Filistin Yönetimi'ne devredilmesini içerebilecek iki devletli çözüm çağrılarını yeniden canlandırdı.
Analistler ve politika uzmanlarından oluşan bir koro ise, İsrailliler ve Filistinlilerin eşit haklara sahip olduğu tek bir devlet yerine iki devletli bir çözüme verilen uluslararası desteğin, raf ömrünü tamamlamış ve artık uygulanabilir olmayan bir formüle hizmet etmek anlamına geldiğini iddia ediyor.
Analistler ve politika uzmanları vardıkları bu sonucu, Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinin coğrafi yayılımına bakarak ve 1967'de belirlenen sınırlara geri dönülmesinin imkansız hale geldiği fikrine dayandırıyorlar. Zira; İsrail savaş sırasında Batı Şeria, Gazze, Doğu Kudüs ve Golan Tepelerini ele geçirdi.
Eski bir İsrail askeri olan ve Yitzhak Rabin ile Ehud Barak hükümetlerine Filistinlilerle müzakereler konusunda danışmanlık yapan Shaul Arieli tarafından yapılan bir çalışma, sadece coğrafyaya bakmanın yanıltıcı olduğunu ortaya koyuyor.
Shauli, “yerleşimci nüfusun yoğunlaştığı yerlerin” artık iki devletli bir çözümün uygulanabilirliğini zora soktuğunu savunuyor.
Shauli'nin çalışması, "İsrail ile Filistin arasında, Yeşil Hattın ötesinde yaşayan İsraillilerin yaklaşık yüzde 80'ini İsrail egemenliği altında bırakırken, bu alanlara karşılık Filistin ile toprak takasına dayalı optimal bir sınırın oluşturulması gerektiği sonucuna varıyor.
Yeşil Hat, 1967 öncesi İsrail ile Batı Şeria arasındaki sınırı belirlemekteydi. Ancak şu anda, Kudüs'ü 225,000 “yerleşimcinin” yaşadığı 11 yerleşim birimiyle çevrili olmaktan çıkarmak, bu sorundaki kırılması en zor ceviz olabilir.
İki devletli çözümün savunucuları Doğu Kudüs'ü gelecekteki bir Filistin devletinin başkenti olarak öngörüyor. Ancak Shauli'nin çalışmasına göre, Kudüs bölgesinde devam eden mahalle inşaaları bu durumu engelleyebilir.
İki devletli bir çözümün uygulanabilirliği, Gazze savaşından sağ çıkması halinde Hamas'ın muhatap alınmasını gerektirecek. İsrail, askeri harekatını Hamas'ı yok etmek için tasarlandığını savunuyor. Ancak İsrail'in saldırıları, böyle bir net sonuca ulaşamayabilir.
Ayrıca İsrail'in Hamas'ın hastaneleri, okulları ve camileri kullanarak Gazze halkını canlı kalkan olarak kullandığı iddiası da “tencere dibin kara seninki benden kara” anlamına geliyor.
Hamas siyasi büro üyesi Musa Ebu Marzuk;
"Tünelleri inşa ettik çünkü kendimizi hedef alınmaktan ve öldürülmekten korumak için başka bir yolumuz yok. Bu tünellerin amacı bizi uçaklardan korumak. Biz tünellerin içinden savaşıyoruz. Gazze nüfusunun yüzde yetmiş beşi mülteci ve onları korumak BM'nin sorumluluğunda.”
ifadelerini kullanıyor.
Hamas 2021 yılının başlarında Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas'ın El Fetih partisiyle savaş baltalarını gömme ve Filistinlilerin İsrail'i tanımasını ve silahlı mücadeleden vazgeçmesini içeren 1993 Oslo anlaşmaları temelinde başkanlık ve yasama seçimleri yapma konusunda anlaşmıştı.
Seçimler Hamas'ın Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) katılmasına ve birleşik bir Filistin yönetiminin bir devlet kurulması için müzakere etmesine olanak sağlayacaktı.Ayrıca Gazze'yi Filistin Yönetimi'ne yönetim gücü olarak geri verecekti. Fakat Hamas'ın zaferi ile sonuçlanan seçimlerin ardından bu birleşmeyi sağlayacak olan seçimler hiçbir zaman yapılmadı.
Seçimleri engelleyen ise İsrail'di. İsrail, Doğu Kudüs'te seçimlere izin vermeyi reddetti çünkü bu, şehrin tamamının Yahudi devletinin başkenti olduğu iddialarını zayıflatacaktı.
Ayrıca o dönemde İsrail ve ABD tarafından desteklenen Abbas, anlaşma için ABD ve Avrupa'dan destek istemesine rağmen, 2006'da olduğu gibi Hamas'ın oylamadan zaferle çıkabileceğinden korkuyordu.
Anlaşmanın üzerine yazıldığı kağıttan daha değersiz olduğu ortaya çıktıktan sonra, İsrail ve Hamas defalarca çatıştı. Ve şimdi İsrail ve Hamas, Filistinliler ve İsrailliler için eşi benzeri görülmemiş sonuçlarla yeniden karşı karşıya.
Bu savaş, sapla samanı birbirinden ayırmadaki başarısızlığın, varsayımların ve mitlerin ürünü. Ve savaşın sonucu ne olursa olsun kalıcı bir çözümü beraberinde getirmesi mümkün görünmüyor.