The National Interest: ABD, Avrupa bloğu üzerindeki kontrolünü güçlendiriyor
Hiç kimse, ABD'nin savunma satışlarının politikalarını dikte etmedeki rolünü saklamaya çalışmıyor. Ukrayna'nın işgali Avrupa kıtasını birbirine yaklaştırmış olsa da, ABD'nin blok üzerindeki kontrolünü güçlendirdi.
Türkiye biraz şaşırtıcı bir hareketle İsveç'in NATO'ya katılma hedefini desteklemeye karar verdi. Eğer bu karar gerçekleşirse, Stockholm transatlantik ittifakına katılan 32. üye ülke olacak.
NATO Başkanı Jens Stoltenberg zirvede yaptığı açıklamada; Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki çekincelerini kaldırdığını (veya en azından bir kenara bıraktığını) ve İsveç'in katılım protokolünü bir an önce TBMM'ye ileteceğini duyurdu.
Bu gelişme; özellikle Erdoğan'ın zirve için Türkiye'den ayrılmadan daha birkaç saat önce, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğine verdiği desteğin ön koşulu olarak AB üyeliği talep ettiği düşünülürse, pek çok kişi tarafından beklenmedik oldu.
Stockholm'ün ittifaka katılma konusundaki ilk teklifi, Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline bir yanıt olarak Mayıs 2022'de gerçekleşti. Ancak Ankara, İskandinav ülkesinin PKK üyelerine baskı uygulamadığı gerekçesiyle bu ülkenin başvurusunu desteklemekte tereddüt etti.
İsveç , AB'deki en cömert iltica yasalarından bazılarına sahip ve son birkaç on yılda milyonlarca mülteciyi kabul etti. Ankara, bu kişilerden bazılarının PKK ile bağları olduğunu ve daha sonra saldırı planlamak ve Türkiye'de siyasi kaos yaratmak için İsveç dışında faaliyet gösterdiğini iddia ediyor. Erdoğan ayrıca, İsveç'in Kuran'ın yakılmasını içeren faaliyetleri kınamayı reddetmesini de eleştirdi.
Ancak Stoltenberg'in zirvenin ilerleyen saatlerinde hem Erdoğan hem de İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile görüşmesinin ardından çeşitli engeller ortadan kalktı.
Daha sonra Türkiye'nin AB'ye katılım isteğine ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadı. Bunun yerine, Ankara'nın İsveç'in hedefini durdurma kararını etkileyen diğer faktör olan ABD'den F-16 jetleri için bir anlaşma sağlama olasılığı konuşuldu.
Biden yönetimi uzun zamandır, F-16 satışlarının önünü açacak dört ülkeli bir anlaşma üzerinde çalışıyordu. Dolayısıyla bu cephedeki ilerleme, Türkiye'nin İsveç'in NATO üyeliğini imzalamasını sağlamak için kesinlikle bir kaldıraç olarak kullanılabilirdi.
Bu jeopolitik pazarlık şaşırtıcı gelmemeli ve hiçbir şey için hiçbir şeye sahip olunmaz şeklindeki asırlık düsturun yeniden doğrulanmasından başka bir şey değildir. Daha da önemlisi, İsveç'in yaklaşmakta olan NATO üyeliği, Rusya'nın işgalinin ardından Avrupa'yı kasıp kavuran toplu güvenliğe artan bağlılığın kanıtıdır.
İsveç beraberinde 10 milyonluk bir nüfus, 500 milyar doların üzerinde bir GSYİH getiriyor ve son zamanlarda savunma harcamalarını GSYİ hasılasının en az yüzde 2'sine çıkarmayı taahhüt etti.
Diğer yandan AB üyeliği ihtimali, şüphesiz Türkiye için güçlü bir ekonomik teşviktir. ABD'nin Erdoğan'a AB müzakerelerini şimdilik rafa kaldırmasını, İsveç'ten gelen bazı siyasi tavırları kabul etmesini, İslamofobiye karşı genel açıklamalarla yetinmesini ve ardından ABD jetleri için lehte bir anlaşma almasını söylemesini hayal etmek tuhaf değil.
Nitekim; Türkiye'nin İsveç'in üyeliğine onay vermesinden kısa bir süre sonra, Biden yönetimi F-16 anlaşmasının tamamlandığını ve ABD'nin Ankara'nın askeri modernizasyon çabalarına destek verdiğini duyurdu.
Hiç kimse, ABD'nin savunma satışlarının politikalarını dikte etmedeki rolünü saklamaya çalışmıyor. Ahlaki kaygılar bir yana, Washington'un jeopolitik etki yaratmak için silah satmasının etkisini kabul etmek önemlidir. ABD'nin Avrupa güvenlik ortamı üzerindeki hegemonik kontrolünün gerçekliği hakkında şüphe yok.
Ukrayna'nın işgali kesinlikle Avrupa kıtasını birbirine yaklaştırırken, aynı zamanda da ABD'nin blok üzerindeki kontrolünü de güçlendirdi. Bundan sonraki gelişmeleri ise şüphesiz Rusya'nın Ukrayna'daki yenilgisi belirleyecek.