The National News: Batı, Rusya'ya olan bağımlılığını Türkiye ile değiştirdi

Karabağ'daki gelişmeler; Rusya açısından yenilgi, Türkiye açısından ise büyük bir başarı anlamına geliyor. Batı, Rusya'ya olan bağımlılığını şimdi Türkiye'ye olan ihtiyaçla değiştirdi.

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından The National News'de, Dağlık Karabağ'da Azerbaycan'ın attığı son adımların ve olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı. 

Dağlık Karabağ'da yaşanan son gelişmelerin, Rusya'nın Kafkasya'daki pozisyonu açısından bir yenilgi, Türkiye açısından ise büyük bir başarı olduğu tespiti yapılan analizde, Batı'nın artık Rusya'ya olan bağımlılığını Türkiye'ye olan ihtiyaçla değiştirdiği belirtildi.

Analizde ayrıca, "Türkiye 1990'ların başından beri başaramadığını nihayet başarabilecek ve Orta Asya devletleriyle gerçek fiziksel bağlar kurabilecek mi?" sorusunun en önemli sorulardan birisi haline geldiği tespitine yer verildi. 

İşte The National News'de yayınlanan analiz:

Dünyada çok sayıda bölgede olan donmuş çatışmalar, bazen yeniden alevlenir ama nadiren tamamen ortadan kalkar. Ancak Azerbaycan, Dağlık Karabağ topraklarını Ermenistan'dan geri alarak bunu başarmış olabilir.

Bu durum şüphesiz, Rusya'nın Kafkasya'daki pozisyonu açısından bir yenilgi, Türkiye açısından ise büyük bir başarıdır. Bu durum ayrıca, enerji geçişinin sağlandığı bu kritik bölgedeki güç dengelerini de yeniden şekillendiriyor.

SSCB'nin çöküşünden sonra Ermenistan, Rusya'nın da desteğiyle 1991'den 1993'e kadar süren uzun bir savaşta bölgenin ve Azerbaycan'a bağlı bölgelerin kontrolünü ele geçirdi. Garip bir şekilde, İran da muhtemelen büyük Azeri nüfusu arasında etnik ayrılıkçılıktan korktuğu için bu konuda Erivan'ı destekledi.

Hiçbir ülke tarafından tanınmayan ancak bağımsızlığını ilan eden Artsakh Cumhuriyeti, Gürcistan'daki Güney Osetya ve Abhazya ile Moldova'daki Transdinyester de dahil olmak üzere eski Sovyet bloğundaki tartışmalı topraklardan biri haline geldi.

Ancak 3 milyonun altındaki nüfusuyla denize kıyısı olmayan bir ülke olan Ermenistan, 10 milyondan fazla nüfusa ve güçlü petrol ve gaz gelirine sahip Azerbaycan karşısında tutunmakta zorlanacaktı.

Nitekim 2020'de Azerbaycan kısa bir savaş yürüttü ve bu bölgeleri geri aldı. Ayrıca Zengezur Koridoru'nu yeniden açtı.

Geçtiğimiz Eylül ayında Özbekistan'ın Semerkant kentinde düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü toplantısında Orta Asya liderleri Vladimir Putin'e karşı belirgin bir saygı eksikliği gösterdiler. Hatta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev Haziran ayında Ukrayna lideri Zelenskiy ile görüştü.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da Rus işgalinin ardından Ukrayna'ya desteğini ifade etti.

Geçtiğimiz günlerde ise; Ermenistan Azerbaycan'a büyük diplomatik imtiyazlar teklif etse de, Rus güçlerinin Ukrayna'daki savaşta bocaladığı, Moskova'nın İran'a giden yolu korumak için Azerbaycan'ı dost tutmaya ihtiyaç duyduğu ve Türkiye'nin güçlü bir diplomatik pozisyonda olduğu bir dönemde Bakü yeniden saldırma zamanının geldiğine karar verdi.

Azerbaycan bu hamlesinin arından Karabağ'ın tamamında kontrolü yeniden ele geçirmiş görünüyor.

Bölgedeki Ermeni nüfusun çoğu ayrıldı ve Artsakh hükümeti kendini feshedeceğini açıkladı.

Türkiye'nin artık Türk devletlerine giden bir yolu var

Rus "barış gücü" ise bölgede kalmaya devam ediyor ancak, şu anda amaçları belirsiz görünüyor. Nahçıvan Türkiye'ye komşu olduğu için artık İstanbul'dan Bakü'ye bir kara köprüsü ve Hazar üzerinden Orta Asya'daki Türk devletlerine giden bir yol var.

Diğer yandan, önemli petrol ve doğal gaz boru hatları Azerbaycan'dan Gürcistan üzerinden Türkiye'ye ve oradan da dünya pazarlarına uzanıyor.

Kazakistan, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı üzerinden gerçekleştirdiği petrol ihracatını arttırarak Rusya'nın Karadeniz'deki limanı Novorossiysk'e giden Hazar boru hattına olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyor. Bu boru hattı Ukrayna'daki çatışmalara endişe verici derecede yakın ve geçtiğimiz Temmuz ayında fırtınadan zarar gördüğü gerekçesiyle kapatılmıştı.

Trans-Anadolu Boru Hattı (TANAP) 2018'de açıldı ve 2020'de Yunanistan, Arnavutluk ve İtalya'ya tedarik sağlamaya başlayan Trans-Adriyatik Boru Hattı'na bağlandı.

Ocak 2021'de Türkmenistan ve Azerbaycan nihayet Hazar Denizi'nin ortasındaki sınır ötesi Dostluk petrol ve gaz sahasını geliştirmeye karar verdi. Bu da Türkmenistan'ın gaz kaynaklarının bir kısmını batıya taşıyacak ve uzun zamandır beklenen Trans-Hazar boru hattının önünü açabilir.

Dostluk'un geliştirilmesine öncülük etmesi muhtemel görünen Rus petrol devi Lukoil artık devre dışı kalabilir. Temmuz 2022'de Avrupa Komisyonu, Bakü ile 2027'ye kadar gaz ithalatını yılda en az 20 milyar metreküpe çıkarmayı "hedefleyen" bir deklarasyon imzaladı. Mevcut kapasite bunun yarısı kadar.

Ayrıca, uzun süredir çok az hidrokarbon kaynağına sahip olan Türkiye, şimdi Karadeniz'de iki büyük saha geliştiriyor ve devlet gaz şirketi Botaş Romanya'ya gaz tedarik etmeye başladı.

Batı, Rusya'ya olan bağımlılığını Türkiye ile değiştirdi

Tüm bunlar Rus gazının yerini almaya çalışan Avrupa için memnuniyet verici gelişmeler olarak kabul edilebilir. Ancak bu durum, Brüksel'in Dağlık Karabağ'daki Ermeniler hakkındaki konularda sınırlı diplomatik kozu olduğu anlamına da geliyor.

Batı, Rusya'ya olan bağımlılığını, şimdi transit ülke olarak Türkiye ile değiştirdi.

NATO üyesi olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türkiye, tartışmalardan uzak durmuyor.

Geçtiğimiz günlerde Erdoğan ve Aliyev, Nahçıvan'ı besleyecek yeni bir boru hattının temel atma törenine katıldılar. İki cumhurbaşkanının küçük bir projenin açılışında bir araya gelmesi, Türkiye'nin kendisini bir gaz koridoru haline getirme hedefine ve bu konuda Bakü ile aynı çizgide olduğuna işaret ediyor.

Erdoğan burada yaptığı konuşmada;

"Nahçıvan'ı Türk dünyasına bağlarken sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum”

ifadelerini kullanarak açıkca iki ülkenin hedefini ortaya koydu.

Enerjide artık transit bir ülke olarak Türkiye, Rusya gibi bir tedarikçiden daha fazla koz sahibi olmaya doğru ilerliyor. AB kararsızken, Amerika başka yerlere odaklanmışken, Rusya Ukrayna'da tutunmaya çalışırken ve İran ekonomik olarak izole edilmişken, Türkiye büyük bir fırsat yakaladı.

Diğer yandan, Kafkasya'daki bu yeniden yapılanma, özellikle Azerbaycan'ın İsrail ile olan bağlantıları göz önüne alındığında İran'ı da endişelendiriyor.

İran daha önce Nahçıvan ve Ermenistan'a bir miktar gaz tedarik ederken, Türkiye en önemli ihracat pazarı konumundaydı. Şimdi bunların hepsi tehdit altında.

Şimdi sorulması gereken sorular; Azerbaycan'ın zaferi Güney Kafkasya'ya nihayet barış getirecek mi? Diğer dondurulmuş çatışmaların tarafları Moskova'nın zayıflığından yararlanıp çatışmaları yeniden alevlendirecek mi? Türkiye 1990'ların başından beri başaramadığını nihayet başarabilecek ve Orta Asya devletleriyle gerçek fiziksel bağlar kurabilecek mi? Ve Avrupa bu değişiklikleri, etik ve çevresel ilkelerinden ödün vermeden enerji güvenliği stratejisine entegre etmeyi başarabilecek mi?

Bu kısa savaş, cevapladığından çok daha zor soruları gündeme getiriyor ve getirmeye devam edecek.

Tartışma