The National News: Türkiye'deki tüm olumsuzluklara rağmen Erdoğan yarışın içinde
Türkiye'de halk, ülkede ne tür bir travma yaşanırsa yaşansın Erdoğan'ın yanında duruyor. Seçim, Batı'ya karşı Doğu, ilericiliğe karşı muhafazakarlık arasında bir referandum olacak.
ABD merkezli The National News, Mayıs ayında Türkiye'de gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yönelik çarpıcı bir analiz yayımladı.
Türkiye'de yaşanan deprem sürecinin ve ekonomik gelişmelerin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a desteği beklendiği ölçüde azaltmadığı belirtilen analizde, bu durumun "tam anlamı ile bir muamma" olduğu belirtilerek, Erdoğan'ın Türk halkı tarafından desteklenmeye devam ettiği belirtildi.
"Türkiye'de halk, ülkede ne tür bir travma yaşanırsa yaşansın Erdoğan'ın yanında duruyor." ifadeleri kullanılan analizde, yapılacak olan seçimin "Batı'ya karşı Doğu, ilericiliğe karşı muhafazakarlık arasında bir referandum olacağı" iddia edildi.
İşte The National News'de yayımlanan analizin tamamı
Birkaç ay önce Türkiye'nin, 50.000 kişinin ölümüne yol açacak ve şehirleri yerle bir edecek kadar büyük depremlere maruz kalacağını ve iktidarın büyük bir suçlama ile karşı karşıya kalacağını söyleseydiniz, liranın yeni rekor seviyelere düşerek korkunç şekilde değer kaybedeceği öngörüsünde bulunulurdu. Ancak öyle olmadı.
Peki üç yıllık ekonomik kriz ve yaşanan depremlere rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimlerden dört hafta önce hala mücadelenin içerisinde olması nasıl izah edilebilir?
Nisan ayı başlarında yapılan bir anket, koalisyon adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu yüzde 45,7, Erdoğan'ıi ise yüzde 45,5 oy aldığını gösteriyor.
Bu, sarsılmaz bir siyasi iradenin içine gizlenmiş, muammaya sarılı bir muammadır.
Ancak; 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki diğer adaylardan Muharrem İnce, muhtemelen Kılıçdaroğlu'nun tabanından daha fazla oy çekeceğinden dolayı ilk turda olmasa bile ikinci turda Kılıçdaroğlu farkı daha da fazla açabilir. Ama yine de, şimdilik yarıştaki rekabet baş döndürücü.
Ekim ayında 100. kuruluş gününü kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, ülke tarihinin yaklaşık beşte birinden fazlasında iktidarda olan lideri Erdoğan etrafında hala büyük bir oranda birleşmiş görünüyor.
Erdoğan, uzun süreli iktidarına ve ekonomik sorunlara rağmen, hala Türk halkının yaklaşık yüzde 40'ında bir fikir birliği sağlamış görünüyor. Adalet ve Kalkınma Partisi üyeleri ve halk, ülkede ne tür bir travma yaşanırsa yaşansın Erdoğan'ın yanında duruyor.
Yaklaşık on yıl önce Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucu ortağı ve belki de partinin en güvendiği isimlerden birisi olan eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü kaybetti. Gül siyasi olarak ılımlıydı ve o kadar geniş çapta saygı görüyordu ki, birkaç muhalefet partisi bile onun etrafında birleşmeyi düşündü.
Erdoğan 2019 yılında ise, dış politikasının mimarı olan ve ancak daha sonra Gelecek Partisi'ni kurarak, muhalefet tarafından oluşturulan ittifaka katılan Ahmet Davutoğlu'nu kaybetti. Ancak bu kayıpların içerisinde en rahatsız edici olanı, erken dönem ekonomik başarısının iki mimarı olan Mehmet Şimşek ve Ali Babacan'ı kaybetmesi oldu.
Davutoğlu gibi Babacan da kendi partisini kurdu ve muhalefete katıldı. Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığını kazanması durumunda her ikisi de cumhurbaşkanı yardımcılığı pozisyonları için sırada bekliyorlar.
Bu arada Adalet ve Kalkınma Partisi, ekonomik canlanmaya odaklanan yeni seçim beyannamesini geçtiğimiz hafta yayınladı. Erdoğan'ın seçimi kazanmak için muhtemelen, ülkenin ilk kez oy kullanacak olan altı milyon genç seçmenine ve özellikle depremin harap ettiği güneydoğuda zor zamanlar yaşayan, ülkenin orta sınıfına hitap etmeye çalışacak.
Erdoğan, yüksek faiz oranlarının enflasyonu tetiklediğine dair alışılmışın dışında politikasını sürdürürken bile, ekonomiyi canlandırmaya ve şu anda yüzde 50 civarında olan enflasyonu tek hanelere indireceğine dair söz verdi. Erdoğan ayrıca, bir yıl içinde yaklaşık 320.000 yeni konut da dahil olmak üzere, ülkeyi hızla yeniden inşa etme sözü verdi.
Erdoğan için bir başka akıllıca hareket de, Kılıçdaroğlu'nun CHP'si ile yakınlaşan milliyetçi İYİ Parti'nin, kararsız milliyetçi seçmenleri hedef almak olabilir ve aslında Erdoğan, tam da bunu yapıyor. Türkiye'nin gücünü artırmak için, ardı ardına yeni askeri donanımlar tanıtıyor ve Batı karşıtı söylemlerine devam ediyor.
Ana muhalefetteki CHP ise Batı yanlısı görüşleri benimsiyor. ABD'den MBA derecesi bulunan Babacan ve İyi Parti saflarında bulunan Ivy League profesörü Bilge Yılmaz'ın, Erdoğan'ın faiz oranları ve enflasyon konusundaki tutumunu tersine çeviren bir ekonomik yaklaşım oluşturması bekleniyor.
Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Jeff Flake ile bir araya gelerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kınadı ve göreve gelir gelmez Türklere AB'ye vizesiz seyahat hakkı kazandırma sözü verdi.
Diğer yandan Kılıçdaroğlu'nun geçen ay bir seccade üzerinde ayakkabılarıyla fotoğraf vermesi neredeyse kasıtlı görünüyordu. Kılçdaroğlu daha sonra bu yanlış adım için özür diledi.
Bu seçim Türk kimliğine ilişkin başka bir referandum olarak görülebilir: Batı'ya karşı Doğu, ilericiliğe karşı muhafazakarlık, liberal demokrasiye karşı daha otoriter bir sistem.
Erdoğan 2001'de göreve başlamasından bu yana, ne kendisi ne de partisi ülke çapında yapılan iki referandum, altı milletvekilliği seçimi ve üç cumhurbaşkanlığı oylamasında yenilmedi.
Bu çarpıcı veriler şimdi en büyük sınavıyla karşı karşıya. Erdoğan'ın “Yeni Türkiye'sini” kurmayı başarıp başaramadığını ya da Atatürk'ün çocuklarının ülkenin geleceğine karar verip veremediğini yakında öğreneceğiz.