Newsweek: Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki jeopolitik ikilemi

Türkiye, yıllarca müttefikleri ve ortakları pahasına ulusal çıkarlarının peşinde koştu. Türkiye'nin revizyonist politikaları devam ederse, Doğu Akdeniz'de kurulan bölgesel düzenin dışında kalacak.

1. resim

ABD medyasından Newsweek'de yer alan, "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki jeopolitik ikilemi" başlıklı analizde, Türkiye'nin bölge ülkeleri ile normalleşme adımları ve Doğu Akdeniz'de attığı adımlar değerlendirildi.

Türkiye'yi yok sayarak, East-Med ve Doğu Akdeniz Forumu'nu kurmaya çalışan ülkelerin, Türkiye'nin hamleleri sonucunda planlarından nasıl geri adım atmak zorunda kaldığına değinilmeyen analizde, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kendisine yer bulabilmek için Yunanistan'ın tezlerini kabul etmesi gerektiği şeklinde artık geride kalmış olan anlayış, Türkiye'deki seçim süreci bahane edilerek yeniden dillendirildi.

Türkiye'nin gerek sahada gerekse de masada gösterdiği başarılara rağmen, Doğu Akdeniz'de kurulan yeni düzende yer bulabilmesi için, Libya'dan çekilmek dahil çok sayıda adım atması gerektiği belirtilen analizde, aksi takdirde ise Türkiye'nin bütün planların dışında bırakılarak yalnızlaştırılacağı tehdidinde bulunuldu.

İşte Newsweek'de yayımlanan analizin tamamı

Yıllarca müttefikleri ve ortakları pahasına ulusal çıkarlarının peşinden koşan Türkiye, şimdi Doğu Akdeniz'de yalnızlaşma riskiyle karşı karşıya. Hukuki bir düzen kuruluyor ve bölge, Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nun kontrol ettiği bir bölge olmaya doğru ilerliyor.

Bu nedenle Türkiye'nin seçim öncesi dış politika gündeminde İsrail, Suriye ve Mısır ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması adımları yer aldı. Ancak ilk bakışta mantığa aykırı gibi görünse de, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki jeopolitik ikilemine çözüm Yunanistan'dır.

Hamas'ı terör örgütü olarak tanımlama konusundaki anlaşmazlıklara rağmen Türkiye ve İsrail, Suriye ve Azerbaycan'daki ortak çıkarları konusunda birleşiyor. İki ülke arasındaki bağlar neredeyse 15 yıldır dalgalansa bile, İsrail ile ilişkileri yeniden tesis etmek diplomatik bir güç elde etmek açısından olumlu bir hamledir.

Ancak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yalnızlıktan kurtulmak için bundan çok daha fazlasına ihtiyacı olacak.

Nihayetinde İsrail'in, Yunanistan ve Kıbrıs ile yakın ilişkileri ve Lübnan ile yaptığı tarihi deniz sınırı anlaşması, bölgede güç dengesinin değişmeden kalmasını sağlıyor.

Türkiye'nin Suriye ile belirli konularda işbirliği yapması düşünülebilir olsa da, diplomatik ilişkilerin tam olarak yeniden başlaması pek olası değil. Son aylarda Rusya'nın aracılık ettiği diplomatik girişimlere rağmen Şam, Türkiye güçlerini Suriye'nin kuzeyinden çekene kadar Ankara ile ilişkilerini normalleştirmeyecek.

Türkiye-Suriye sınırındaki güvenlik ortamı göz önüne alındığında, İsrail'in Golan Tepeleri'nden, Türkiye'nin de Suriye'den çekilmesi pek muhtemel değil.

Türkiye ile Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler ise, 2013 yılında Müslüman Kardeşler'in devrilmesinin ardından kopmuştu. Kahire, Ankara ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis etmek için geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye üç koşul sundu.

Bu koşullardan birincisi; Türkiye, Mısır hükümeti tarafından aranan Müslüman Kardeşler üyelerini Mısır'a iade etmeli.

İkincisi; Türkiye, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni Libya'dan çekmeli.

Ve üçüncüsü, Türkiye, Türkiye'nin Doğu Akdeniz Gaz Forumu'na katılımı karşılığında Atina ve Lefkoşa ile olan deniz anlaşmazlıklarını çözmeli.

Bu maddelerin uygulanabilirliği kısmen mümkün olsa da, Mısır tutumunu yumuşatmadığı veya Ankara, Kahire ile tam anlamı ile uzlaşamadığı sürece ilişkilerin tamamen yeniden başlaması pek mümkün görünmüyor.

Çünkü Türkiye'nin Trablus merkezli Ulusal Birlik Hükümeti'ne verdiği destek, Doğu Akdeniz'deki revizyonist emelleri için vazgeçilmez.

Libya, Türkiye'nin Mavi Vatan stratejisinin çok önemli bir bileşenidir. Basitçe ifade etmek gerekirse, Ankara Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne taraf olmadığı için Türkiye'nin uluslararası deniz hukuku konusunda benzersiz bir tezi vardır. Türkiye, Yunanistan'ın Rodos, Kerpe ve Girit adalarını göz ardı ederek, Libya ile bir Münhasır Ekonomik Bölge talep ediyor.

Ankara bu mantıksız tutumunu sürdürürse, Libya'dan çekilmeyecek ve Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki izolasyonu devam edecek ve Türkiye yalnızlaştırılacak.

Türkiye, Mısır ve Yunanistan'la uzlaşarak esneklik gösterirse kurulacak olan bölge düzenine Türkiye de kabul edilecektir. Türk dış politikasındaki böyle bir olası değişim, Lefkoşa'dan Washington'a ve Paris'ten Kudüs'e kadar çok sayıda noktada kutlanacaktır. Her ne kadar olası olmasa da, makul olan budur.

Türkiye, bir taşla iki kuş vurmak için Doğu Akdeniz'deki revizyonist emellerinden vazgeçmelidir. Yunanistan ve Kıbrıs bir yana, bu aynı zamanda Türkiye'nin birbirleriyle deniz sınırı anlaşmaları yapmış ya da yapma niyetinde olan Mısır, Lübnan, İsrail ve Suriye ile ilişkilerini de geliştirecektir.

Türkiye'ye F-16 savaş uçağı satışı

6 Şubat'ta Türkiye ve Suriye'de 50.000'den fazla insanın hayatını kaybettiği yıkıcı depremden bu yana diplomasi galip geldi.

Yunanistan, Türkiye'nin bu yıl Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün başkanlığını üstlenme hedefini destekleyecek. Türkiye de, Yunanistan'ın 2025-2026'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde üyelik hedefini desteklemeyi kabul etti.

Modern Türk devletinin doğuşundan bir asır sonra, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki jeopolitik ikilemi ile ilgili çözüm, aslında Ankara'yı her şeyin başladığı yere, yani Yunanistan'la karşı karşıya getiriyor.

Kaynaklar

Tartışma