The New Arab: ABD, Netanyahu hükümetine karşı yeni bir politika mı belirleyecek?
World Central Kitchen çalışanlarının öldürülmesi Gazze savaşındaki dengeleri nasıl değiştirdi? Biden yönetimi, uluslararası baskılarla birlikte savaşı durdurmak için gerekli adımları atacak mı?
İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından The New Arab'da, özellikle geçtiğimiz haftalarda gerçekleşen bir saldırıda yedi World Central Kitchen yardım kuruluşu gönüllüsünün ölümünün ardından, Biden'ın değişen İsrail politikasının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Uluslararası bir yardım kuruluşu olan World Central Kitchen'ın Gazze'ye yardım götüren yedi gönüllünün öldürülmesinin Gazze'de öldürülen binlerce sivilden daha fazla etki uyandırdığı belirtilen analizde, bu olayın ardından Biden yönetiminin İsrail'e karşı politikalarının değişmeye başladığı iddia edildi.
Analizde ayrıca, ABD üzerinde artan uluslararası baskının olası etkilerine dair uzman görüşlerine yer verildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
İsrail'in Gazze'ye yönelik işgal girişiminin üzerinden yarım yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, kuşatma altındaki bölgenin sakinleri açlık ve hastalık nedeniyle kitlesel ölümlerle karşı karşıya.
Ateşkes sağlanmadığı takdirde, İsrail'in savaş makinesi Gazze'yi daha da yaşanmaz bir bölge haline getirmeye devam ederken Gazze'deki insani felaket daha da kötüleşebilir.
Geçtiğimiz altı ay boyunca Biden yönetimi, Beyaz Saray'ın İsrail'in Gazze'deki eylemlerini değiştirmek için fazla bir şey yapamayacağını savundu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller 26 Mart'ta Washington'un İsrail'e "emir veremeyeceğini" çünkü İsrail'in "bağımsız bir ülke olduğunu ve ABD'nin hiçbir bağımsız ülkeye emir veremeyeceğini" iddia etti.
Ancak bu ayın başlarında meydana gelen gelişmeler Miller'ın bu iddiasının doğru olmadığını göstermektedir.
Gerçek şu ki Washington bu savaş boyunca İsrail'in destekçisi olmuştur ve ABD her zaman savaşı anında durdurabilecek güçteyken siyasi nedenlerle bunu yapmamayı tercih etmiştir.
World Central Kitchen çalışanlarının öldürülmesi
1 Nisan'da İsrail'in Gazze'nin merkezine düzenlediği bir hava saldırısında World Central Kitchen yardım ekibinde yer alan ve aralarında Avustralya, İngiltere ve Polonya vatandaşlarının da bulunduğu altı uluslararası yardım görevlisi ile bir Filistinli şoför hayatını kaybetti.
Bu olay, Başkan Joe Biden ile Başbakan Binyamin Netanyahu arasında o hafta içinde bir telefon görüşmesine neden oldu. Biden'ın World Central Kitchen olayı nedeniyle İsrail liderine "çok kızgın" olduğu bildirildi.
Beyaz Saray tarafından yayınlanan açıklamaya göre Biden, "insani yardım çalışanlarına yönelik saldırıların ve genel insani durumun kabul edilemez olduğunu" vurgularken, "insani durumun istikrara kavuşturulması, iyileştirilmesi ve masum sivillerin korunması için acil ateşkesin şart olduğunu" da belirtti.
Beyaz Saray'ın açıklamasında ayrıca Biden'ın "İsrail'in sivillerin zarar görmesini, insani acıları ve yardım çalışanlarının güvenliğini ele almak için bir dizi spesifik, somut ve ölçülebilir adımı duyurması ve uygulaması gerektiğini açıkça belirttiği" ifade edildi.
Biden, Netanyahu'ya Washington'un Gazze'ye yönelik dış politikasının "İsrail'in bu adımları derhal atıp atmayacağına ilişkin değerlendirmemizle belirleneceğini" söyleyecek kadar ileri gitti.
Görünen o ki Biden İsrail'e baskı yapmak için bir şeyler yaptığını göstermek zorundaydı. Eski Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi gibi birçok etkili ABD milletvekilinin ve Amerika'nın dört bir yanındaki öfkeli vatandaşların WCK yardım görevlilerinin öldürülmesine verdiği tepkinin yanı sıra uluslararası toplumun son altı aydır yaptığı ateşkes çağrıları, Biden Ekibi üzerindeki, İsrail'in haydutça davranışlarını dizginlemek için nihayet ABD kozunu kullanmaya başlaması yönündeki baskıyı arttırdı.
Biden ve Netanyahu arasındaki bu görüşmenin ardından İsrailli yetkililer Erez geçiş noktasını açma ve Kerem Şalom geçişi üzerinden Gazze'ye yardım girişini arttırma planlarını açıkladılar.
7 Nisan'da İsrail Savunma Bakanlığı'nın Bölgesel Hükümet Faaliyetleri Koordinatörü (COGAT) o gün 322 yardım kamyonunun Gazze'ye girdiğini açıkladı. İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşının başladığı Ekim 2023'ten bu yana bir günde bu kadar çok yardım kamyonu bölgeye girmemişti.
Orta Doğu uzmanı Dr. Assal Rad, The New Arab'a verdiği demeçte;
"Bu bize, ABD'nin yalanlamalarına rağmen İsrail'in aslında yardımı engellediğini ve ABD'den gelen en ufak bir baskının bile etkili olabileceğini gösteriyor.”
ifadelerini kullandı.
Yine de şunu sormak gerekiyor. Bazı Batılı ülke vatandaşlarının ölümüyle sonuçlanan bu olay, Washington'daki elitler arasında neden son altı ayda 30.000'den fazla Filistinlinin ileri teknoloji silahlar kullanılarak katledilmesinden daha büyük bir öfkeye neden oldu?
Basitçe ifade etmek gerekirse, her şey ABD'li politika yapıcıların Filistinlilerin yaşamlarını tamamen göz ardı etmesine dayanıyor.
Dr. Rad;
“Bu trajediye gösterilen ilgi, dikkatleri Şifa Hastanesi’nin yıkımından uzaklaştırdı ve on binlerce kişinin ölümüne ve açlıktan ölmelerine rağmen Biden yönetiminin bu kadar hafif bir tepki bile vermediği Filistinlilerin insanlıktan çıkarıldığının altını çizdi"
değerlendirmesinde bulundu.
İsrail'in Gazze'yi bombalamaya devam ettiği sürece Gazze'ye biraz daha yardım girmesine izin vermesinin etkisini abartmaktan kaçınmak önemlidir.
Georgetown Üniversitesi Müslüman-Hıristiyan Araştırmaları Merkezi Direktörü Dr. Nadir Haşimi konu ile ilgili yaptığıa değerlendimede;
"Ateşkes olmadığı sürece yardım dağıtamazsınız. Biden, ateşkes talep etti ama İsrail'in ateşi kesebileceğine dair bir işaret yok. Bence buradaki asıl zorluk bu.”
ifadelerini kullandı.
Gazze'de bundan sonra ne olacağı belli değil. Ancak Dr. Haşimi, abluka altındaki kıyı şeridini saran insani krizin daha da kötüleşeceğine inanıyor.
Biden'ın ateşkesin uygulanması, uluslararası yardım çalışanlarının korunması ve Gazze'deki insani felaketlerin ele alınması gerektiğine dair son zamanlarda yaptığı konuşmaların Filistinlilerin acılarının hafiflemesine yol açacağına şüpheyle yaklaşıyor.
Top Amerika'nın sahasında
Sonuç olarak, Biden yönetiminin açıklamaları retorik ve tonda bir değişikliği yansıtsa da, önemli olan sorular Beyaz Saray'ın sözleriyle değil eylemleriyle ilgilidir.
Siyasi analist Muin Rabbani verdiği bir demeçte;
"Bundan sonra ne olacağı tamamen Amerika'nın kararıdır"
tespitinde bulundu.
Önümüzdeki dönemde Beyaz Saray ve Biden yönetimi, iç ve uluslararası baskıların bir sonucu olarak gerilimi düşürmek ve ateşkes sağlamak için gerekli adımları atacak mı?
Dr. Rad bu soruya şu yanıtı verdi;
"Bunu söylemek zor. Zira ABD'nin tutumu, İsrail'in bölgesel gerilimi tırmandırmaya yönelik girişimlerine gerçekten karşı mı çıktığını yoksa eninde sonunda onlarla birlikte mi hareket edeceğini belirlemeyi zorlaştırıyor."