The New Arab: ABD'nin İsrail'e verdiği “öldürme lisansı” ve gerçeklikten kopuk politikası
ABD, BM'de ateşkese karşı kullandığı oy ile İsrail'e yeni bir “öldürme lisansı” verdi. ABD'nin “gerçeklikten kopuk” politikaları dünyayı büyük bir kaosa sürüklüyor.
İngiltere merkezli yayın yapan The New Arab'da, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin ve BM Güvenlik Konseyi'nde 13 üllkenin onay verdiği ateşkes kararını tek başına veto etmesinin olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Analizde, ABD yönetiminin BMGK'da insanı ateşkes tasarısını tek başına veto etmesi ve Kongre'nin onayını atlayarak acil durum ie İsrail'e tank mermesi satışını onaylaması "gerçeklikten kopukluk” olarak değerlendirildi.
Analizde ayrıca, Netanyahu yönetiminin Batı Şeria'daki Filistin ldierliğinin altını oymak için yıllarca Hamas'ın güçlenmesine onay verdiği ve BM kararını veto eden tek ülke olarak İsrail'e fiilen “yeni bir öldürme lisansı” vermiş olduğu belirtildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
Arapçada "mazeret günahtan daha çirkin" şeklinde tercüme edilen meşhur bir söz vardır. ABD'nin Cuma günü BM Güvenlik Konseyi'nde Gazze'de acil bir ateşkese karşı çıkan tek ülke olma gerekçesi için de tam olarak bu söylenebilir.
Biden yönetiminin, ironik bir şekilde İsrail tarihindeki en sağcı hükümetin bahanesine benzeyen yaklaşımı, böyle bir durdurmanın sadece Hamas'a fayda sağlayacağı şeklindedir.
ABD'nin BM Büyükelçi Yardımcısı Robert Wood Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada karar taslağının aceleye getirilmiş, dengesiz, "gerçeklikten kopuk ve sahada somut bir ilerleme sağlamayacak" bir metin olduğunu söyledi.
Robert Wood Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada;
"Bu karar tasarısının bir sonraki savaşın tohumlarını ekecek olan sürdürülemez bir ateşkes çağrısını desteklemiyoruz."
ifadelerini kullandı.
Ancak, gerçekten de "gerçeklikten kopuk" olan tek şey Amerika'nın bu tutumudur.
Özellikle de Dışişleri Bakanlığı'nın Kongre'yi atlayarak İsrail'e tank mermisi satışını onaylamak için acil durum hükmüne başvurması bu kopukluğu daha da perçinlemiştir.
Öncelikle; ABD'nin vetosu ve acil durum hükmü, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın İsrail'i Gazze'deki saldırısı sırasında çok sayıda sivilin ölmesi nedeniyle açıkça eleştirmesinin ve "sivilleri koruma niyeti ile sahada görülen gerçek sonuçlar" arasında bir uçurum olduğunu söylemesinin ardından geldi.
Böyle bir açıklama ve değeri 100 milyon dolardan fazla olan 14.000 adet tank mühimmatının satışına izin veren aynı ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan nasıl gelebilir?
Ancak daha da "gerçeklikten kopuk" olan, Hamas'ın ateşkes sonucunda daha da güçleneceği iddiasının akıllara durgunluk veren aptallığıdır.
Öncelikle, eğer ABD ve İsrail Hamas'ın güçlenmesini engelleme konusunda ciddi olsalardı, bunu 16 yıl önce yapmaları ve örgütün en büyük destekçisi olan Netanyahu'nun, Batı Şeria'daki meşru Filistin Yönetimi'nin altını oymak için Gazze'de Hamas'ı güçlendirmesini engellemeleri gerekirdi.
ABD'nin ortağı olan çok sayıda Arap ülkesi bu sinsi politika ve bunun iki devletli çözüm ihtimalini nasıl zayıflattığı konusunda defalarca uyarıda bulundular ki bu çatışmayı sona erdirmenin ve İsrail'in güvenliğini garanti altına almanın en iyi ve tek yolu buydu.
İkinci olarak, İsrailli yetkililer alenen nükleer bomba kullanma tehdidinde bulunurken ve tüm Filistinlileri “başlarına gelecekleri hak eden hayvanlar” olarak nitelendirirken, çoğu sivil, kadın ve çocuk olmak üzere 17 binden fazla insanın korkunç bir şekilde öldürülmesiyle sonuçlanan bir savaşı sürdürmenin Hamas'ı zayıflatacağını kim nasıl düşünebilir.
Özele; ABD, BM Güvenlik Konseyi'nde acil ateşkes kararını veto eden tek ülke olarak İsrail'e fiilen yeni bir öldürme lisansı vermiş oldu.
Bunun Amerika'nın beyan ettiği değerlerle ve özellikle de Washington'un Moskova'nın saldırganlığını kınama ve cezalandırma konusunda son derece sesli ve aktif olduğu Rusya-Ukrayna savaşındaki önceki pozisyonlarıyla keskin bir şekilde çeliştiğini söylemeye gerek yok.
Ortada bir ikiyüzlülük varsa, bunun mevcut ABD yönetiminden kaynaklandığı artık apaçık ortadadır. Aslında Batı'daki pek çok ülkenin ahlaki üstünlüğünü kaybettiği ve insan hakları vaazları verdiğinde ya da başkalarına değerlerini dikte etmeye çalıştığında bir daha asla ciddiye alınmayacağı her geçen gün daha da netleşiyor.
Dahası, Amerika'nın bu öldürme izni sadece İsrail'in Filistinlileri öldürmesi için geçerli değil. ABD'nin vetosu gelecek nesillerdeki terör gruplarına, aşırılık yanlılarına ve ideologlara on yıllar boyunca aynı ruhsatı vermiş oldu.
Çatışmalar durmalı ve bir Filistin devletinin kurulmasına ve Filistin halkının içinde bulunduğu kötü duruma adil bir çözüm bulunmasına imkan tanıyacak iki devletli bir çözüme doğru sağlam şartlarda bir yol açılmalıdır.