gdh'de ara...

The New Arab: Gazze savaşı Türkiye-İsrail ilişkilerini kopma noktasına mı getirecek?

Türkiye, Gazze'de devam eden savaş sırasında İsrail'e karşı açık ara en güçlü duruşu sergiledi. Peki Türkiye'nin bu yaklaşımı İsrail ile ilişkilerini ve bölgedeki dengeleri nasıl etkileyecek?

1. resim

İngiltere merkezli yayın organlarından The New Arab'da, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkileri nasıl etkileyeceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Türkiye'nin Gazze'de devam eden savaş sırasında İsrail'e karşı açık ara en güçlü duruşu sergileyen ülke olduğu belirtilen analizde, iki ülke arasındaki ilişkilerin son dönemde gelişme ivmesine girdiği, ancak bu gelişmenin ilişkileri yeniden büyük bir çıkmaza sürüklediği tespiti yapıldı.

Analizde Erdoğan'ın sert yaklaşımının Türk kamuoyunda da karşılık bulduğu ve İsrail'in saldırılarının büyük bir tepkiye yol açtığı belirtildi.

İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:

Tüm NATO üyeleri arasında Türkiye, Gazze'de devam eden savaş sırasında İsrail'e karşı açık ara en güçlü duruşu sergiledi.

Ankara'daki yetkililer üzerinde hem Türkiye içinden hem de daha geniş İslam dünyasından, Türkiye-İsrail ilişkilerinin geleceğini çok olumsuz etkileyebilecek şekilde Filistinlileri savunmaları yönünde artan bir baskı var.

Hamas-İsrail çatışması, 7 Ekim'de patlak verdiğinde Türkiye biraz nüanslı bir duruş sergiledi ve iki taraf arasında arabuluculuk rolü oynamaya çalıştı. Ancak İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırganlığının tırmanması Ankara'nın tutumunda bir değişikliğe yol açtı ve Türk yetkililerin söylemleri sertleşti.

25 Ekim'de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine yaptığı konuşmada Gazze'de tırmanan krizi ele aldı.

Erdoğan, Hamas'ın bir terör örgütü olmadığını, bunun yerine Filistin topraklarını ve halkını savunmak için mücadele eden bir kurtuluş grubu olduğunu söyledi.

4 Kasım'da Türkiye; "İsrail'in sivillere yönelik devam eden saldırıları ve Gazze'de ortaya çıkan insani trajediyi" gerekçe göstererek İsrail Büyükelçisi'ni geri çağırdığını açıkladı.

Bir hafta sonra Erdoğan, Riyad'daki İslam-Arap Zirvesi'nde konuştu. Erdoğan zirvede;

"İsrail hükümetinin Batı'nın şımarık çocuğu gibi davrandığını ve neden olduğu zararları telafi etmesi gerektiğini"

söyledi.

Ankara ile Tel Aviv arasında çok güçlü karşıtlıklar ve muazzam bir gerilim olduğu açık.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetine yönelik bu sürtüşme ve öfke, 2022'den bu yana ivme kazanan Türkiye - İsrail ilişkilerinin yeniden normalleştirilmesi sürecinin baltalanmasına neden oldu.

Türkiye-İsrail ilişkilerinin tarihini bilenler için, İsrail ordusunun Gazze'de 11,000 Filistinliyi öldürmesi ve 7 Ekim'den bu yana abluka altındaki bölgeye "tam bir kuşatma" uygulamasının, Ankara'daki yetkililer ve Türk toplumunun birçok kesiminde böylesine öfkeli bir tepkiye yol açması şaşırtıcı gelmemiştir.

2005-2009 yılları arasında ABD'nin Avrupa ve Avrasya'dan sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Matthew Bryza, Ankara'nın İsrailliler ve Filistinliler arasında arabuluculuk rolünü değerlendirdiği bir röportajda;

Türk hükümetinin İsrail-Filistin çatışması bağlamında her zaman İsrail'den çok Filistin yönetimini destekleyeceği açık. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve tüm üst düzey ulusal güvenlik yetkilileri, Batı Şeria'daki yerleşimleri, İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere yönelik şiddetini ve Filistinlilerin haklarının ihlalini kınama konusunda her zaman çok net olmuşlardır ve olmaya da devam etmektedirler.

ifadelerini kullandı.

Katar Üniversitesi İbn Haldon Merkezi'nde profesör olan Dr. Ali Bakır da The New Arab'a verdiği demeçte;

Türkiye açısından Filistin meselesi Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir faktör. Dolayısıyla Türkler bu faktörü görmezden gelemez. Bunu hem bölgesel hem de Uluslar arası nedendenlerden dolayı dikkate alıyorlar. Bu nedenle İsrail'in Filistinlilere yönelik politikalarında bir sorun olduğunda bu ikili ilişkilere olumsuz yansıyacaktır.

değerlendirmesinde bulundu.

Çoğunluğu Müslüman olan çoğu ülke gibi Türkiye de Filistinlilerin yanında yer alan bir nüfusa sahip.

Geçtiğimiz aydan bu yana Türkiye'nin birçok farklı şehrinde Gazze'de mahsur kalan Filistinlilerle dayanışma amacıyla protestolar düzenlendi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçmenleri arasında Filistin davasını çok önemseyen AK Parti destekçileri var. Bu iç faktörler, İsrail'in Gazze'de tırmanan saldırganlığına karşı güçlü bir şekilde karşı çıkması için Ankara'daki liderliğe baskı unsuru oluşturuyor.

Örnek olarak 28 Ekim'de yüz binlerce Türk, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda Filistinlilere destek için düzenlenen büyük bir mitinge katıldı. Etkinliği düzenleyen Erdoğan, hükümetinin Hamas'ın terörist bir oluşum olmadığı ve "İsrail'in işgalci olduğu" yönündeki görüşünü yinelerken Gazze'de ateşkes çağrısında bulundu.

Nişantaşı Üniversitesi öğretim üyesi ve Türkiye Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış İlişkiler Kurulu üyesi Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, TNA'ya verdiği mülakatta;

Kamuoyu, yani Türkiye sokakları, hükümetin Gazze'deki Filistinlileri destekleme ve dolayısıyla İsrail'in Gazze'de hava bombardımanları ve benzeri yollarla sivilleri öldürmesine neden olan orantısız güç kullanma yöntemini reddetme konusundaki tutumunu ve mevcut tavrını en üst düzeyde destekliyor.

değerlendirmesinde bulundu.

Kaynaklar

Tartışma