The New Arab: Irak işgalinin ABD politikası üzerindeki kalıcı mirası ve geride bıraktıkları

ABD'nin Irak işgalinin üzerinden 20 yıl geçti ve ABD'nin güvenirliği üzerinde büyük etkiler bıraktı. ABD'nin müdahaleleri ve başarısızlıkları geride kaos ve yoksulluk bıraktı.

1. resim

Amerika Birleşik Devletleri 2003'te dünyanın dört bir yanındaki kitlesel protestoların ortasında küçük bir ülkeler koalisyonuna Irak'ı işgal etmesi için önderlik ettiğinde, savaşın ABD'li mimarları "büyük iyilik"in galip geleceğini ve tarihin onları anacağını düşünüyordu.

Ancak üzerinden yirmi yıl geçmesine rağmen savaş ABD'yi hala utandırmaya devam ediyor ve Irak'ın istikrarsızlığı konusunda neredeyse hiç istikrar vadetmiyor.

2003'ten bu yana geçen yirmi yıl ve bu sırada gerçekleşen sayısız seçim döngüsünde, ABD'nin Irak'taki savaşındaki başarısızlıkları sürekli olarak önemli bir konu ve büyük tartışma konusu oldu.

Barack Obama 2008'de başkan adayı olduğunda, Hillary Clinton'a karşı yarışırken seçmenlerin en büyük tepkisi Hillary Clinton'ın bir senatör olarak Irak savaşına oy vermiş olmasıydı. Aslında oylama yapıldığında senatör değildi.

Obama'dan sonra başkanlığı kazanan bir sonraki kişi olan Donald Trump da benzer şekilde Irak savaşını rakiplerine karşı kullandı.

Hatta Trump seçim sürecinde, "Açıkçası, Irak'taki savaş büyük bir hataydı. Irak'ta asla bulunmamalıydık. Orta Doğu'yu istikrarsızlaştırdık." ifadelerini kullandı.

Daha yakın bir zamanda, yani 2022 yılındaki ara seçimlerde de kıdemli Kongre Üyesi Jerry Nadler, kampanya reklamlarında kongre üyesi olan Carolyn Maloney'i Irak savaşına oy vermekle eleştirerek yenmeyi başardı.

11 Eylül terör saldırılarından birkaç gün sonra imzalanan ve ABD başkanına askeri harekat için geniş yetkiler veren yasa, ABD'nin Afganistan ve Irak'a askeri müdahalesini mümkün kılmıştı. Bugün ise bu iki hatanın etkileri hala ABD'de devam ediyor.

Savaşın mirası, artık pek çok ABD önde gelen ismi için ne yapmaması gerektiğini hatırlatan bir hatırlatıcı olmaya devam ediyor.

ABD'li Dış politika profesörü olan Gordon Adams bu konu hakkında; "ABD'nin itibarını,bu müdahaleden daha ciddi şekilde baltalayan başka bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bir zorba gibi görünüyoruz ve üstelik başarısız oluyoruz. Irak özellikle baştan sona stratejik bir hataydı. Hiçbir zaman uygulanabilir bir politika olmadı. Nihai sonuç bölgede korkunçtu." değerlendirmesinde bulunuyor.

Adams, "Bu savaş, Amerika'nın güvenilirliğini zayıflattı ve dünyadaki gücün yeniden dengelenme sürecini hızlandırdı" tespitinde bulunuyor.

Irak üzerindeki etkisi

Savaş birçok Amerikalı için ne kadar üzücü olsa da, Irak'takiler ve bölge genelindekiler üzerindeki etkisinin yanına bile yaklaşamıyor.

Son 20 yılda Irak'ta ve tüm bölgede aşırılıkçılık, yoksulluk, çevresel bozulma ve kitlesel göçte artış görüldü. Hepsi 2003 Irak savaşından sorumlu tutulamasa da, muhtemelen savaş tarafından daha da kötüleştirildi. 2022 UNICEF raporu, muazzam petrol zenginliğine rağmen ülkedeki çocuk yoksulluğu oranını yaklaşık yüzde 40 olarak gösteriyor.

Manitoba Üniversitesi'nden araştırma görevlisi Mariam Georgis ise yaptığı değerlendirmede, "Artık birilerinin, Irak'a müdahalenin Amerikan dış politikasında yanlış bir adım olduğunu söylemesi beni etkiliyor.Böyle bir olay olmasaydı Irak'ta şimdikinin aksine çoğulcu bir toplum yaratabilirlerdi. Ancak şimdi ülke neredeyse herşeyini kaybetti. Demokrasi diyerek gidilen ülkede şimdi demokrasi nerede?" ifadelerini kullandı.

Diğer yandan, Irak işgali nedeniyle olsun ya da olmasın genel olarak Ortadoğu'da bir güç kayması yaşandı. Ayrıca ABD'nin bu başarısızlıkları, bölgedeki çoğu ülkenin en büyük ticaret ortağı haline gelen Çin gibi güçler için bir açılım yarattı.

Zaten İran ile Suudi Arabistan arasındaki son tarihi anlaşmadaki rolüyle Çin, artık önemli bir rol oynayabileceğini gösterdi.

Michigan-Dearborn Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Ronald Stockton; "ABD, sadece Körfez'de değil, başka yerlerde de diplomatik nüfuzumuzu kaybetti. İnsanlar eskiden Washington'a bakar ve şöyle derdi: Bir şeyler yapın. Ama artık Ortadoğu'da güvenilirliğimiz yok." tespitinde bulunuyor.

Bu arada İran da, Biden'ın başkanlığının başlangıcında bir öncelik gibi görünen ve uzun süredir ara verilen nükleer anlaşmayı yeniden müzakere etmeye istekli görünmüyor.

İsrail'e gelince, onun ABD'yi dinlediğine veya Filistinlilerin ABD'nin sağcı hükümeti dizginleme gücüne sahip olduğuna inandıklarına dair artık çok az işaret var.

Artık sadece dünyada değil ülke içerisinde de, ABD'ninmüdahaleleri kaçınılmaz bir kaybetme oyunu olarak görülüyor.

Kaynaklar

Tartışma