The New Arab: İsrail'in Gazze saldırıları yeni bir aşamaya geçiyor!
Filistin tarihindeki en büyük zorla yerinden edilme olayı yaşanmaya devam ediyor! Peki Refah'a yönelik saldırı hazırlığında olan Netanyahu aslında ne hedefliyor?
İngiltere merkezli yayın organı The New Arab'da, İsrail'in 4. ayını geride bırakan Gazze'deki soykırım savaşının geleceğine dair öngörülerin yer aldığı bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Gazze'de bir soykırım ve etnik temizlik yaptığı belirtilen analizde, İsrail'in Refah'a da saldırı yaparak binlerce kişiyi Sina'ya sürme fikrinin artık hayata geçirilme aşamasına geldiği belirtildi.
Analizde ayrıca, İsrail'in 23 Şubat'ta Uluslararası Adalet Divanı'na savunma yapması gerektiği ancak ne İsrail'in ne de dünyadaki diğer küresel güçlerin bu konuda gerekli adımları atmadığına dikkat çekildi.
İşte The New Arab'da yayınlanan analiz:
Refah'a yönelik bir İsrail saldırısı Gazze'nin yıkımını tamamlayacak son kanlı katliam mı olacak?
Aralarında 610.000 çocuğun da bulunduğu 1,4 milyondan fazla Filistinli, Gazze'nin Mısır sınırındaki sağlıksız cehennem çukuruna zorla kapatıldı ve şimdi kaderlerini bekliyorlar.
Şu anda Filistin tarihindeki en büyük zorla yerinden edilme olayı yaşanıyor. Birçoğu ot ya da hayvan yemi yiyor ve kirli su içiyor.
İsrail'in bu politikası, Antony Blinken'in bölgeye yaptığı sonuçsuz bir başka ziyaretin ardından daha da tırmandı. Amerikalı baş diplomat 7 Ekim'den bu yana Orta Doğu'ya beş kez ziyaret düzenledi ama her seferinde eli boş döndü.
İsrail başbakanı ile defalarca görüşen Blinken, son ziyaretinde Hamas'ın ABD-Mısır-Katar önerisine verdiği yanıtın olumlu sonuçlar ortaya çıkarabileceğini belirtmişti. Ancak Netanyahu, bunun "hayal ürünü" olduğunu söyleyerek tüm umutları bir kez daha yıktı.
Netanyahu, rehinelerin serbest bırakılması için bir ateşkes konusunda bir anlaşmak yerine, Filistinlilere karşı kitlesel katliam konusunda daha yüksek sesle konuşmaya başladı.
Gelinen noktada sorulan soru ise şu: Bundan sonra ne olacak?
İsrailli sözcüler bu basit ve açık soruya cevap veremiyor ya da vermek istemiyor. Netanyahu ise, İsrail ordusuna bu konuda kendisine seçenekler sunması talimatını verdiğini belirtiyor.
Refah'taki Filistinli siviller nereye gidebilir?
Yollar bombalanmış ve çökmüş durumda. Gazze Şeridi, patlamamış mühimmat ve yıkılmanın eşiğindeki binalarla dolu. İnsani yardım kuruluşlarının bu bölgelerde güvenli sığınaklar hazırlama imkanı yok.
Refah'a yönelik herhangi bir büyük saldırı, Gazze'de bırakılan rehinelerin zaten iyi çivilenmiş tabutlarına bir çivi daha çakmak anlamına gelecektir. İsraillilerin çoğu Netanyahu'nun rehineleri zerre kadar umursamadığı sonucuna varmış durumda.
İsrail'in Refah'taki Filistinlilere daha fazla işkence ederek onları oradan da gitmeye zorlayacağına şüphe yok. Daha önceki deneyimlere baktğımızda, muhtemelen İsrail ordusu onlara bir anda iki saatlik bir uyarıda bulunacaktır.
Aslında İsrail güçleri halihazırda Refah'ı bombalıyor. Yani aslında Refah şu anda bile güvenli değil.
Mısır'ın Hamas'ı, İsrail'in Refah'ta operasyonlara başlamadan önce kalan rehineleri teslim etmesi için iki hafta süre verdiği bildiriliyor. Ancak, yüz binlerce kişinin bu bölgeden tahliyesi söz konusu olacaksa, iki hafta bile yeterli bir süre olmayabilir. Zira unutmamak gerekir ki; kuzeyi tahliye etmek zorunda kalan binlerce kişi şu anda yaralı, aç ve hasta.
Mısır sadece Ekim ayından bu yana değil, yıllardır bu andan korkuyor. Mısırlı liderler İsrail'in Gazze'yi ya da Gazze'deki Filistinlileri Mısır'ın üzerine yıkmayı hayal ettiğini çok iyi biliyorlar.
Mısır bu gerçekleşirse Tel Aviv'le olan barış anlaşmasını askıya almakla tehdit etti.
AB'nin dış politika şefi Josep Borrell, İsrail'in Refah'a yönelik bir askeri saldırısını;
"Bu tarif edilemez bir insani felaket ve Mısır ile ciddi gerginliklere yol açabilir"
sözleri ile değerlendirdi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ise;
"Gazze'deki insanlar bir anda yok olamazlar.”
açıklamasında bulundu.
Olası gelişme ile ilgili değerlendirme yapan İngiltere Dışişleri Bakanı David Cameron ise yaptığı açıklamada;
“Refah'ta bir askeri saldırı ihtimalinden derin endişe duyuyoruz.”
ifadelerini kullandı.
Ancak bu açıklamaların İsrail üzerinde ciddi bir baskı oluşturduğu söylenemez. ABD'nin ciddi bir hoşnutsuzluk göstermek için elinde sayısız seçenek var. Artık bilinmesi gerekir ki; açıklamalar yeterli olmayacak ve hiçbir zaman da olmadı.
Uluslararası liderler Netanyahu'nun Hamas ile herhangi bir anlaşma istediği yanılgısından kendilerini kurtarmalıdır. O, her zaman "tam zafer" olarak gördüğü şey için çabalıyor ve bunun kendisini siyasi olarak ayakta tutacak tek şey olduğuna inanıyor.
İsrail Tarım Bakanı Avi Dichter, Gazze'deki askeri harekatın açıkça Filistinlileri kitlesel göçe zorlamak için tasarlandığını belirtti.
Avi Dichter bir televizyon röportajında;
“Şimdi Gazze Nakba'sını başlatıyoruz.”
ifadelerini kullandı.
Ancak bu ifadeye rağmen ilginç bir şekilde, yeni bir Nakba sözü veren aynı İsrailli politikacılar, 1948'deki ilk Nakba'yı inkar etmeye devam ediyor.
Diğer bir sorun ise İsrail'in dışında, küresel güçlerin de Uluslararası Adalet Divanı'nın kararlarını utanç verici bir şekilde görmezden gelmesidir.
İsrail'in 23 Şubat'a kadar, Uluslararası Adalet Divanı'nın uyarıları hakkında mahkemeye rapor vermesi gerekiyor. Ancak sadece Refah'a yapılacak büyük bir saldırı bile bu kararların ihlal edilmesi anlamına geliyor.
Diğer yandan Filistinlilerin korktuğu bir başka şey de Gazze'nin etnik temizliğe tabi tutulmasıdır. İsrail'in Mısır sınır duvarında bir gedik açıp binlerce kişiyi Sina'ya sürme fikri defalarca dile getirilmişti. Ve bu fikir, hızla en olası sonuç haline geliyor.