gdh'de ara...

Times of Israel: Yeni döneminde Erdoğan'ın dış politikası nasıl şekillenecek?

Seçmenleri Erdoğan'a, dış politikada bağımsız bir rota çizerek ülkenin uluslararası nüfuzunu yükselttiği için sadık kalıyor. Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna arasındaki dengeli politikası Erdoğan'ı sıklıkla Batı için vazgeçilmez kılıyor.

1. resim

İsrail'in önde gelen yayın kuruluşlarından Times of Israel'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeni döneminde nasıl bir dış politika izleyeceğine dair bir analiz yayımlandı.

Türkiye'nin Erdoğan yönetiminde bağımsız bir dış politika izlediği ve bu politikanın Türkiye'yi genellikle büyük uluslararası çatışmaların ve tartışmaların merkezine yerleştirdiği belirtilen analizde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna arasındaki dengeli politikasının da onu genellikle vazgeçilmez kıldığı tespitinde bulunuldu.

İşte Times of Israel'de yayımlanan analizin tamamı: 

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda yeni ve güçlü bir yetki dönemi daha elde ettikten sonra, NATO müttefiklerini rahatsız eden bazı politikalarını yumuşatabilir. Ancak gözlemciler, ülkenin uzun süredir lideri olan Erdoğan'ın, hem Rusya hem de Batı ile ilişki kurma politikasından ayrılma ihtimalinin düşük olduğunu tahmin ediyor.

14 Mayıs'ta yapılan ilk tur oylamada kesin zafer elde edemeyen Erdoğan, Türkiye'yi daha demokratik bir yola sokma ve Batı ile ilişkileri iyileştirme sözü veren rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nu ikinci turda mağlup etti.

Erdoğan Pazar günü oyların yüzde 52'sinden fazlasını alarak yeniden cumhurbaşkanı seçildi ve yönetimini bir dönem daha uzattı. Ancak şimdi, yaşam maliyeti krizini körükleyen enflasyonla ve 50.000'den fazla insanın ölümüne neden olan, şehirleri yerle bir eden yıkıcı bir depremin sonuçları ile yüzleşmeli.

Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı makamını, yetkileri açısından daha güçlü bir makama dönüştüren Erdoğan, kısmen muhafazakar seçmenlerin desteği sayesinde kazandı.

Seçmenler Erdoğan'a, özellikle İslam'ın profilini yükselttiği ve dış politikada bağımsız bir rota çizerek ülkenin uluslararası siyasetteki nüfuzunu yükselttiği için sadık kalıyorlar.

Seçimler yaklaşırken Erdoğan, İsveç'in NATO ittifakına girmesini onaylamayı erteledi. Erdoğan, İsveç'i Ankara'nın terörist olarak gördüğü gruplara karşı çok yumuşak olmakla suçladı. Stockholm'deki bir dizi Kur'an yakma protestosu da Erdoğan'ı destekleyen tabanı kızdırdı. Bu da Erdoğan'ın sert duruşunu daha da popüler hale getirdi.

Yakın siyasi geleceği artık güvende olan Erdoğan, İsveç'in oybirliğiyle onaylanması gereken üyeliğine yönelik itirazını kaldırmaya istekli olabilir. İttifakta İsveç'in üyeliğini onaylamayan iki ülke kaldı. Bunlar; Türkiye ve Macaristan.

Uluslararası jeopolitik risk danışmanlığı kurumu Veracity Worldwide'ın Başkanı Jay Truesdale;

"Türkiye muhtemelen, İsveç'in NATO'ya üyeliğini onaylayabileceğine dair adımlar atacak ve Batı ile yakınlaşmaya açık olduğunun sinyalini verecektir."

değerlendirmesinde bulundu.

Ancak bu, Erdoğan'ın Türkiye'nin enerji ve turizm gelirleri için bel bağladığı Rusya ile ilişkisinden vazgeçmeyi planladığı anlamına gelmiyor.

Truesdale;

“Erdoğan, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerinin aleyhine olsa bile, Rusya, Çin ve Orta Doğu'daki ülkelerle yapıcı ilişkiler kurmasını sağlayan çok vektörlü bir dış politikayı başarıyla sürdürdü.”

tespitinde bulundu.

Bu politika, Türkiye'yi genellikle büyük uluslararası çatışmaların ve tartışmaların merkezine yerleştirdi.

Ukrayna'nın tahıl ihracatını yeniden başlatmak ve küresel gıda kıtlığını önlemek için bir anlaşmanın müzakere edilmesine yardımcı olmak, Suriye iç savaşına askeri müdahalede bulunmak, Akdeniz'de tartışmalı gaz arama faaliyetleri gerçekleştirmek ve milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmak gibi çok sayıda konuda Türkiye konuşuldu.

Erdoğan, küresel emellerinin bir yansıması olarak Pazar günü yaptığı zafer konuşmasında, ülkenin bu yıl yüzüncü kuruluş yıl dönümü olması nedeniyle, yeni yüzyılın “Türk yüzyılı” olacağını ilan etti.

Erdoğan'ın Rus yapımı askeri teçhizat satın almak, Moskova'ya yaptırım uygulamayı reddetmek ve aynı zamanda Ukrayna'ya insansız hava araçları sağlamak gibi her iki tarafı da idare eden dengeli politikası genellikle müttefiklerini rahatsız etti.

Ancak diğer yandan bu politikası, Batılı liderlerin onu tebrik etmek için acele eden tavrının da gösterdiği üzere, onu sıklıkla vazgeçilmez kılıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Twitter'da yayınladığı mesajda;

"NATO Müttefikleri olarak ikili meseleler ve paylaşılan küresel zorluklar üzerinde birlikte çalışmaya devam etmeyi dört gözle beklediğini"

belirtti.

Washington, Erdoğan hükümetinin Rusya'nın S-400 hava savunma sistemini satın almasının ardından Türkiye'yi ABD öncülüğündeki F-35 savaş uçağı programından çıkardı. Türkiye ise şimdi F-16 savaş uçağı satın almanın peşinde.

Bu arada Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ülkesinin ve Türkiye'nin Avrupa'da barışa dönüş de dahil olmak üzere "birlikte göğüs germesi gereken büyük zorluklar olduğunu" söyledi.

Macron mesajında;

"Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte yolumuza devam edeceğiz."

ifadelerini kullandı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de Erdoğan'ın zaferini “bağımsız dış politikasına” bağladı.

Bu politikalar, ülkesindeki önemli zorluklara rağmen Erdoğan'ın popülaritesini korumasına yardımcı oldu. Erdoğan zafer konuşmasında depremin vurduğu şehirleri yeniden inşa etmenin önceliği olacağını söyledi.

İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan da dahil olmak üzere çeşitli bölgesel güçlerle yaşanan sıkıntıların ardından Erdoğan'ın Orta Doğu ülkeleriyle ilişkileri normalleştirmeye yönelik son çabalarını sürdürmesi de muhtemel.

Milyonlarca Suriyeli mülteciyi tahliye etmesi için yoğun iç baskı altında olan Erdoğan, bu nedenle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile de arasını düzeltmeye çalışıyor.

Erdoğan hükümeti, Esad'la yakınlaşmanın mültecilerin güvenli bir şekilde ülkelerine geri gönderilmesine yol açacağını umuyor. Ancak Şam, Türkiye'nin Suriye'de ontrol ettiği bölgelerden çekilmesi gerektiğini belirtiyor.

ABD ve Avrupa, İsveç'in NATO üyeliği gibi bazı konularda Türkiye'nin desteğini arayacak gibi görünse de gözlemciler, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliği gibi diğer alanlarda ilişkinin zor olmaya devam edeceğini belirtiyor.

Tartışma