gdh'de ara...

Türkiye-Yunanistan gerilimi: Yunanistan'ın kışkırtıcı 'Enosis' hedefi

19. yüzyılın başından beri devam eden bir Yunan milliyetçiliği nedeni ile Ege'deki tırmanış sürekli olarak devam ediyor.

1. resim
17.09.2022

Yunan sahil güvenliği geçtiğimiz hafta Ege Denizi'nde seyreden bir Türk kargo gemisine ateş açtı. Bu, iki NATO müttefiki olan Yunanistan ile Türkiye arasında savaşa yol açabilecek devam eden tarihi krizin son tangosuydu.

Türkiye'nin eski Yunanistan Büyükelçisi Hasan Göğüş'e göre; “Ege Denizi'nde Yunanistan ile karasularının genişliği, kıta sahanlığının sınırlandırılması, adaların askerden arındırılması veya hava sahasının uzunluğu gibi çeşitli anlaşmazlıklarımız var. Tüm meseleler birbiriyle ilişkili olsa da Yunanistan sadece kıta sahanlığı anlaşmazlığının varlığını kabul ediyor.

Ege Denizi'ndeki Yunan adalarının çoğu Türk anakarasına yakındır. Bu adalar, askerden arındırma şartıyla (1947 Paris Barış Antlaşması uyarınca) Yunanistan'a verilmiştir. Ancak Yunanistan bu hükmü ihlal ediyor."

Yunanistan ise tüm bu iddiaların aksine, egemenliğini ve hava sahasını sorgulayanın ve ihlal edenin Türkiye olduğunu iddia ediyor.

Yunanistan'ın hedefi 'Enosis'

19. yüzyılın başından beri devam eden bir Yunan milliyetçiliği nedeni ile Ege'deki tırmanış sürekli olarak devam ediyor. Avrupalı güçler ise; 18. yüzyılın sonlarından bu yana, Yunan Hıristiyan ortodoksisi merkezli bir Osmanlı ve Müslüman karşıtı milliyetçiliği teşvik ediyor.

Avrupalılar, o zamanlar diaspora Yunanlıları tarafından yönetilen ayrılıkçı bir hareketin, 1820'lerde Yunanistan olarak bilinen modern devleti yaratmasına yardımcı oldular ve Yunanistan'ın “enosis” olarak adlandırılan yayılmacılık fikrini desteklediler. Bu teşvik, 1912-1913'te Girit adasının ele geçirilmesine kadar vardı.

Yunanlılar 1919'da işgal ettikleri topraklarını genişletmek için “barış gücü” olarak bu bölgeye geldiklerini iddia ettiler. Hatta 1920'de Türkler onları geri püskürtmeden önce, Yunan destekçileri tarafından o dönem Başbakan olan Eleftherios Venizelos, "Yunanistan'ı iki kıta ve beş denize" ulaştıracak bir kahraman olarak selamlanıyordu.

Venizelos, 1912'nin sonlarında İngiliz David Lloyd George ve Winston Churchill ile birlikte Osmanlılara karşı bir plan kurdu. Plan, Yunanistan'ın İtilaf Güçleri'ne katılması ve bunun karşılığında Yunanistan'a Kıbrıs'ın verilmesiydi.

Yunanistan, 19. yüzyıl boyunca ve 20. yüzyılın ilk bölümünde İngiliz desteği ile topraklarını genişletti. Ancak aynı zamanda gözlerini Ege Denizi'ndeki Türk kıyılarına bitişik olan Oniki Adalara da diktiler.

İkinci Dünya Savaşı sırasında İngilizler tarafından işgal edilen Rodos da dahil olmak üzere Oniki Ada, savaştan sonra Türkiye'ye iade edilmek yerine Yunanistan'a teslim edildi. Ve İtalya'nın da yenilmesi ile birlikte Paris Barış Antlaşması ile adalar üzerindeki hakimiyet tamamen Yunanistan elinegeçmiş oldu. Böylece adalar 1947'de resmen Yunanistan'a ilhak edilmiş oldu.

1970'lere kadar normal görünen ilişkiler özellikle 1975'ten sonra Yunanistan'ın, Kıbrıs'ı ele geçirme girişimi ile yeniden tırmanmaya başladı. Bu hedef doğrultusunda Kıbrıs'ta ortaya çıkan çatışmalar 1974'te Yunan askeri rejiminin Kıbrıs'ta yaptığı darbe ile Türkçe konuşan müslümanlara yönelik şiddeti beraberinde getirdi. Ardından ise Türkiye'nin adaya müdahalesi ile sonuçlandı.

Son dönemde de, birçok Yunan hükümetinin ve genel olarak Avrupa Birliği'nin Türkiye karşıtı dış politikasını takip etme eğilimi, tarihi süreç olarak süregelen bu krizin yeniden tırmanmasına neden oluyor. Örnek olarak Yunanistan tek taraflı olarak Ege Denizi'de ki hava sahasını genişletti ve Oniki adaları askerileştirdi.

Yunanistan'ın son zamanlardaki bu çatışmacı milliyetçi yaklaşım ve Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis'in izlediği kışkırtıcı politika, Miçotakis'in ABD'ye "Türkiye'ye silah satmaması için yalvarması" ile zirveye çıktı.

Ancak Türkiye'nin NATO ve Batı ile süregelen uyumuna ve uzun zamandır sorunlu olan İsrail ile yakın zamanda ilişkilerini düzeltmesine bakıldığında bir denge kurulabilir gibi görünüyor.

Ancak gerçek olan, bu tarihi süreç göz önüne alındığında Yunanistan'ın kendisini sadece Türklere ve Müslümanlara değil, aynı zamanda Araplara da sevdirmekte zorlanacağıdır.

Middle East Eye'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.