Türkiye'nin Balkanlar'da artan ağırlığı ve zorlukları

Balkanlar, coğrafi yakınlığı, tarihi, derin kültürel bağları ve ekonomisi nedeniyle 21. yüzyıl boyunca Türkiye'nin özel ilgi odağı olmuştur.

1. resim
26.05.2022

Avrupa'nın 'avlusunda' dengeli bir dış politika izleyen Ankara, Balkanlar'da mümkün olduğu kadar çok hükümet ve toplulukla sağlıklı ilişkiler sürdürmeyi amaçlamakta.

Ankara'nın Balkanlar'daki gündemini yönlendiren motivasyonun ise Osmanlı İmparatorluğu etkisini restore etme arzusu olduğu hakkında çok fazla emare var.

Öncelikle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti ve çok sayıda Türk şirketi bölgeye iş odaklı yaklaşıyor. Avrupa'nın Balkanlar'daki Türk 'yayılmacılığına' ilişkin bazı endişelerine rağmen Ankara, bölgeyi bir dış politika hedefi olarak görüyor ve faaliyetlerine devam ediyor.

Türk hükümeti, Balkanlar'da bulunan ülkelerin NATO ve Avrupa Birliği'ne girmeleri ve aynı zamanda daha fazla ekonomik büyüme ve istikrar elde etmeleri gerektiğine inanıyor.

Balkanlar'da barış endişesi

Bugün Bosna-Hersek'deki durumun, yeniden bir iç silahlı çatışmaya dönüşmesi konusunda haklı endişeler bulunmakta. Bu durum Ankara'yı da endişelendiriyor.

Sırp Cumhuriyeti'nin devlet kurumlarını bloke etmesi ve Boşnakları güvensiz hissettiren eylemlerde bulunmasıyla, Bosna Hersek'in toprak bütünlüğü tehdit altında.

Bosna Hersek'de yaşanan siyasi kriz, eğer silahlı bir çatışma ile kendini gösterirse, istikrarsızlık ve kargaşa Balkanlar'ın diğer bölgelerine de yayılabilir. Bu senaryonun gerçekleşme olasılığı Türkiye'yi tedirgin ediyor.

ABD'nin eski Azerbaycan büyükelçisi olan Matthew Bryza The New Arab'a verdiği röportajda;

"Sırp Cumhuriyeti'nin potansiyel olarak Rusya'dan ilham alan ve desteklenen politikası, önümüzdeki dönemde Bosna'dan ayrılma yönünde daha fazla gerilim yaratması anlamına geliyor."

tespitinde bulundu.

Bu noktada Türkiye'nin ağırlığı, oluşan bu resme ağır bir şekilde yön verebilir. 1990'lar boyunca Türkler, Boşnaklar için yürüttükleri soykırım kampanyaları sırasında Sırp Ordusuna atıfta bulunarak sürekli olarak 'Sırp kasabı' terimini kullandı.

Türkiye bugüne kadar, yaklaşık 100.000 kişinin ölümüyle ve iki milyondan fazla Bosnalı'nın mülteci olmasıyla sonuçlanan 1992-1995 Bosna Savaşı'nın dehşetinin unutulmaması için en etkin rolü oynadı.

Örneğin, Türkiye Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA), Bosna Hersek'in Potacari bölgesinde yapılan Srebrenitsa Soykırım Anıtı'nı desteklerini sundu.

Ankara bugün de; Milorad Dodik'in Bosna Hersek'e olan tavrını ve devletin varlığını baltalayan eylemlerine çok güçlü bir şekilde karşı çıkıyor. Fakat Türkiye'nin, Bosna Hersek'in barış ve istikrarı korumak için yapabileceklerinin bir sınırı var.

Bryza, "Elbette Türkiye, NATO'daki Avrupalı müttefikleri ve Avrupa Birliği'ndeki ortaklarıyla yaptığı işbirliği sayesinde Bosna Hersek'deki gerilimin yeniden çatışmaya dönüşmesini engelleyebilecek konumdadır. Fakat tek başına Türkiye'nin Bosna'daki iç siyasi mücadelelerin ortasına girme arzusu olduğunu düşünmüyorum." ifadelerini kullanıyor.

Türkiye ve Sırbistan'ın gelişen ilişkisinin enerji boyutları

Türkiye ile Sırbistan arasında kökleri uzun yıllara dayanan sorunlar var.

Son zamanlarda, Belgrad'ın 2020 Karabağ savaşında Ermenistan'ı silahlandırması, Sırbistan'ın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması, Sırp-Kıbrıs savunma işbirliğinin yanı sıra Türkiye'nin Kosova'nın bağımsızlığını tanıması ve diğer hükümetleri de bu konuda zorlaması bu sorunlar arasında başta geliyor.

Ancak Erdoğan ve Sırp mevkidaşı Aleksandar Vuciç, Bosna Hersek konusunda pragmatik bir şekilde birbirleriyle ilişki kuruyorlar.

Belgrad Güvenlik Politikası Merkezi'nde kıdemli bir araştırmacı olan Vuk Vuksanoviç'in belirttiği gibi, son yıllarda Ankara-Belgrad ilişkisi “benzeri görülmemiş işbirliği seviyelerine ulaştı."

Bu yıl Türkiye ve Sırbistan, eğitim, kültür ve turizm gibi sektörlerde bağları derinleştirme girişimlerini artırdı.

Aynı zamanda, Ankara ve Belgrad ilişkilerinin, 2020'de imzalanan askeri anlaşma doğrultusunda savunma boyutu da var.

Diğer yandan Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında Sırbistan, Azerbaycan doğalgazını Türkiye üzerinden güvence altına almakla giderek daha fazla ilgileniyor.

Vucic'in, TANAP boru hattının 12 Haziran 2018'de açılışına katılması Sırbistan'ın coğrafyası göz önüne alındığında tuhaf görünebilir; ancak değil. Sırbistan'ın Rus gazına olan bağımlılığını azaltmaya çalışması düşünüldüğünde bu katılım oldukça anlaşılır hale geliyor.

Türkiye için Zorluklar

Türk hükümeti, Balkan ülkelerine yatırım yapan Türk firmalarını güçlü bir şekilde desteklemekte. Ankara'daki yetkililer, bu bölgede daha fazla ekonomik büyümenin Balkanlar'da uzun vadeli istikrar beklentilerini desteklediğinin farkındalar. Ancak Türkiye bu politikasını yürütürken bazı zorluklarla karşı karşıya.

Türkiye'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nu yeniden kurmak için çalıştığı algısı, Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye olan güvenini sarsıyor ve şüpheler yaratıyor.

Bryza; “Türkiye'nin Türk iş insanlarını kullanarak, bir şekilde 'Balkanlar'daki ekonomilere sızmak ve sonra onları kontrol etmek' istediklerine dair bir korku var." ifadelerini kullanıyor.

Ayrıca Türkiye, Rusya ve Çin gibi diğer güçlerin de Balkanlar'da kendi çıkarlarının peşinde olduğu gerçeğiyle mücadele ediyor. Avrupa'nın bu bölümünde Rus ve Türk çıkarları çatışıyor.

Bu bağlamda Ankara'nın, Balkanlarda artan etkisini güvence altına alması ve bölgedeki gündemini daha başarılı bir şekilde ilerletebilmesi için, Batı ile daha yüksek düzeyde işbirliği yapması gerekebilir.

Gulf State Analytics'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.