Türkiye'nin ilk uçak üreticisi Nuri Demirağ'ın dramatik hikayesi
"Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz"
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuyla birlikte yüzyıllar önce başlamış gerilemenin önüne geçilmek ana hedef olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk'ün isteğiyle birbiri ardına açılan sanayi tesisleri, birbiri ardına yapımı başlanan altyapı yatırımları ile ülke giderek açık bir şantiyeye dönüşmeye başlamıştı. Tamamı devlet eliyle yapılan bu yatırımların arasında yeni oluşturulan demiryolu hatları da dikkat çekiyordu. Yaklaşık olarak 10.000 km uzunluğunda döşenen yeni hatların 1250 km'lik kısmını inşa eden bir müteahhit çalışkanlığı ve dürüstlüğü ile dikkatleri çekmişti. O müteahhit daha sonra gösterdiği çabalar yüzünden Mustafa Kemal Atatürk'ün Demirağ soyadını vereceği Memet Nuri Bey'di. Peki Kimdi bu Memet Nuri Bey?
Sivas'ın Divriği kazasında 1886 yılında doğmuştu. Kasabanın eşrafından Ömer Bey'in oğluydu. Küçük yaşta babasını kaybetti ve annesi tarafından yetiştirildi. Eğitimini tamamlandıktan sonra banka memuru olarak farklı kasaba ve şehirlerde görev yaptı. Daha sonra ise Maliye memuru oldu ve İstanbul'a yerleşti. 1.Dünya Savaşı sonrasında gelişen yeni düzende uyamadı ve istifa etti. Bu hamle sonrasında ticarete atılmaya karar veren Nuri Demirağ o yıllarda sadece yabancıların tekelinde olan sigara kağıdı üretimi işine girdi. Kendi tasarımı olan ve "Türk Zaferi" adını verdiği sigara kağıdı tasarımı müthiş bir satış grafiği yakaladı. Bu sayede ilk başta elinde olan bir avuç sermayeyi 84 bin TL'ye çıkardı.
Ülkede başlayan demiryolu döşeme işlerini takip eden Nuri Demirağ Samsun-Sivas demiryolunu inşa eden yabancı şirketin sözleşmesinin feshedilmesini fırsat bilerek işi devraldı planlanan süre içinde işi tamamladı. Müteahhitlik işlerini zamanla büyüten Nuri Demirağ Ankara'da bazı bakanlık binalarını, İzmit'te günümüze erişmeyen Seka Kağıt Fabrikası ve Karabük Demir Çelik Fabrikası gibi pek çok sanayi tesisini de inşa ettiren kişidir.
1931 yılında ise o döneme göre akıl almaz gelen bir proje tasarladı. Bu projeye göre Salacak ile Ahırkapı arasında 2560 mt uzunluğunda bir asma köprü yapılacak ve köprünün üzerinde bir de demiryolu hattı olacaktı. 11 Milyon TL'lik bir bütçesi öngörülen proje, devrin idarecileri tarafından akıl dışı bulundu ve kabul görmedi. Tıpkı bunun gibi Keban Barajı'nın da ilk projesini hazırlamıştı ama o iş de Ankara'nın aklına yatmadı.
Mustafa Kemal Atatürk'ün "İstikbâl Göklerdedir" sözünü şiar alan Nuri Demirağ, 1936 yılında hedeflerini büyütür ve havacılık sektörü ile ilgilenmeye başlar. Beşiktaş'ta günümüzde yerinde Deniz Müzesi'nin bulunduğu alanda bir Tayyare Atölyesi kurar ve ilk yerli uçak olan Nu.D.36'yı üretir. Havacılık sektöründeki bu ilk fabrika ülkede yoğun ilgi görür ve Türk Hava Kurumu'ndan siparişler gelmeye başlar. Bir anda dikkatleri üzerine çeken Nuri Demirağ'ın uçak fabrikasına Amerika'dan bile ziyaretçiler gelmeye başlar. Havacılık sektöründeki üretim hedefini uçaklarla sınırlı tutmayan Nuri Demirağ paraşüt ve planör üretimine de başlar.
YEŞİLKÖY HAVALİMANI'NI KURAN KİŞİYDİ
Üretilen uçakların sayısı arttıkça İstanbul'da bir havalimanı ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu durumu gören Nuri Demirağ, Yeşilköy'deki Elmas Çiftliği'ni satın alır ve buraya bir havalimanı inşa ettirir. Yakın zamana kadar aktif olarak kullanılan İstanbul Atatürk Havalimanı bu ilk meydanın üzerindedir. Bu meydanda sadece uçak seferleri yapılacak olmasını yeterli görmeyen Nuri Demirağ, meydana bir de havacılık okulu kurar ve pilot yetiştirmeye başlar.
HAVALİMANI'NI İSTİMLÂK EDİN, UÇAKLARINI SATTIRMAYIN!
Yeşilköy Havalimanı'nın açıldığı gün, açılış törenine katılan devrin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile yaşadığı bürokratik engeller yüzünden bir tartışma yaşar. İddialara göre Nuri Demirağ'ın yanında olmadığı bir anda İsmet İnönü yanındakilere:
- Zenginliği başını döndürdü. Havalimanı'nı istimlâk edin, uçaklarını da sattırmayın diye talimat verir.
Nuri Demirağ zamanla yüzlerce pilotun yetişmesini sağlar ve bu pilotlar İstanbul'da sık sık gösteri uçuşu yaparlar. Bu sayede kendisinin popülerliği artmaya devam eder. 1943 yılına gelindiğinde ise devlet kendisinden rahatsız olmaya başlamıştır ve ilk ciddi engel ile bu sene karşılaşır. THK'nın sipariş ettiği onlarca planör ve uçak teslim için hazırken Eskişehir meydanda yaşanan talihsiz bir kaza sonrasında başmühendis hayatını kaybeder. Bu kaza sonrasında ise THK tüm siparişlerini iptal eder. Olay bununla da kalmaz, THK 14 bin TL'lik teminata el koyar ve 40 bin TL'lik avansını da geri alır. Yaşanan kaza bir pilotaj hatasıdır ve uçakların bir sorunu yoktur. Nuri Demirağ mahkemeye başvurur ama adalet devletten yana durarak Nuri Demirağ'ı haksız çıkartır.
UÇAKLARI GEREKİRSE YAKIN AMA SATTIRMAYIN!
Elinde kalan uçaklara İran ve Irak talip olur ama devletin ceberrut yüzü, "o uçaklar gerekirse yakılacak ama asla satılmayacak" diye talimat verir. Bu dramatik olaydan sonra her şeyini kaybeden Nuri Demirağ'ın havalimanına el konulur, atölyeler ve pilot okulu devlete geçer. Nuri Demirağ çabalarından vazgeçmez ve ilk Türk yerli yolcu uçağı olan Nu.D.38'i üretir ve Ankara'ya uçar.
Hatta bu yolcu uçağı A sınıfı uçak belgesini uluslararası kuruluşlardan da alır. Tüm bunlara rağmen önüne sürekli engeller çıkartılmaya devam eden Nuri Demirağ sonunda siyasete atılmaya karar verir ve 1946 yılında "Milli Kalkınma Partisi"ni kurar. O dönem için siyasette çok fazla yenilik içeren görüşleri kabul görmez ve partisi kendisini ihraç eder.
AHLÂK ÜNİVERSİTESİ KURMA ÇABASI
1950 sonrasında İnönü'ye karşı Demokrat Parti'yi desteklemeye başlar. İstanbul'da yine döneminin çok ötesinde ilginç fikirlerini uygulamaya çalışır. İçki içmeyen ve yalan söylemeyen öğrencilerin kabul edileceği "Ahlak Üniversitesi"ni kurmak ister ama izin alamaz. İstanbul'da bir İslam Kongresi düzenlemek ister ama yine kendisine müsaade edilmez.
1954 yılında Sivas'dan bağımsız milletvekili olarak meclise girer. Ülkede geleceğe dönük büyük yatırımlar yapılmasını öngören teklifleri ise ciddiye alınmaz. 1957 yılında ise şeker hastalığı yüzünden vefat eder.
Hayatı boyunca Türkiye'nin kalkınması için çabalayan, bu uğurda bir servet harcayan Nuri Demirağ, başta İsmet İnönü olmak üzere devrin idarecilerinin hışmına uğramış ve olabilecek tüm başarılarına engel olunmuştur. Onun döneminde başlanan büyük teknoloji hareketi kesintisiz bir şekilde devam etseydi Türkiye'nin günümüzde dünyanın en büyük uçak üreticilerinden birisi olabileceği öngörüsü büyük bir gerçektir. Hayatı boyunca hak ettiği büyük saygıyı göremeyen Nuri Demirağ'ın adı 2010 yılında Sivas Havalimanı'na verilmiştir.