Ukrayna krizi Üçüncü Dünya Savaşı'nı mı başlatacak?

Vladimir Putin'in retoriği, Joe Biden'ın teslim olduğu başka bir dünya talep ediyor. Bu iki liderlerin bir savaşı önlemesi gerekiyor.

1. resim
27.01.2022

Her iki tarafın da ihtiyacı olan, Batı ile Rusya arasındaki ilişkileri yeniden tanımlayan, her birine gurur ve güvenlik çıkarlarının gerektirdiğini veren ve III. Dünya Savaşı'na tırmanabilecek bir çatışmayı önleyen bir stratejidir.

ABD'nin tutumunun önemli bir yönü, Putin'in tehditlerine tepki vermeyi bırakmak ve krizi çözmek için proaktif bir duruşa geçmek, her taraf için işe yarayan eyleme geçirilebilir fikirler önermektir.

Peki hangi makul stratejiler tüm taraflar için işe yarayabilir?

Dwight Eisenhower'ın büyük stratejisi “kapsama” olarak nitelendirdiyse de bu sorundaki durum daha ılımlı bir yaklaşımla “denge” olarak nitelendirilebilir. Bu strateji elbette ABD ya da Rusya'nın birbirini bir dost ya da müttefik olarak görmesi anlamına gelmiyor. Çıkarlar ve devletler arası ilişkilerde uzun vadeye dayanan istikrarlı bir düzen kurulması anlamına geliyor.

Rusya, Sovyet etki alanını yeniden canlandırmak istiyor. Amerika Birleşik Devletleri ise askeri odaklı olarak NATO ve siyasi odaklı olarak Avrupa Birliği liderliğindeki, Batı için kök salmış düzenin değişmemesini istiyor.

Peki bu mümkün mü?

Milliyetçilik; Putin'i Rusya'nın eski Sovyet alanı üzerindeki etkisini ve kontrolünü yeniden kazanmaya itiyor. Putin, Ukrayna'da Rus yanlısı bir hükümeti deviren Maidan Devrimi'ni, kendisini iktidardan uzaklaştırma planının bir parçası olan ABD destekli bir renkli devrim olarak görüyor. Şunu artık tüm dünya biliyor ki; rejiminin korunması her zaman Putin'in bir numaralı hedefidir. Putin'in aldıladığı gerçekler, gerçeklerin kendisi değil, Bu nedenle Rusya ile Batı arasında istikrarlı bir çerçeve diyalog ile başarılabilir.

Birincisi, ne Ukrayna ne de Gürcistan'ın NATO üyesi olmayacağına dair güvenceler vermelidir. Bu ulusların kendi kararları ile NATO'ya katılma hakları yoktur; üyelik sadece bir davetiye gelirse mümkün olabilir. Asıl gerçek; Batı'nın güvenlik çıkarları onları NATO üyesi yapmayı gerektirmez ve Batı'nın onları Rusya'nın çekincelerine rağmen üye yapmaya çalışması beyhude bir çabadır.

Örnek olarak Ukrayna, Avusturya'nınkine benzer bir statü ile kabul edebilir. Avusturya her iki tarafla da iş yapan ve bağımsızlığını koruyan bir demokrasidir. Böyle bir statü Batı'ya zarar vermeyecek ve Putin'in en çok şikayet ettiği tehdidi ortadan kaldıracaktır.

İkincisi, bazıları Putin'in Ukrayna'da başarılı bir demokrasinin Rusya'da rejimini baltalayan zincirleme sonuçlara yol açacağından korktuğuna inanıyor. Gerçek bir savaş istemiyorsa, Putin bu konuda politik olarak gerçekçi olmak zorunda kalacak ve bu diyalogla anlatılabilir.

Üçüncüsü Putin, ABD'nin Rusya'nın iç siyasetine karışmaktan kaçınmasını istiyor. Putin bu sebeple, siyasi kargaşa yaratmak ve NATO ile AB'nin altını oymak için hibrit savaş taktiklerini kullanarak Avrupa'yı kızdırdı. Ancak gelinen nokta sadece blöflerden ibaret. Rusya'nın da belirttiği gibi, hiçbir ulus diğer ülkelerin siyasetine karışamaz. Bunun yetkili ağızlardan teyid edilmesi gerekiyor.

Bu noktada ileriye dönük bir yol olarak Batı ve Rusya'nın birbirlerinin içişlerine karışmayı bırakacakları konusunda karşılıklı bir anlaşma yapması gerekiyor.

Son olarak, Putin saygıyı sadece büyük bir güç olmakla eşit tutuyor. Fakat gurur ve milliyetçiliği ele almak bir diplomasi meselesidir. Bunu çözmek kolay olmayabilir, ancak yine diyalog ile hedefe ulaşılabilir.

Rusya'ya gelecek olursak;

Birincisi, yukarıda belirtildiği gibi, her iki taraf da birbirinin siyasetine veya içişlerine karışmayı bırakma taahhüdünde bulunmalıdır.

İkincisi, Rusya, Avrupa siyasetini etkilemek için Kuzey Akım II gibi projeleri siyasi bir kaldıraç olarak kullanmaktan kaçınmayı taahhüt etmelidir.

Üçüncüsü, Rusya, Batı'nın ABD, NATO, AB ve taraflar aracılığıyla birleşik bir cephe ile hareket ettiğini kabul etmelidir. ABD, Batı'nın NATO'nun V. Madde yükümlülüklerini yerine getirmek için ne gerekiyorsa yapacağını açıkça belirtmelidir.

Dördüncüsü Rusya, “vatansever bilgisayar korsanları” ve Rusya'da faaliyet gösteren uluslararası suç grupları tarafından Batı'ya yapılan siber saldırılarının kontrolünü ele geçirmeli ve bunlara baskı yapmalıdır. Moskova'nın bu tür grupları reddetme girişimleri saçmadır.

Son olarak; Rusya ve Batı, Çin'in 2049 yılına kadar küresel askeri ve ekonomik üstünlük kurma hırsının yarattığı varoluşsal tehdidi tanıyan ortak bir zemin bulmaya çalışmalıdır. Zira bu durum her iki taraf için de varoluşsal bir tehdit oluşturacaktır. Evet; Rusya Çin'e karşı bir ittifakta Batı'ya katılmayacaktır. Ancak Batı, Rusya'yı Çin'le tam bir ittifak yapmaması için etkileyebilir.

Konular bu kadar açıktır ve daha karmaşık hale getirmek anlamsızdır. Karşılıklı fikirler, sağduyulu yaklaşımlar sorunu çözecektir.

Tüm taraflar, yanlışlıkla Üçüncü Dünya Savaşı'na tırmanabilecek silahlı bir çatışmadan kaçınmak için kendilerine, vatandaşlarına ve dünyaya borçludur. Zaman daralıyor ve artık akılları başa alma zamanı.

University of London the War Studies Institue'de yayımlanan analiz gdh.digital tarafından çevrilmiştir.