gdh'de ara...

Ukrayna’nın karşı taarruzdaki taktik başarıları

💢 Kiev yönetimi, karşı taarruzun başarıya ulaşabilmesi için daha fazla silah desteğinin sağlanması gerektiğini belirtiyor.

💢 Moskova, Trump'ın ABD Başkanı olması halinde Kiev'e verilen desteğin azalacağına inanıyor.

1. resim

Ukrayna ordusunun topraklarını Rusya’nın işgalinden kurtarmak için düzenlediği operasyonda ilerlemeler gözlemleniyor. Cephe hattından gelen haberlere göre Ukrayna ordusu, doğu cephesinde taktik açıdan önemli başarılar elde etti. Ülkenin güneydoğusundaki iki kritik kent olan Berdyansk ve Melitopol istikametinde yaklaşık 16-20 kilometrelik mesafenin işgalcilerden kurtarıldığı bildiriliyor.

Temmuz sonunda işgalden kurtarılan Donetsk vilayetinin Staromayorske köyünden Urojayne köyü istikametinde ağustos başında başlatılan operasyon, dün itibarıyla başarıyla sonuçlandı. Rus ordusu, özellikle de 8 Ağustos’tan sonra güçlenen taarruz nedeniyle Urojayne’den Zavitne’ye çekilmek zorunda kaldı.

Urojayne’nin önemi, Mokrıe Yalı nehrinin sağ sahilindeki Rus güçlerinin savunma hatlarından birisinin burada kurulu olmasından kaynaklanmaktadır. Operasyonun buradan Zavitne ve işgal güçlerinin ikinci savunma hattının bulunduğu Staromlinivka yönünde ilerlemesi bekleniyor.

Asil kritik eşiğin de o nokta olacağını söylemekte yarar var. Ukrayna ordusu, bu durumda Azak Denizi sahilindeki iki kritik liman kentinin; yan, Berdyansk ve Mariupol’ün 70-80 kilometre yakınına ulaşmış olacak. Ancak Ukrayna’da gerek askeri, gerek siyasi kaynaklar, karşı taarruzun nihai hedefine ulaşabilmesi için çok daha fazla silah desteğine ihtiyaç olduğunu ifade ediyor.

Batılı ülkeler ise halen Rusya’nın şantaj propagandasının etkisinden kurtarabilmiş değil. Bu, hem Ukrayna’nın istediği yeni ve güçlü silahlarla hem de Ukrayna’nın Rusya’ya düzenlediği dron saldırılarıyla ilgili.

Batı’dan gelen ve “Rusya’yı kızdırma” endişelerini ifade eden açıklamalar da bunu gösteriyor. Mevcut yalpalamalar aşılamadığı ve Ukrayna’ya beklediği destek verilmediği sürece, cephedeki dengelerde büyük bir değişim beklemek pek gerçekçi değil.

Bazı Batılı kaynaklar, Ukrayna ordusunda Batı standartlarına uyum sağlamak için yapılacak reformların yavaş ilerlediğini ve karşı taarruzun da bu nedenle yavaş sürdüğünü de iddia ediyor. Fakat Ukrayna ordusunun şimdiye kadar gelen silah sistemlerine adaptasyonu cephe hattında oldukça başarılı görünüyor.

Zaten Ukrayna, savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna tam da bu sayede geçti. Fakat günümüze kadar teslim edilen silahlar, sadece cephe hattında yavaş ilerlemeye yetiyor; Rusya’nın işgal ettiği topraklarda kurduğu katmanlı ve güçlü savunma hatlarını imha etmek için ise daha fazlasına ihtiyaç var.

Rusya, Batı’nın tereddütleri ve kendi şantajları sayesinde bu yılın sonuna kadar Ukrayna’nın karşı saldırılarına dayanabileceğini ve sonunda Batı’nın Ukrayna’ya desteği arttırmaktan vazgeçeceğini düşünüyor.

Özellikle ABD’de Donald Trump’ın yeniden iktidara gelmesi olasılığı, Moskova’nın bu yöndeki umutlarını artırıyor. Zira Trump’ın yeniden ABD Başkanı olması halinde, Washington’un Ukrayna’ya destek vermekten vazgeçeceği ve Rusya’nın işgal planlarını gerçekleştireceği düşünülüyor.

Kiev ise tüm bu olasılıklara ve beklentilerinin tam olarak karşılanmamasına rağmen işgale direnmeyi sürdürmekte kararlı. Bu yüzden de Rus güçlerinin işgal edilen topraklardan (en azından büyük kısmından) çekilmediği hiçbir senaryoda müzakereye yanaşmıyor.

Dahası Kiev yönetimi istese de başka türlü bir senaryoda Ukrayna halkını Rusya ile müzakerelere ikna edemez. Çünkü Rusya’dan farklı olarak Ukrayna’da yönetim üzerinde toplumun kontrolü ve etkisi çok büyük.

Rus propagandasının oluşturduğu yaygın kanaatin aksine, Kiev yönetiminin işgale karşı direnmesinin arkasındaki en büyük motivasyon kaynağı, Batı ve onun silahları değil; 2014’ten sonra Rusya’yı en büyük düşmanı olarak kabul eden ve her şartta bu düşmanla savaşmayı göze alan Ukrayna toplumunun kararlılığıdır. Ukrayna toplumunun bu kararlılığı Kiev yönetiminin hamlelerini şekillendiriyor ve Batı’yı silah desteğini sürdürmek zorunda bırakıyor.

Tüm bu hususlar dikkate alındığında, önümüzdeki aylar için gündeme getirilen her türlü barış beklentisini unutmak gerekiyor. Bütün parametreler, savaşın tüm acımasızlığıyla uzun süre daha devam edeceğine işaret ediyor.

Tartışma