Ukrayna’nın savaşmaktan başka çaresi yok

Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov, gdh'ın sorularını yanıtladı.

1. resim

Rusya’nın işgalini tanımadığı için vatanına girişi yasaklanan ve hakkında arama kararı çıkartılan Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov geçtiğimiz hafta Ankara’daydı. Çubarov ile son haftalarda yaşanan gelişmeleri, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın seyrini, kapitülasyon söylentilerini ve Kırım merkezli gelişmeleri konuştul

Ortadoğu’da gerilimin yeniden patlaması ile birlikte Ukrayna Savaşı biraz arka planda kaldı. Bu da beraberinde çeşitli spekülasyonları getirdi. Ukrayna’nın savaşı kazanamayacağı, işgali kabullenmesi, Rusya ile bir barış anlaşması imzalaması gerektiği dile getiriliyor. Bu konuda Kiev'de neler konuşuluyor?

Ukrayna yaklaşık 10 senedir savaşta. Ancak dünyanın büyük bir kısmı Rusya’nın Ukrayna’ya saldırdığı gerçeğini Şubat 2022’de anladı. Oysa Şubat 2014’te Rusya, önce Kırım’ı işgal etti, ardından Donbas’ta işgale başladı. Ve o zamandan beri Ukrayna halkı ve Ukrayna toplumu savaşın içinde. O savaş insanların bütün duygularını, mantalitesini değiştirdi.

2022 senesine kadar birçok ülkede siyasetçiler, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı konusundan uzak durmaya, mesafeli davranmaya, görmezden gelmeye çalışıyorlardı. Kendilerince sebepler uyduruyorlardı. Mesela, bazıları Rus propagandası, Kırım’ın tarihsel  olarak Rusların olduğunu iddia ediyordu ve bazıları da Ukrayna’nın bağımsızlığına devam etmesi için Kırım’dan vazgeçmesi gerektiğini söylüyordu. Gerçi bazıları hala söylüyor. Kendilerince Putin’i diyaloğa çekmenin yollarını arıyordu. Ancak Şubat 2022'de Ukrayna’ya topyekün saldırı başlayınca dünya uyandı.

Tabi yine de Ukrayna’yı anladığından değil, kendi korkusundan uyandı. Rusya’nın ne kadar tehditkar olduğunu, dünya güvenliği için tehdit oluşturduğunu anlamaya başladı. Bu nedenle ülkelerin bir kısmı Ukrayna’nın etrafında birleşti. Ancak halen terörist devleti, teröristleri ve terör mağdurlarını bir araya getirip sözde savaşı durdurmaya çalışanlar var.

Bence bu, mümkün de değil. Ancak bazı ülkeler Rusya’nın Ukrayna’da devlet terörü gerçekleştirdiği gerçeğini görmüyor. Veya bazı ülkeler, bazı yerlerdeki olaylara çok kalpten, yürekten yaklaşabiliyor, bazı yerlerdeki facialara da sakin veya seyirci olarak kalabiliyorlar.

Sorunuzun başlangıcında bahsettiğiniz İsrail-Filistin arasındaki çatışmalar konusunda da aynı şekilde dünyanın katliamları, çocuk, sivil ölümlerini durdurmaya gücü, yetmiyor, başka yerlerde başka kapalı kapılar arkasında anlaşmalar yapmaya çalışıyorlar. Açıkçası, İsrail-Filistin arasındaki krizin patlamasında da ben Rusya’nın parmağının olduğunu düşünüyorum. Hatta olmasa bile, bu savaş ilk önce Rusya’nın işine yarıyor.

Burada araya girmek istiyorum. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin İsrail-Filistin savaşı ile ilgili söyledikleri de çok eleştirildi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Burada bence yanlış anlaşılma veya eksik ifade edilme söz konusu. Bu konunun teferruatına bakılmadı. Zelenskiy, aslında şiddete tepki gösterdi. Bu, İsrail’e koşulsuz destek değildi. Ben bizim Cumhurbaşkanı'nın son iki yıldaki değişimini çok yakından izliyorum. Zelenskiy, çok hassas, çok yaralı bir adam. O, dünyanın neresinden gelirse gelsin, savaş, sivil ölümü, şiddet görüntülerini gördüğünde aşırı hassas davranıyor.

Zelenskiy, İrpen ve Buça vahşetlerini görmüş bir ülkenin Cumhurbaşkanı. O bölgeleri ziyaret ettikten, oradaki korkunç gerçekleri gördükten sonra bu yaşındaki adamlar olarak biz günlerce şoktan çıkamamıştık. Siz de kabul edersiniz ki, 7 Ekim’de ilk olarak dünyaya Hamas’ın İsrail’de sivillere, çocuklara saldırı başlattığı haberleri ve bu haberlere eşlik eden korkunç görüntüler yayıldı. O haber ve görüntü akışı herkeste tepki uyandırdı ve Zelenskiy de buna oldukça keskin tepki verdi.

Bu tepki bazı ülkelerde Zelenskiy’nin, İsrail’i koşulsuz desteklemesi şeklinde yorumlandı. Zelenskiy, İsrail’i değil, oradaki sivilleri desteklediğini ifade etti oysa… Ben Zelenskiy’i aklamak derdinde değilim, sadece onu iyi tanıyan birisi olarak tavrını açıklamaya çalışıyorum.

İlk haber akışının Hamas’ın saldırısıyla başladığı doğru. Ancak bir aydır haber akışı değişti, Zelenskiy’nin tavrı değişti mi?

Zelenskiy, son açıklamalarında çatışmaların durdurulması ve bu sorunun barışçıl yolla çözülmesi konusunda çağrıda bulundu. Şiddete son verilmesi çağrısında bulundu. Şiddet ise ilk gün Hamas tarafından uygulanıyordu, şu an İsrail tarafından uygulanıyor.

Dolayısıyla Ukrayna, her şartta şiddete karşı çıkıyor. Ukrayna’da bu konular oldukça aktif şekilde tartışılabiliyor. Cumhurbaşkanı'nı eleştirenler de var. Ancak öncelikle ilk başta Ukraynalı diplomatlarımız sayesinde bütün dünya Ukrayna’nın pozisyonunun ne olduğunu anlıyor.

Ukrayna diplomasisi, daha önceki yıllarda da olduğu gibi, BM kararları çerçevesinde hareket ediyor ve gerek son iki yılda BM’de yapılan oylamalarda iki devletli çözümü destekleyerek gerekse de İsrailli yerleşimcilerle ilgili son BM oylamasındaki tavrıyla duruşunu gözler önüne serdi.

İlk soruya dönmek istiyorum. Kiev’de  "Hadi artık savaşı bitirelim” diyenler var mı?

Son zamanlarda bu tür fikirler bilinçli olarak Ukrayna toplumuna dışarıdan empoze edilmeye çalışılıyor. Ancak Ukrayna’da bu düşünceye azıcık bile yaklaşan fikirleri kabul edecek veya açıkça ifade edecek hiçbir siyasi parti yok. Yani tavizi geçtim, “Rusya ile konuşalım, toprak bütünlüğü konusunu görüşelim” diyen bir siyasi güç yok. Öte yandan, Ukrayna toplumu karşısında her hangi partinin böyle fikirler ifade etmesi intihar olur.

Ama Arestoviç diyor mesela…

Evet diyor, fakat artık Ukrayna’da değil… Cumhurbaşkanı'na ve devlet kademesine gelince, ben bir süre önce birkaç bakana sizin sorularınıza benzer sorular sordum. Bunlardan birisi de kolluk kuvvetlerini temsil ediyordu. “Siz kendi aranızda bu konuları konuşuyor musunuz?” diye sordum. “Refat, bunları nereden çıkartıyorsunuz” dedi. Ben o bakana inanıyorum.

Ayrıca Cumhurbaşkanı, en az haftada bir defa bu konuda açıklama yapıyor ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğü sağlanmadığı sürece hiçbir müzakerenin yapılmayacağını ifade ediyor. Müzakereler, en azından Rusya’nın ordusunu Ukrayna topraklarından çekmesi şartıyla söz konusu olabilir.

Tüm bu spekülasyonlara son vermek için geçtiğimiz sene Ukrayna’da Ulusal Güvenlik ve Savunma Konseyi bir karar kabul etti. Bu kararda Putin İle asla müzakere yapılmayacağı ifade edilmişti. Bu durum değişmedi, değişmesi de şimdiki şartlar altında mümkün değil. Ne Cumhurbaşkanı, ne siyasi partiler, ne ordu kendine bunu yakıştırmıyor, yakıştırmaz. Ukrayna’da kapitülasyonu veya buna benzer her hangi bir şeyi kendine reva gören tek bir siyasi güç yok.

İnsanlar ne düşünüyor peki?

Eğer daha korkunç sonuçlar, facialar, korkularla dolu şantaj içeren kitlesel bir propaganda yapılırsa, savaşla hiçbir ilgisi olmayan bazı insanlar kalkıp “Hadi ya, gelin erteleyelim, 30 yıl sonra Kırım’ı, 40 yıl sonra Donbas’ı konuşuruz” diyebilir. Ancak bu tür insanlar hiçbir zaman Ukrayna’da çoğunlukta olamaz. Hatta şunu söyleyeyim, kimse Ukrayna toplumunu kapitülasyona ikna etme görevini üstlenmeye cesaret ederse ve diyelim ki, hatta toplumun yüzde 30’unu ikna ederse bile – ki bu da mümkün değil, rakamı farazi söylüyorum -, Ukrayna’da iç savaş başlar ve halk onları yok eder. Çünkü halkın büyük çoğunluğu hiçbir zaman bu kapitülasyonu kabul etmeyecek. Ukrayna halkı buna tahammül etmez.

Rusya dünyanın dikkatinin dağılmasını ve barış adı altında kapitülasyon çağrısı yapanların artmasını kullanarak propaganda üstünlüğü sağlamaya çalışırken, Ukrayna’nın gereken tür ve hacimde silahları yok. Ukrayna ne yapmayı düşünüyor?

Ukrayna’nın savaşmaktan başka çaresi yok ve Ukrayna’da siyasetçiler dahil, büyük çoğunluk bunu biliyor. Ukrayna’ya silah desteğinin gecikmesi ile ilgili çok ciddi sebepler var, onları görmezden gelmek mümkün değil.

Öncelikle bu savaş sadece Ukrayna’nın değil, dünyanın hazır olmadığı bir savaştı. NATO’nun kendi iç mekanizmalarından kaynaklanan zorluklardan ülkelerin savunma sanayi potansiyeline kadar birçok sebep sayabiliriz. Dünya bu saldırganlığı durdurmaya hazır değildi. Süreç buna doğru gidiyor, ancak çok büyük gecikmelerle gidiyor.

Genelkurmay Başkanı Zalujnıy da bunu ifade etmeye çalışıyor. Bir sene önce F-16’larla ilgili taleplerimizi duymak bile istemiyorlardı, ancak şimdi hangi ülkelerde kaç pilotumuzun eğitim gördüğünü biliyoruz. Maalesef, kararlar gecikmeli alınıyor ve gereken miktarda silah gelmiyor. Gerçi objektif olmak gerekirse, silah miktarı her zaman silah vermeyi isteyip istememekle ilgili olamıyor. Bazen o silah sadece olmuyor veya yeterli miktarda olmuyor, yenisini üretmek gerekiyor. Bence Rusya, konusunda artık Batı geriye dönüşün imkansız olduğunu anlıyor.

O çizgi çoktan geçildi. Bunu anlıyorlar. Farklı ülkelerde seçimler, siyasi gelişmeler farklı değişikliklere neden olabilir. Ancak genel trend sürüyor. Mesela, geçtiğimiz haftalarda Prag’da Kırım Platformu parlamenterlerinin toplantısı vardı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş da katıldı. Orada parlamenterler çok kararlılardı. Mesela; onlar ülkelerinde askeri yardımlar konusunda daha ısrarlı olacaklarını ifade ettiler. Ve birçoğu şunu da açık şekilde ifade etti; tehlike artık onları da saracak boyutta büyük ve bu, sadece Ukrayna’nın sorunu değil.

Parlamento heyetleri ile çok görüşmeler yaptık; onların büyük çoğunluğu samimiyetle “Biz kendimizi korumak için Ukrayna’ya destek veriyoruz ve Ukrayna’ya bizim güvenliğimiz için en kıymetli şeyi – canını veren insanlarından dolayı minnettarız” dediler. Yani artık bunu söylemekten çekinmiyorlar. Dolayısıyla, durumun objektif kabulü söz konusu. Onlar da biliyorlar ki, bu konuda sonuna kadar gidilmezse, daha sonra daha kötü olacak ve onlar için canını veren bir Ukrayna olmayacak.

Yani Ukrayna her halükarda desteğin süreceğine inanıyor ve en önemli motivasyonu da budur mu demek istiyorsunuz?

Ukrayna'ya verilen desteğin süreceğine inanıyoruz. Ancak en önemli motivasyon, Ukrayna’nın artık Rusya’yı daha iyi tanıması ve iyi tanıdığı bu düşmana asla taviz vermeyecek olmasıdır.

Devamı gelecek...

Tartışma