Wilson Institute: ABD, Suriye politikasını yeniden değerlendirebilir
İsrail-Gazze savaşı, DEAŞ varlığı ve ABD güçlerine saldırılar Suriye'de dengeleri değiştiriyor. ABD Kongresi, bölgesel çatışmalar ışığında Suriye politikasını yeniden değerlendirebilir.
ABD'nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Wilson Institute'de, ABD'nin Suriye'deki hedefleri ve son bölgesel gelişmeler kapsamında ortaya çıkan yeni gerçekliğin, ABD'nin Suriye politikasını nasıl etkileyebileceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD'nin 2012 yılından bu yana bölgedeki 'hedeflerine' dair genel başlıkların değerlendirildiği analizde, özellikle son dönemde Gazze savaşı ve Suriye'deki ABD üslerine olan saldırılardan kaynaklı olarak bu politakalarda değişikliğe gidebileceği belirtildi.
Analizde ayrıca; terör örgütü PKK'nın uzantısı olan SDG, ABD'nin 'bölgesel ortağı' olarak tanımlandı ve kongrenin yeni gerçeklik doğrultusunda 'savunma yardımlarını' yeniden değerlendirebileceği iddiasında bulunuldu.
İşte Wilson Center'da yayınlanan analiz:
2011 yılından bu yana Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümeti ile onun görevden alınmasını isteyen muhalif güçler arasındaki çatışmalar ülke nüfusunun yaklaşık yarısını yerinden etti ve yarım milyondan fazla insanın ölümüne neden oldu.
Suriye'de en az beş ülke faaliyet gösteriyor ya da askeri güç bulunduruyor. Bunlar; Rusya, Türkiye, İran, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri.
ABD Suriye politikasını, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye ihtilafına müzakere edilmiş bir siyasi çözüm bulunmasını desteklemek ve DEAŞ'ın kalıcı bir yenilgiye uğratılması olarak açıklamaktadır.
ABD Suriye'de, DEAŞ'ın kalıntıları ve tutukluların oluşturduğu tehditleri ele almak, Suriye'ye insani erişimi kolaylaştırmak ve özellikle son dönemde Rusya, Türkiye ve İran'ın ABD operasyonlarına yönelik zorluklarını yönetmek için çalışmaktadır.
Diğer yandan Şubat 2023'te meydana gelen depremler ve Rusya destekli hükümetin Suriye'nin kuzeybatısında isyancıların elindeki bölgelere yönelik yeniden başlayan saldırıları ilave insani ihtiyaçlar doğurdu.
Ekim 2023'te İsrail'de meydana gelen terör saldırıları ve İsrail'in Gazze Savaşı, İran destekli grupların Suriye'deki ABD askeri noktalarına saldırmasına ve ABD'nin karşılık vermesine yol açmıştır.
Kontrol alanları
Rusya ve İran arafından desteklenen Esad hükümeti, çoğu büyük şehir de dahil olmak üzere Suriye topraklarının yaklaşık üçte ikisini kontrol ediyor. Başkan Esad 2021'de dördüncü yedi yıllık dönemini kazandı. ABD'li yetkililer ise bu seçimi "demokrasiye hakaret" olarak nitelendirdi.
Esad yönetimine karşı bazı silahlı direnişler devam ediyor ancak Arap Birliği ve bazı Arap devletleri hükümetle ilişkileri normalleştirdi ve Esad ile üst düzey yetkilileriyle doğrudan temas kurdu.
DEAŞ'ın, ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından grup, Kuzeydoğu Suriye Özerk Yönetimi olarak da bilinen Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ni kurdu.
Türkiye ise, SDG içindeki grupların, ABD tarafından da terör örgütü olarak tanımlanan PKK ile olan bağlantıları nedeniyle gruba karşı operasyonlar düzenledi.
Ekim 2023'te PKK'nın Türkiye'de gerçekleştirdiği bir saldırının ardından Türkiye'nin Suriye'de düzenlediği saldırıları SDG kontrolü altındaki bölgeye yoğunlaştırdı. Diğer yandan bazı Arap aşiret güçleri Ağustos 2023'ten bu yana Suriye hükümetinin desteğiyle SDG'ye karşı silahlandı.
Suriye'nin kuzeybatısında muhaliflerin elinde bulunan bölgelerde yaşayanların çoğu, Suriye'nin Esad kontrolündeki bölgelerinden göç etmek zorunda kalmıştır ve tahminen %75'i temel ihtiyaçlarını karşılamak için BM yardımına muhtaçtır.
Suriye'de Türkiye'nin kontrolündeki bölgeler, Türk güçlerinin Suriyeli Arap vekil güçlerle işbirliği içinde yönettiği toprakları kapsıyor. Bu bölgelerde Türkiye, sınır komşusu oldukları Türk illerine bağlı yerel konseyler kurdu ve bazı temel hizmetleri sağlamaya devam ediyor.
ABD'nin Suriye politikası
Biden Yönetimi, BM'nin 2254 sayılı kararında öngörüldüğü üzere çatışmaya siyasi bir çözüm bulunmasına yönelik olarak dört politika önceliği belirlemiştir.
Bunlar;
1- ABD ve koalisyonun DEAŞ'e karşı yürüttüğü kampanyanın sürdürülmesi,
2- Yerel ateşkeslerin desteklenmesi,
3- İnsani yardım erişiminin genişletilmesi,
4- Hedeflenen yaptırımların uygulanması da dahil olmak üzere insan hakları ve nükleer silahların yayılmasının önlenmesini teşvik ederken hesap verebilirlik ve uluslararası hukuka saygı gösterilmesi için baskı yapılması.
ABD bu hedeflerine ulaşmak için; ABD Kongresi tarafından 2014 yılında yetkilendirilen ve DEAŞ'le Mücadele Eğit ve Donat olarak adlandırılan fon aracılığıyla mücadele etmeye devam etdiyor. ABD'nin bölgedeki ortak gücü ise SDG olarak tanımlanıyor.
Amerika Birleşik Devletleri 2011 yılından bu yana Suriye'nin rejim kontrolünde olmayan bölgelerine 1.3 milyar dolardan fazla istikrar yardımı sağladı. ABD, DEAŞ ile mücadele kapsamında ise bölgedeki ortak gücü olan SDG'ye de askeri destek sağlamaya devam ediyor.
Gelinen noktada ABD kongresi, özellikle Suriye ile ilgili savunma ödenekleri konusunda artış noktasında yeni bir planlamaya gidebilir ve Suriye içinde artan şiddet olaylarının, Suriye'deki ABD güçlerine yönelik saldırıların sıklaşmasının ve bölgesel çatışmaların ışığında Suriye politikasını yeniden değerlendirebilir.