Wilson Institute: G20'nin bütünlüğü tehdit altında!

Değişen küresel güç dengesi ve dünya çapında çatışmaların yaygınlaşması uluslararası kurumların yapısını sorgulatıyor! Peki BMGK'daki veto yetkileri başta olmak üzere uluslararası yapılarda reform yapmak mümkün mü?

1. resim

ABD merkezli düşünce kuruluşlarından Wilson Institute'de, G20'nin yapısının ve uluslarası kurumlarda, küresel jeopolitik gelişmeler nedeniyle çeşitli başlıklarda revizyon ihtiyacının ortaya çıkmasına dair gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

Özellikle Ukrayna savaşın başlamasından bu yana, küresel jeopolitik bölünmelerin artmasının bir sonucu olarak G20'nin etkinliğinin azaldığı belirtilen analizde, Aralık ayında G20 liderliğini üstlenen Brezilya'nın da, geniş ve iddialı bir gündemi ele almaya çalışacağı belirtildi.

Analizde ayrıca, değişen küresel güç dengesi ve dünya çapında çatışmaların yaygınlaşması ile birlikte Brezilya'nın özellikle BMGK'daki P5 ülkelerinin veto hakkı ile ilgili bir reizyon önereceğine dikkat çekildi.

İşte Wilson Institute'de yayınlanan analiz:

Ukrayna'daki savaşın başlamasından bu yana, küresel jeopolitik bölünmelerin artmasının bir sonucu olarak G20'nin etkinliğinin azaldığı görülüyor.

Bununla birlikte, bu yıl örgütün dönem başkanlığını yürüten Brezilya, bazı unsurlarını yerine getirmenin zor olacağı geniş ve iddialı bir gündem ele alacak.

Brezilya'nın G20 liderliği Aralık ayında başladı ve bu nedenle neredeyse dört aylık bir geçmişi var.

Başkan Luiz Inacio Lula da Silva'nın şu ana kadarki en iddialı önerilerinden biri BM, Uluslararası Para Fonu, Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Bankası gibi savaş sonrası çok taraflı kurumlarda reform yapılması.

Lula'nın argümanına göre değişen küresel güç dengesi ve dünya çapında çatışmaların yaygınlaşması, çok taraflı düzende böyle bir değişikliğin giderek daha fazla gerekli olduğu anlamına geliyor.

Ancak bu tür reformlar en az otuz yıldır tartışılıyor ve hayata geçirilmesi hiç de kolay olmayacak.

Giderek artan sayıda ülke prensipte değişim konusunda hemfikir olsa da, uygulamada belirli öneriler etrafında bir fikir birliği oluşturmak zor.

Örneğin Brezilya'nın BM reformu için öne sürdüğü fikirlerden biri, Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan P5'in (ABD, Çin, Rusya, Fransa ve İngiltere), tartışılan bir konunun “kendilerini doğrudan etkilemesi” halinde veto yetkilerinden vazgeçmeleridir. Muhtemelen bu, örneğin Ukrayna ile ilgili kararlarda Rusya için de geçerli olacaktır.

Bu önerinin P5'in desteğini alması pek olası görünmüyor.

Bu ya da başka bir reform gündeminin arkasında uzlaşma sağlamanın bu kadar zor olmasının nedenlerinden biri, daimi üyelerin uzun zamandır değişimi benimseme konusunda isteksiz olmaları ve jeopolitik olarak giderek daha fazla bölünmeleridir.

Yine de Lula bu gündemi zorlaycak gibi görünüyor.

Hedef, Eylül ayında BM Genel Kurulu sırasında New York'ta G20 liderlerini ve daha geniş bir bakanlar topluluğunu bir araya getirerek ileriye dönük bir eylem planı üzerinde anlaşmaya çalışmak.

Brezilya'nın G20 liderliğini kullanmasının bir diğer ayırt edici yolu da sürdürülebilirlik gündemine odaklanmasıdır.

Bu gündem ekonomik, sosyal ve çevresel olmak üzere sürdürülebilir kalkınmanın birçok boyutunu kapsamakta ve açlık ve yoksullukla mücadeleyi de içermektedir.

Gıda güvenliği konusuna daha fazla odaklanılmasının temel nedenlerinden biri, BM Dünya Gıda Programı eski direktörü David Beasley'in küresel bir açlık felaketini körüklediğini söylediği Ukrayna'daki savaşın etkileri de dahil olmak üzere, giderek büyüyen bir fırtına.

Brezilya kendisini dünyanın geri kalanı için “ekmek sepeti” görevi görebilecek gerçek bir "tarımsal süper güç" olarak görüyor. Ülkedeki yetkililer 1970'lerde sektöre büyük yatırımlar yaptığından beri Brezilya et, kahve ve mısır gibi ürünlerde uzmanlaşarak dünyanın en büyük ikinci tarım ürünleri ihracatçısı haline geldi. Brezilya'nın bu başarısı sayesinde birçok büyük ekonomi gıda ihtiyaçlarının büyük bir kısmını Brezilya'dan karşılıyor.

Lula, ülkesinin G20 başkanlığı sırasında Brezilya'nın Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak kurma niyetini resmen açıklayacak.

Bunlar, Brezilya'da devam etmekte olan ve dünyanın dört bir yanından bakanların, diğer yetkililerin ve sivil toplum temsilcilerinin katıldığı düzinelerce toplantıyı içeren G20 zirvesinin bir parçasını oluşturan platformlardan sadece ikisi.

Tüm bunların zirve noktası ise Kasım ayında Rio de Janeiro'da G20 üyesi ve davetli konuk ülkelerden yaklaşık 30 devlet ve hükümet başkanının yanı sıra BM, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Bankası ve IMF gibi uluslararası kuruluşlardan üst düzey yetkililerin katılacağı bir liderlik zirvesi olacak.

G20 zirvelerinin başarılı bir yıl geçirmesini sağlamaya çalışan Lula'nın karşılaştığı en büyük zorluk, Ukrayna'da savaşın başlamasından bu yana büyüyen jeopolitik bölünmeler.Son G20'lerde Moskova'nın işgali nedeniyle tansiyon yükselmiş ve diplomatik havai fişek gösterilerine yol açmıştı.

G20 dışişleri bakanları 2022 ve 2023 yıllarında defalarca karşı karşıya gelmiş, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov bazı toplantıları terk etmiş ve "G20 ailesi" olarak adlandırılan grubun alışılagelmiş fotoğraflarından hiçbiri çekilmemiştir.

Ukrayna'nın bu denli bölücü olmaya devam etmesi, bu yıl yapıcı tartışmaların önünde büyük engeller olduğunu gösteriyor.

Ancak zorluk yaratan sadece Ukrayna'daki çatışma değil. Çin ve Batı arasındaki gerilim de uzun süredir yüksek seyrediyor.

Bu belirsizlik ortamında Lula, G20'nin ev sahibi olarak damgasını vurmaya çalışıyor.

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in, ABD Başkanı Joe Biden ile ikili ilişkilerde uzun süredir devam eden soğukluk karşısında daha iyi geçinmenin yollarını bulmaları gerektiğini söylemesi, Lula'nın çabalarına yardımcı oldu.

Lula'nın toplantılara başkanlık etmeye ve ülkesinin G20 başkanlığını güçlendirmeye bu kadar hevesli olmasının bir nedeni de, genişleyen jeopolitik bölünmelere rağmen grubun hala sahip olduğu prestijdir.

Liderler zirvesine Çin, Almanya, Hindistan, Japonya, Avustralya, Brezilya, İngiltere, Suudi Arabistan, Güney Afrika, Türkiye, Fransa, İtalya, Almanya, Kanada, Güney Kore, Arjantin, Meksika, AB, ABD ve Rusya'dan cumhurbaşkanları ve başbakanlar katılacak.

Bu güçler birlikte küresel gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 90'ını, dünya ticaretinin yüzde 80'ini ve küresel nüfusun yaklaşık yüzde 66'sını oluşturuyor.

Lula, son on buçuk yılda G20'nin uluslararası ekonomik işbirliği ve küresel yönetişim için önde gelen forum olarak G7'den görevi devraldığı düşünülse de, bazılarının kendisine yüklediği hırsı tam anlamıyla gerçekleştiremediğinin farkında.

Bunun nedeni kısmen, dünya liderleri tarafından varılan anlaşmaların uygulanmasını sağlayacak resmi mekanizmalara sahip olmamasıdır.

Tüm bunlar 2024'ün neden G20 için en öngörülemez yıllardan biri olduğunu ortaya koyuyor.

Her şeyin bir hınca dönüşme ihtimali olsa da, geçtiğimiz dört ay boyunca gerçekleşen zirveler sonucunda önemli anlaşmalara varılması daha büyük bir olasılık.

Belirsizliğin ortasında kesin olan bir şey varsa o da Brezilya başkanlığının kendisinden beklenenleri aşmak için çalışmaya devam edeceğidir.

Bunda başarılı olup olamayacağı ise büyük ölçüde Ukrayna sonrası Batı ile Rusya arasındaki ayrışmanın önümüzdeki aylarda artmaya devam edip etmeyeceğine bağlı olacaktır.

Tartışma