Al Jazeera: Sudan’da yılları bulan güç mücadelesi

Yakın tarihli anlaşma, Sudan Acil Destek Güçleri’nin paramiliter gücünün orduya sivil bir hükümetin gözetimi altında entegre edildiğini gösteriyor.

1. resim

Sudan ordusu, Acil Destek Güçleri (RSF) ile karşı karşıya gelme riski konusunda uyarıda bulundu. İki grup arasındaki gerilim, sivil bir hükümeti yeniden kurmak için bekletilen anlaşmayı tehlikeye atıyor.

Sudan'ın yönetiminde kim var?

Sudan, diktatör Ömer El Beşir'in Nisan 2019'da bir halk ayaklanması sonucu askeri generaller tarafından görevden alınmasıyla demokrasiye geçiş sancılarını yaşamaya başladı. Batı tarafından uzun süredir dışlanan El Beşir, yaklaşık 30 yıldır ülkeyi yönetiyordu.

Ağustos 2019'da taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre ordu, seçimler öncesinde yönetimi sivillerle paylaşmayı kabul etti. Ancak bu anlaşma, Ekim 2021'de Sudan genelinde demokrasi yanlısı yeni kitlesel hareketleri tetikleyen bir darbeyle aniden askıya alındı.

Güç dengesi nereye uzanıyor?

Sudan’da ordu, 1956 yılında elde edilen bağımsızlıktan bu yana baskın bir güç unsuru oldu. Fakat 2019-2020 yıllarında uygulanan güç paylaşımı, siviller ile ordu arasındaki güvensizliği arttırdı.

Sivil taraf, protesto hareketinden ve uluslararası toplumdan aldığı destekten meşruiyet kazandı.

Ordu ise 2020’de imzalanan barış antlaşmasından ve göreve dönen Ömer el Beşir’in kıdemli askerlerinden güç alıyordu.

Darbe sonucu yeniden yönetime geçen ordu, soyutlanmayla ve ekonomik krizle karşı karşıya kaldı.

RSF’nin başkanı ve Sudan Konseyi’nin başkan yardımcısı olan General Mohamed Hamdan Dagalo, yeni bir geçiş planının arkasına sığınarak Konsey ve Genelkurmay Başkanı olan Abdel Fattah el-Burhan ile gerilim yaşadı.

Güç mücadelesinin kırılma noktaları nelerdir?

Protestolardan bu yana yaşanan gerginliğin ana nedenleri, sivillerin talep ettiği ordu denetimi ve RSF’nin düzenli orduya entegrasyonudur.

Siviller ayrıca, ordunun denetimi altında olan ve önemli bir güç kaynağı olarak görülen tarım, ticaret ve diğer sektörlerin devredilmesi çağrısını yaptı.

Dahası, ordu ve müttefiklerinin Darfur’da 2003’ten beri savaş suçu işlediğine yönelik ortaya atılan iddialar konusunda adalet arayışı mevcut. Uluslararası Ceza Mahkemesi, el Beşir ve diğer Sudanlı suçlular için dava açılmasını talep ediyor.

3 Haziran 2019’da demokrasi yanlısı protestolara katılan siviller için de adalet arayışı sürdürülüyor. Aktivistler ve sivil gruplar, soruşturmanın ertelenmesine tepki göstererek, darbeden bu yana öldürülen 125 sivilin hakkını arıyor.

Peki ya ekonomi?

Para biriminin değer kaybetmesine neden olan ve ekmek ile yakıt kıtlığına sebebiyet veren ekonomik kriz, el-Beşir’in iktidarını sonlandırmıştı.

2019-2020 yıllarında var olan geçiş hükümeti, borçlarını başarılı bir şekilde hafifleterek IMF reformlarını uyguladı.

Fakat 2021 darbesinin ardından milyarlarca dolarlık uluslararası destek durduruldu. Söz konusu gelişme, kalkınma projelerini durdu, ulusal bütçeyi zorladı ve hâlihazırda vahim olan insani durumu kötüleştirdi.

Bölgesel tablo nedir?

Kızıldeniz, Sahel ve Afrika Boynuzu sınırında bulunan Sudan, değişken bir bölgede yer alıyor. Stratejik konumu ve tarımsal zenginliği, geçiş sürecini zorlaştıran bölgesel güç oyunlarına sebep oldu.

Etiyopya, Çad ve Güney Sudan’ın da dahil olduğu birçok ülke, siyasi çalkantılardan ve çatışmalardan etkilendi.

Sudan ile Etiyopya’nın ilişkisi, özellikle sınırdaki tartışmalı tarım arazileri, on binlerce mülteciyi Sudan’a sığınmaya iten Tigray bölgesindeki çatışma ve Büyük Etiyopya Rönesans Barajı nedeniyle gergin.

Tarihi bağlarının ve yakın ordu ilişkilerinin bulunduğu Mısır ise darbeye destek veren gruplarla alternatif bir yol izlemişti.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık ve ABD “Dörtlüsü”, Afrika Birliği ve Birleşmiş Milletler ile birlikte arabulucu olmuştu. Batılı güçler, Sudanlı askeri yetkililerin sıcak baktığı Kızıldeniz’de Rusya’nın bir askeri üs bulundurması ihtimalinden korkuyor.

Kaynaklar

Tartışma