Arab News: Türkiye ve Körfez ülkeleri Irak'ın yeniden yükselişinde kilit rol oynuyor

Türkiye, Irak'ı dış müdahalelerden kurtarıp bir işbirliği platformu haline getirmeye çalışıyor. Peki Kalkınma Yolu projesi ve Türkiye-Körfez işbirliği bölgeyi nasıl değiştirecek?

1. resim

Suudi Arabistan merkezli Arab News'de, Türkiye'nin Irak ile hayata geçirmeye başladığı Kalkınma Yolu ile ilgili gelişmeler ve projenin hayata geçirilmesi için Türkiye ve Körfez ülkelerinin rollerinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı .

Türkiye'nin, Körfez ülkeleri ve Batı ile olan ilişkilerini kullanarak Irak'ın statüsünü dış müdahalelerin kurbanı olmaktan çıkarıp bir işbirliği platformu haline getirmeye çalıştığı belirtilen analizde, Kalkınma Yolu projesinin de bu hedef doğrultusunda önemli bir adım olduğuna dikkat çekildi.

Analizde ayrıca, Türkiye'nin Irak ile birlikte attığı adımların Katar ve BAE gibi Körfez ülkeleri tarafından desteklendiği belirtilerek bu gelişmenin bölgesel istikrar için önemli olacağı tepiti yapıldı.

İşte Arab News'de yayınlanan analiz:

Geçtiğimiz on yıl içinde, Körfez ülkelerinin bölgede daha aktif roller oynamaya başlamasıyla Orta Doğu'nun ağırlık merkezi Arap Körfezi'ne kayarken, Irak, Suriye ve Mısır gibi ülkelerin jeopolitik etkisi nispeten azaldı.

Ancak son gelişmeler, özellikle Irak'ın önemli bir aktör olarak yeniden ortaya çıkmasıyla birlikte, bu ülkelerden bazılarının bölge siyasetindeki önemini yeniden ortaya koymaktadır.

Onlarca yıl süren çatışmaların ardından Irak, sadece anlaşmazlıklara arabuluculuk etmekle kalmayıp aynı zamanda ekonomik entegrasyon ve işbirliğini de kolaylaştırarak kendisini bölgesel bir aktör olarak konumlandırmaya çalışıyor.

Örneğin, çoğu zaman bölgesel aktörler arasındaki rekabetin arenası olan Irak, geçen yıl Çin'in aracılık ettiği Suudi Arabistan-İran anlaşmasının tohumlarının atılmasında etkili oldu.

Irak hükümeti şimdi Türkiye, Körfez ülkeleri ve Batı ile olan ilişkilerini kullanarak ülkenin statüsünü dış müdahalelerin kurbanı olmaktan çıkarıp bir işbirliği platformu haline getirmeye çalışıyor. Bu durum Türkiye ve Körfez ülkelerinin gözünden kaçmadı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz hafta uzun zamandır beklenen Irak ziyaretini gerçekleştirdi. 2011'den bu yana ilk ziyaretini gerçekleştiren Erdoğan'a kalabalık bir heyet eşlik etti.

Kritik bir dönemeçte gerçekleşen bu ziyaret iki taraf arasında karşılıklı anlayışa yol açtı ve çeşitli alanlarda 26 anlaşma ve mutabakat zaptının imzalanmasıyla sonuçlandı.

En somut sonuçlardan biri Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında Kalkınma Yolu projesinde ortak işbirliği için dört yönlü mutabakat zaptının imzalanması oldu. 17 milyar dolarlık bu plan, Körfez'i Irak üzerinden Türkiye'ye bağlayan karayolu ve demiryolu altyapısını kurmayı, Irak'ın coğrafi konumundan ve çok sayıdaki sınırından yararlanarak ulaşım ve ticareti kolaylaştırmayı amaçlıyor.

Proje üç aşamada gerçekleştirilecek: ilki 2028'de, ikincisi 2033'te ve üçüncüsü 2050'de tamamlanacak.

Kalkınma Yolu projesi, iki ülke arasındaki işbirliği çabalarıyla Türkiye-Irak sınırına ulaşma hedefine ulaşırsa, yeni bir ekonomik işbirliği dönemini başlatma potansiyeline sahiptir. Böyle bir başarı mevcut anlaşmazlıkları azaltabilir ve Ankara ile Bağdat'ı birbirlerine karşı alternatif yaklaşımlar keşfetmeye sevk edebilir.

Bu aynı zamanda siyasi anlaşmazlıkların ekonomik ve kalkınma girişimleri yoluyla giderilebileceğini de kanıtlayacaktır.

Ankara ve Bağdat bir süredir bu proje üzerinde yakın işbirliği içinde çalışıyor ve en önemli hususlardan biri de finansman açısından ülkelerin katılımı. Katar ve BAE'nin katılımı bu endişeyi gideriyor.

Körfez ülkelerinin Irak'la angajmanı büyük ölçüde Washington'un İran'ın etkisini kontrol altına almak amacıyla Bağdat'ı Körfez'in etki yörüngesine çekmeye yönelik proaktif çabalarının yanı sıra Türkiye'nin Irak'taki angajmanından kaynaklanıyor.

Bağdat, Kalkınma Yolu projesini açıkladığında Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri, Türkiye, İran, Suriye ve Ürdün'den bakanları girişimi tartışmak üzere bir araya getiren bir günlük bir konferansa ev sahipliği yaptı.

İran'ın bu resimde yer almaması, Irak'ın İran'ın gölgesinden çıkmak istediğinin bir göstergesi olabilir.

Katar ise Türkiye ile doğrudan bir ekonomik bağlantı kurmaya hevesli. Doha ayrıca Irak'taki yatırımlarını genişletmeye de ilgi gösteriyor. Bu taahhüt, altyapı ve hizmet projeleri için ayrılan yaklaşık 10 milyar dolarlık bir ilk taahhütle başladı.

BAE ile ilgili olarak Irak, Birleşik Arap Emirlikleri firmalarının büyük limanları yönetme konusundaki uzmanlığından yararlanmayı hedefliyor. BAE'nin Irak'a, özellikle de projenin finansmanında yardım etmeyi seçmesinin iki temel nedeni var. Irak'ın İran'dan uzaklaşmasını desteklemek ve daha geniş kalkınma vizyonuyla uyumlu bölgesel bir girişime katılmak.

Ancak her iki Körfez ülkesinin de Irak'ın öngörülemeyen siyasi ortamına karşı yatırımlarını güvence altına almaları gerekiyor. Bu da Irak'ı bir nüfuz alanına dönüştürmek için sürekli ve stratejik bir çaba sarf etmeyi gerektiriyor.

Riyad ve Tahran arasındaki gerilimin azaltılmasına yardımcı olmasının yanı sıra Irak'ın, iki ülke arasında yıllarca süren gerginliğin ardından Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri liderlerinin bir araya gelmesini kolaylaştırması da dikkate değerdir.

Dolayısıyla altyapı projesi sadece Türkiye-Irak ilişkilerini ve Ankara'nın genel olarak Arap dünyasıyla ilişkilerini geliştirmekle kalmayacak, aynı zamanda Körfez ülkeleri Irak'taki ayak izlerini genişlettikçe KİK içi işbirliğini de teşvik edecektir.

KİK içi işbirliği Körfez ülkelerine Irak'ta stratejik derinlik sağlayacak ve yatırımlarını dış ve iç baskılara karşı dayanıklı hale getirecektir.

Bununla birlikte, Kalkınma Yolu Irak'ın Türkiye ile ilişkilerini potansiyel olarak geliştirebilir ve ilgili Körfez ülkeleri için faydalı olabilirken, Kuveyt ve Irak arasındaki deniz sınırları konusundaki anlaşmazlıklar da dahil olmak üzere mevcut ekonomik ve siyasi anlaşmazlıkları da karmaşık hale getirebilir. Ancak, bu anlaşmazlıklar ışığında, projenin başarılı bir şekilde uygulanmasını sağlamak için sağlıklı bir siyasi diyalog gereklidir.

Burada Türkiye ve diğer KİK ülkelerinin rolleri önemlidir.İhtiyatlı olmakla birlikte, projenin Bağdat'ı deniz anlaşmazlığını çözmek için Kuveyt ile müzakerelere girişmeye sevk etmesi mümkün olabilir. Bu tür görüşmeler her iki taraf için de faydalı olabilir, kalkınma girişimlerinde işbirliğini teşvik edebilir ve gerilimi azaltabilir.

Kalkınma Yolu'nun uygulanabilirliği konusunda şüphe uyandıran bir diğer husus da Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi ve Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru gibi çok sayıda rakip bölgesel bağlantı girişiminin varlığıdır.

Ancak bölge şüphesiz birden fazla ekonomik koridoru barındırabilir. Zira bu sıfır toplamlı bir oyun değil.

Günümüzün değişen bölgesel manzarasında Körfez ülkeleri, Irak'ın bölgesel siyasete yeniden dahil olmasında önemli bir rol oynuyor. Kalkınma Yolu projesi gibi ekonomik girişimler, ihtilaflı konuları bir kenara bırakarak işbirliği ve bölgesel entegrasyona doğru bir kayışa işaret ediyor.

Zorluklar ve birbiriyle rekabet eden projeler mevcut olsa da, Türkiye ve Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere paydaşlar arasındaki işbirliği daha müreffeh ve birbirine bağlı bir bölge vaat ediyor.

Kaynaklar

Tartışma