Bluetooth cihazlarımızın Viking kökenleri
Cesur ve acımasız Kral Harald Gormsson, İskandinavya’yı birleştirdiği gibi cihazları birleştiren kablosuz teknolojiye de adını verdi.
Kral Harald Bluetooth’un gömüldüğüne inanılan Roskilde Katedrali’ndeki portresi.
Bluetooth teknolojisi sayesinde, her gün dünyanın her yerindeki insanlar, kablosuz bağlanarak müzik dinleyebilir, podcast’lere göz atabilir veya film izleyebilir. 1990’ların ortasında, geliştiricisi Intel mühendisi Jim Kardach bu yeni teknoloji için bir isim bulmaya çalışıyordu.
O zamanlar Viking tarihini okurken, Harald Bluetooth adlı 10. yüzyıl Danimarka kralının kahramanlıklarını öven Runik yazılı bir taş ilgisini çekmişti.
Taş, Bluetooth’un Danimarkalıları nasıl tek bir halk olarak bir araya getirdiğini ve Norveç’i nasıl ele geçirdiğini anlatıyordu. Kardach, kralın adının program için iyi bir kod adı olabileceğini düşündüğünü yazmıştı.
Başka isimler de düşünülmüştü ama Viking hükümdarının lakabı kalıcı oldu. Bluetooth teknolojisi, tıpkı Kral Bluetooth’un bin yıldan fazla bir süre önce İskandinavya’nın birçok bölümünü birbirine bağlayıp ele geçirmesi gibi, modern dünyayı fethetmek ve birbirine bağlamak için yola çıktı.
Bir hanedanın doğuşu
Harald Bluetooth’un hayatı 10. yüzyıla yayıldı. 30 yıllık hükümdarlığı sırasında Norveç’i istila etti, Danimarka’nın Gormsson Hıristiyanlığına dönüşümünü tamamladı ve adını yüceltmek için kaleler inşa etti.
Hayatı, oğlu Sweyn Forkbeard’la çekişmeyle sonuçlanacak olsa da hanedanı sağlam kaldı: Torunu Canute daha sonra İngiltere, Danimarka ve Norveç’i yönetecekti.
Bluetooth adı, Eski İskandinav dilinde “mavi diş” veya “koyu diş” anlamına gelen Blåtand’dan geliyor. Gelenek, takma adın kralın dişlerinin kararmış veya kötü olmasından kaynaklandığını söylüyor ancak diş yapısına dair kesin bir kanıt mevcut değil.
Bluetooth’un başka bir adı daha vardı: Harald Gormsson veya Gorm’un oğlu. Babası Gorm’un tam olarak nasıl iktidara geldiği belirsiz. Yerli bir Jutlandlı gibi görünüyor. MS 936’da Gorm, kuzey Jutland’ın kontrolünü İsveçlilerden aldı ve Jelling kasabası merkezli bir krallık kurdu.
Gorm’un bu krallığı elinde tutma ve varisine devretme çabaları, 10. yüzyıl İskandinavya’sındaki genel bir eğilimi yansıtıyor. Viking krallıkları önceki yüzyıllarda Kuzey Denizi çevresinde yağma yoluyla elde edilen zenginlik sayesinde ortaya çıkmıştı.
Daha sonra 900’lü yıllarda merkezi monarşilere dönüşmeye başladılar. Gorm’un Jelling’de başlattığı şeyi Bluetooth ve mirasçıları pekiştirdi. Bu Jelling Hanedanı aynı zamanda 10. yüzyılın bir başka önemli dönüşümüyle de şekillendi: İskandinavya’nın Hıristiyanlaşması.
Bluetooth efsanesi
Jelling’deki iki ünlü Runik taşı, yeni ve istikrarlı bir yönetim tarzının etkileyici anıtlarıydı. Bu iki taşın en eskisi ve daha küçük olanı, pagan Gorm tarafından eşi ve aynı zamanda Bluetooth’un annesi Thyra’nın anısına yazılmıştı. Daha büyük olan taş ise Bluetooth tarafından dikilmişti.
Bu taşın bir yüzünde bulunan “bir ağaca asılı İsa” gravürü, İsa’nın Danimarka’daki en eski görsel tasviri olma özelliği taşıyor.
Diğer yüzünde ise yüzyıllar sonra Bluetooth teknolojisinin yaratıcısına ilham verecek Runik yazıt yer alıyor: “Sá Haraldr es sér vann Danmork alla auk Norveg auk dani gærði kristna” (“Harald Danimarka ve Norveç’in tamamını kendisi adına kazandı ve Danimarkalıları Hıristiyan yaptı”).
Jelling Taşı’nda yazılı olan iddialar elbette propaganda amaçlı. Bluetooth’un başarıları ve başarısızlıklarının daha ayrıntılı bir resmini görmek için tarihçiler çeşitli ortaçağ kaynaklarına başvuruyor.
Önemli belgelerden biri, Vikinglerin bir diğer ünlü tarihçisi Snorri Sturluson’un yeğeni Óláfr Þórðar-son tarafından 13. yüzyılda İzlanda’da yazılan bir destan. Óláfr’ın “Knýtlinga Efsanesi” başlıklı anlatımı, Bluetooth’un tahta çıkışıyla başlıyor: “Güçlü bir hükümdardı ve savaşta büyük bir liderdi.”
Destan daha sonra Bluetooth’un, yeğeni Harald Gráfeldr’in (Graycloak) hüküm sürdüğü Norveç krallığına nasıl gözünü diktiğini anlatıyor.
Tarihi kayıt, Bluetooth’un Danimarka’ya davet edilen ve orada suikasta uğrayan Gráfeldr’e karşı komplo kurduğunu öne sürüyor. Norveç kralının ölümünün ardından Bluetooth, ordusuyla Norveç’i işgal etti; fiili kral olarak Håkon Jarl’ı atadı; ve sonra tüm ülkeyi kendisine haraç ödemeye zorladı.
Kralı dönüştürmek
Güneyde Danimarka, Viking krallıklarından çok daha güçlü bir devletle sınır komşusuydu: Kutsal Roma İmparatorluğu. İmparatorlar, Germen ve Slav halklarıyla, onların Hıristiyanlığa dönüştürülmesi gereken paganlar olduğu bahanesiyle onlarca yıldır savaşıyordu.
Bu aynı zamanda İmparator II. Otto’nun, Bluetooth’un Saksonya’daki topraklarına yerleşmesinden bir yıl sonra, 974’te Bluetooth’a karşı saldırı yaptığında kullandığı gerekçeydi.
Knýtlinga Efsanesi’ne göre Otto, “Danimarka kralına saldırdı ve Danimarkalıları Hıristiyanlaştırmaya çalıştı, ancak Danimarka kralının Hıristiyan inancını benimsemeye niyeti yoktu ve ordusuyla birlikte Otto’yla karşı karşıya geldi”.
Bluetooth, Norveç takviye kuvvetlerinin desteğiyle yalnızca Otto’nun saldırısını engellemekle kalmadı, aynı zamanda sınırın güneyindeki bölgeyi de ele geçirmeyi başardı.
Ancak Norveçliler geri çekildikten sonra Otto kaybettiği toprakları yeniden kazandı ve hatta Hıristiyan ve pagan toprakları arasındaki sınır olan duvarlar ve hendeklerden oluşan savunma hattı olan Danevirk’in kuzeyine ilerledi.
Destan, Bluetooth’un ne zaman Hıristiyanlaştırıldığı ve Otto’nun saldırısının dini nedenlerle olup olmadığı konusunda kafa karışıklığı yaratıyor. Dini dönüşümün 965’te, yani Otto’nun saldırısından birkaç yıl önce gerçekleşmiş olması muhtemel.
Günümüze ulaşan en ayrıntılı anlatım, 10. yüzyılın sonlarında Kuzey Almanya’dan bir keşiş olan Sakson tarihçisi Corveyli Widukind tarafından yazılan “Res gestae Saxonicae”de yer alıyor.
Widukind, Bluetooth’un dönüşümünden önce bile Danimarkalıların, daha güçlü olduğuna inandıkları kendi tanrılarına tapınırlarken, İsa’yı da tanrı olarak kabul ettiklerini belirtiyor. Widukind’e göre Bluetooth, Köln’den gelen ve kendisiyle inanç hakkında konuşan Poppo adında bir rahibi ağırlamıştı:
Poppo, tek bir gerçek Tanrı olduğunu, Tanrı yani baba ile birlikte biricik oğlu İsa Mesih’in ve Kutsal Ruh’un da var olduğunu ve Danimarka tanrılarının gerçekte tanrı değil iblis olduklarını açıkladı. Dinlemesi hızlı, konuşması yavaş olan Kral Harald, Poppo’nun bu inancı bedensel olarak göstermek isteyip istemediğini sordu.
Poppo hiç tereddüt etmeden kabul etti. Kral bir demir parçasının ısıtılmasını emretti ve bunun Poppo tarafından taşınmasını istedi. İsa’nın rahibi, demiri kralın emrettiği yere kadar tereddüt etmeden taşıdı. Rahip daha sonra hiç zarar görmemiş elini herkese gösterdi…
Bunun üzerine kral, Mesih’e tek Tanrı olarak tapınılması gerektiğine karar verdi. Bütün tebaasına putlardan vazgeçip Tanrı’nın rahiplerine ve hizmetkarlarına hürmet etmelerini emretti.
Dine karşı direniş
Ancak Hıristiyanlığa geçiş sorunsuz gerçekleşmedi. Knýtlinga Efsanesi’ne göre, Bluetooth, Norveç kralı Håkon Jarl’ı ve Danimarka sarayında bulunan adamlarını vaftiz edilmeye zorlamıştı. Daha sonra Håkon Jarl’ı rahiplerle birlikte tüm Norveçlileri vaftiz etme göreviyle Norveç’e gönderdi.
Ancak Håkon Jarl yeni dinden etkilenmemişti. Danimarka sarayından ayrıldıktan sonra Hıristiyan inancından vazgeçti ve Norveç’e döndü ve burada İskandinav tanrılarına cömert kurbanlar sunmaya başladı.
Bluetooth öfkeliydi ve Norveç kıyılarını harap eden bir saldırıya öncülük etti. Ancak Bluetooth güçleri Danimarka’ya döndüğünde Håkon Jarl, Norveç’in kontrolünü yeniden ele geçirdi.
Hıristiyanlaşmaya giden yol pürüzsüz değildi. Knýtlinga Efsanesi’nin bir başka bölümünde, Hıristiyan coşkusuna rağmen Bluetooth’un kendisi de eski inançlarını tamamen terk etmemişti.
İzlanda’ya saldırıp saldırmama konusunda düşünürken, rehberlik etmesi için Hıristiyan tanrısına dua etmemiş, bunun yerine “bir büyücüye İzlanda’ya gitmesini ve ona ne söyleyebileceğini öğrenmesini” emretmişti.
Büyücü adanın çok uzakta olduğu ve her halükarda her türden canavarca yaratığın yaşadığı haberiyle geri döndüğünde, Bluetooth istila planlarını rafa kaldırdı.
Danimarka’da iç savaş
Bluetooth, topraklarını korumaya yönelik güvenlik önlemleriyle tanınıyordu. Kutsal Roma İmparatoru’nun saldırılarının yarattığı tehditlerin ardından, Bluetooth çok sayıda dairesel sur inşa ettirdi.
Bunlar günümüzde Dairesel Viking Kaleleri veya Trelleborg tarzı kaleler olarak biliniyor. Bu kadar büyük ölçekte savunma yapıları inşa etmek, normalde soyluların maiyetini oluşturan savaşçıların emeğini gerektiriyordu.
Adamlarını kaybetmekten mutsuz olan soylular, gücünü kötüye kullandığına inandıkları Bluetooth’tan hoşnutsuzdu. Bu durum, Harald Bluetooth’un saltanatının sonuna giden zemini hazırladı. Bluetooth’un oğlu Sweyn henüz gençken krallığın bir payını talep etmişti ancak babası bunu reddetmişti.
Knýtlinga Efsanesi’ne göre, “Sweyn bir cariyenin oğlu olduğundan, babasının ona karşı büyük bir sevgisi yoktu ve ona yöneteceği herhangi bir toprak parçası vermeyi reddeti”. Sweyn yetişkinliğe ulaştığında, Vikinglerin her zaman yaptığı gibi davranmaya karar verdi.
Akabinde birkaç gemi ve muhtemelen babasının muhaliflerinden devşirilmiş güçlü bir destekçi grubu topladıktan sonra, Danimarka ve etrafında baskın seferleri başlattı.
Bluetooth bir orduyla oğlunun güçlerine saldırdı. Birkaç çatışmanın ardından durum iç savaşa dönüştü.
Bir çatışmada Bluetooth’un birlikleri sonunda Sweyn’in birliklerini mağlup etti ancak çatışmada Harald yaralanmıştı. Kısa bir süre sonra 987’nin Kasım ayında öldü. Harald’ın Roskilde kilisesine gömüldüğüne inanılıyor. Eğer öyleyse, Harald, kutsal toprağa defnedilen ilk Danimarka kralıydı.
Bluetooth’un köklü mirası
Oğlunun, I. Sweyn olarak tahta çıkmasıyla birlikte, soylularla olan çekişmeler azaldı. Bunu takip eden göreceli barış döneminde, Bluetooth’un kaleleri bakımı maliyetli olduğu için terk edildi. Acımasız bir savaşçı kral olan Sweyn Forkbeard, saltanatının çoğunu İngiltere’ye yapılan baskınlara adadı.
Harald Bluetooth’un oluşmasına yardım ettiği dünya, Norveç ve İsveç’teki hükümdar arkadaşlarının hepsi o zamanlar Hıristiyan krallar olan I. Sweyn’in egemenliği sırasında şekillenmeye devam etti. MS 1000 yılı civarında Hıristiyanlığa geçen İzlanda da dahil olmak üzere İskandinav dünyası, Avrupa’nın ruhani haritasına entegre ediliyordu.
Bluetooth’un torunu Estrid, adını 15. yüzyıla kadar Danimarka’yı yöneten Estridsen Hanedanına verdi ve bu hanedanın soyunun izi Danimarka’nın şu anki kraliçesi II. Margrethe’ye kadar uzanıyor. Bluetooth’un soyundan gelen, daha çok Knut olarak bilinen Knútr inn ríki’nin sömürüleri, İngiliz tarihi için geniş kapsamlı sonuçlar doğuracaktı.
Knut’un babası I. Sweyn’in İngiltere’ye yaptığı baskınlar, Kral “Tedariksiz” Ethelred’i 1013 yılında kaçmak zorunda bırakmıştı.
Bu, Sweyn’e İngilizlerin kısa ömürlü bir kralı olarak tahta giden açık bir yol sağladı. 1014’te babasının ölümünün ardından Knut, gerektiği gibi İngiliz kralı ilan edildi ve ardınandan geri dönen Ethelred tarafından Danimarka’ya çekilmeye zorlandı. Bir filo toplayan Knut ve güçleri, 1016’da Ethelred’in oğlu ve halefi Edmund Ironside’ı yenerek İngiltere’ye döndü.
İngiltere’nin yeni kralı olan Knut, Viking baskınlarını durdurdu ve yirmi yıllık bir istikrar ve refah dönemini başlattı. İki yıl sonra kardeşinin yerine Danimarka kralı oldu ve topraklarını genişletti. 1028 yılına gelindiğinde, Harald Bluetooth tarafından birleştirilen Jelling hanedanı, İngiltere’nin güneybatısından Norveç’in uzak kuzeydoğusuna kadar uzanıyordu.