
Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge projeleri ilerledikçe dışarıdan farklı ülkelerden müdahaleler, etnik bölücü hareketler ve ideolojik bulandırma faaliyetleri hız kazandı. Süreci bozma ve tamamlama mücadelesinin önümüzdeki günlerde de devam edeceği ve sertleşeceği anlaşılıyor.
Son Güncelleme: 17 Aralık 2025 Çarşamba - 11:15 | GDH Haber
“Terörsüz Türkiye” sürecini bozma girişimleri sertleşiyor
Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge projeleri ilerledikçe dışarıdan farklı ülkelerden müdahaleler, etnik bölücü hareketler ve ideolojik bulandırma faaliyetleri hız kazandı… Bu yıkıcı faaliyetlerin amacı, sade bir formülle ortaya konulan Terörsüz Türkiye formülünü sulandırmak, bu formülün arkasındaki ittifakı bozmak ve formüle riayet edecek PKK/ DEM çizgisini tahrik ederek başka formüllere ikna etmek… Böylece 27 Şubat 2025’de PKK’nın kurucu isminin PKK’nın feshedilmesi, bütün etnik taleplerden vazgeçildiğine dair çağrısı ve 10 Mart 2025 tarihli Suriye yeni yönetimiyle SDG arasındaki Suriye ile birleşmesi ve entegrasyon anlaşmasının bozulması hedefleniyor.
Bu yıkıcı faaliyetlerin DEM Parti ve PKK’nın kimi unsurlarını üzerinde etkili olduğunu zaman zaman ama son Kasım ayından itibaren daha sık gözlemleyebiliyoruz.
İstanbul'da 6-7 Aralık 2025'te gerçekleştirilen Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansının sonuç bildirgesindeki bazı ifadeler bu bakımdan dikkat çekicidir.
Bildirgede “PKK’nin silahlı mücadeleyi sonlandırma ve kendini feshetme kararı, barış yönünde atılmış cesur ve tarihi bir adımdır.” derken, karar esas teşkil eden PKK’nın kurucu isminin 27 Şubat çağrısıyla bağdaşmayan açıklamalar görülüyor.
“Türkiye halkları” denilerek 27 Şubat’taki müşterek kimlik ifadesinden uzaklaşılıyor. “Siyasi tutuklular” ifadesiyle yürürlükteki hukuk ve terör suçlarını kabul etmedikleri anlaşılıyor.
Bu tür taleplerden vazgeçildiği 27 Şubat’ta söylendiği halde “farklı toplulukların barış içinde bir arada yaşamasını destekleyen modeller” diyerek muğlaklık, etnik talepler ve ideolojik tartışmaların önü açılıyor.
“3. Ulus-devlet modelinin toplumsal eşitsizliği, cinsiyet temelli tahakkümü ve çevresel tahribatı derinleştirdiğine dair Abdullah Öcalan’ın görüşünü kabul ediyor; kadınların eşit katılımını güvence altına alan, yerel demokrasiyi güçlendiren ve farklı toplulukların barış içinde bir arada yaşamasını destekleyen modellerin geliştirilmesinin önemini vurguluyoruz.”
Bildirgenin 6. maddesinde ise Terörsüz Türkiye’nin her türlü yabancı devlet ve kurumun müdahalesini engelleyecek üçüncü tarafları dışlayan prensibi hedef alınıyor.
“6. Avrupa Parlamentosunun olumlu yaklaşımını not ediyor; ancak Avrupa Birliğinin bütün olarak daha aktif ve yapıcı bir rol üstlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gerektiğinde ve tarafların kabul etmesi halinde, AB’nin barış sürecine arabulucu veya garantör olarak katkı sunabileceğini hatırlatıyoruz.”
DEM Parti’nin Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı Bildirgesindeki yaklaşım ve ifadeler, DEM Parti’nin bir kesiminin Terörsüz Türkiye projesindeki 1 yılı aşan süre, sayısız görüşme ve toplantıya rağmen sürecin temel esprisini, ruhunu ve formülünü içselleştirmek ve hazmetmekten uzak olduğunu gösteriyor.
DEM Parti’nin TBMM Komisyonu üyesi ve İmralı’ya giden heyette yer alan DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit’in süreci hedef alan yıkıcı açıklamaları da bu bakımdan kaydedilmelidir. Keza bazı PKK’lı isimleri açıklamalarını da zikredilmeli. DEM Parti’nin TBMM Komisyonuna verdiği rapor ise cidden çok ağır problemler taşıyor ve DEM Parti’nin Terörsüz Türkiye süreci hazmedemediğini ve değişmekte çok zorlandığını bir kez daha gösteriyor. Bu süreçte zihnen değişmesi gereken ve ezberlerinden vazgeçmesi aktörlerden birinin de DEM Parti olduğu bu raporla bir kez daha anlaşılmış oluyor.
Süreci bozmaya yönelik birçok açıklama ve faaliyetlere rağmen MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge projelerini hayata geçirmek konusundaki kararlılıkları devam ediyor. Bahçeli’nin geçen hafta (6 Aralık 2025 tarihli) yaptığı açıklama bu bakımdan anlamlıdır:
“Terörsüz Türkiye hedefinin siyaset mantığı milli birlik ve kardeşliğimizin tahkimine odaklıdır. Bazı provakatif çıkışlara, Siyonist-emperyalist tazyik ve telkinlere, abuk sabuk ifadelere, tahrik ortamını canlandırmaya dayalı küstah ve kumandalı söylemlere rağmen aşama aşama, kademe kademe sonuca doğru gidiyoruz. Göz kamaştıran gelişmelerin muhatabı olmanın eşiğindeyiz, kıyısındayız. Sistemli ve şiddetli dedikodu anaforuna kapılmadan, yakamızı kaptırmadan, cesaret ve hamiyet izlerine basa basa yolumuzda ilerliyoruz. ‘Terörsüz Türkiye’ hedefini akıl, ahlak ve adalet aydınlığının ikram ve imkanıyla okuyor, küresel ve bölgesel tehditler karşısında tek yürek olmaktan başka seçenek görmüyor, tanımıyoruz. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu 19’uncu toplantısını da 4 Aralık’ta yapmış, bu suretle İmralı’nın adaya giden milletvekili heyetine yaptığı açıklamalar görüşülmüştür. PKK’nın kurucu önderliğinin mesajları makul, müspet, muteber ve muayyendir. Bu mesajın hilafına kamuoyuna maksatlı açıklamalar yapmanın, süreci çarpıtmanın ve berrak suyu bulandırmanın hiçbir mana ve ehemmiyeti yoktur. Çatışma ve gerilim çıkmazında nefes nefese kalan pek çok coğrafyanın aksine ülkemiz adil, hakkaniyetli, ahlaki temelli ve akılla bezeli barış mimarisini hayata geçirmektedir.”
“Terörsüz Türkiye” sürecini bozma ve tamamlama mücadelesinin önümüzdeki günlerde de devam edeceği ve sertleşeceği anlaşılıyor
Devamını Oku
16 Aralık 2025 Salı - 08:51
Devamını Oku
15 Aralık 2025 Pazartesi - 11:46
Devamını Oku
14 Aralık 2025 Pazar - 10:46