Cato Institute: Olası bir NATO-Rusya savaşında senaryo ne olur?

Rusya'nın Ukrayna savaşı ile zayıfladığı düşünülen ortamda NATO güçleri Rusya'ya karşı ne yapabilir? Olası bir savaşta tarafların nükleer seçeneğe başvurma ihtimali ne?

1. resim

NATO'nun uluslararası askeri ittifakının temel ilkesi, bir toplu savunma sistemidir. Yani herhangi bir üye devlet üçüncü bir tarafça saldırıya uğrarsa, her üye devlet onu savunmak için devreye girer maddesi harekete geçirilir.

Soğuk Savaş’ın son yıllarında Sovyetler Birliği, NATO üslerini ve birliklerini büyük isabet oranı ile vuracak kısa menzilli konvansiyonel balistik füzeler geliştirmişti. ABD’nin buna cevabı ise harekât alanı füze savunma sistemi olmuştu ama bu sistem Körfez Savaşı’nda çok başarılı gözükmedi.

NATO tarafından 1980’li yıllardan bu yana etkili olduğu düşünülen anti-balistik füze sistemleri geliştiriliyor ama bunlardan Rusya'da da olduğu uluslararası raporlara yansıyor. 400 km. menzilli Rus İskender-M füzesi, 700 kg. ağırlığında birkaç çeşit savaş başlığı taşıyabilir ve sadece 5 m doğrulukla hava alanlarını, lojistik noktalarını veya diğer sabit alt yapı tesislerini vurabilir.

Yani Rusya, Avrupa derinliklerindeki hedeflerini vurma kabiliyetine sahiptir.

İskender füzeleri, uçuş halinde iken hedef değiştirebilir ve gemi gibi hareketli hedefleri de vurabilir.

Örneğin Kaliningrad’tan ateşlenecek İskender füzeleri, NATO içerisinde pek çok önemli hedefi vurabilir. Bu yüzden NATO olası bir savaşta öncelikle İskender füzelerini hedef alacaktır.

Ancak, bu füzeleri atan lançerler mobil olduğundan yerlerini tespit etmek ve vurmak kolay değildir.

ABD’nin F-15 Eagle uçaklarına karşı Rusya, 1985’lerden itibaren Su-27 savaş uçaklarını geliştirdiler. Bu uçaklar; büyüklük, menzil, hız ve manevra kabiliyeti bakımından Rusya'nın güvendiği en öldürücü platformlarda biridir.

Ruslar, bu saldırı uçaklarının pek çok modelini geliştirdiler; Su-30 çok rollü savaş uçağı, Su-33 taşıyıcı uçağı, S-34 bombardıman, Su-35 hava üstünlüğü savaşçısı gibi.

Rusya ayrıca, görünmezlik yeteneğine sahip uçaklara karşı ve ilk füze saldırısına rağmen hayatta kalabilmek için çeşitli manevra taktikleri geliştirdiler. Üstelik Rus uçakları saldırı için hafif ve hızlı olmaları yanında, yakalanmamak için süratle çekilme kabiliyetine sahipler.

NATO özellikle, Soğuk Savaş döneminde oldukça yetenekli bir anti-denizaltı sistemi geliştirmişti. Bu sistem içinde uçaklar saldırı denizaltıları, sabit sensörler ve yüzey gemileri var. Ayrıca son dönemde NATO bu unsurlarını daha da geliştirdi.

Soğuk Savaş’ın sonunda Sovyetlerin çöküşü ile birlikte NATO, anti-denizaltı savaş kabiliyetlerinde önemli yatırımları durdurdu. Ancak, Rusya tarafında ise Sovyet döneminde inşasına başlanan 15 adet Akula sınıfı Rus denizaltısından dokuzu hala hizmette olmaya devam ediyor. Görünmezlik yeteneğine sahip bu denizaltılar, geçen zaman içerisinde en son teknoloji ile donatıldı ve bu filoya Rusya tarafından çok sayıda yeni denizaltı unsurları eklendi.

Rusya'nın Akula denizaltıları, torpido ve Cruise füzeleri de dahil olmak üzere pek çok silah taşıyabiliyor. Hem deniz hem de karadaki hedefleri vurabilen Cruise füzeleri, NATO sahillerine önemli zararlar verebilir.

Diğer yandan NATO denizaltılarının en iyileri, Akula sınıfı denizaltıları tespit edebilir ve yenebilir. Ama yüksek hızlı oldukları için yakalanmaları pek kolay değildir.

Soğuk Savaş döneminde ABD ve Sovyetler arasındaki bir savaşın önemli bir alanı konvansiyonel harekatı destekleyen özel operasyonlar olacaktı. O dönemde bile Rusya, bu alana NATO’dan daha çok önem veriyordu. Rus özel kuvvetler örgütlerinin şemsiyesi olan Spetnaz birliklerinden NATO gerisinde sabotajlar yapması bekleniyordu. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile küçültülen bu unsurlar Çeçen savaşları ile birlikte yeniden yapılandırıldı ve güçlendirildi. Ancak bu unsurlar Ukrayna savaşı sırasında henüz kullanılmadı ya da kullanıldığına dair bir emare yok.

Bugün Rus özel kuvvetleri, Ukrayna’da başarısız gibi görünse de NATO için en önemli tehditlerden biridir. Rusya özellikle denizaltıları, uzun menzilli füzeleri ve etkili hava araçları ile de NATO derinliklerine sızabilecek ve kritik noktaları burabilecek yeteneklere sahiptir.

Rusya’ya uygulanan Batı yaptırımların, son dönemdeki Rusya'nın hızlı askeri modernizasyonunu yavaşlatmadığı da belirtilmelidir. Ama Rusya hala 1980’lerdeki gücünün çok gerisindedir.

Rus konvansiyonel kara, deniz ve hava kuvvetleri artan şekilde büyümekte, yüksek teknolojiye geçiş sürecinde gelecek nesil platformlar edinmektedir. 2021 rakamlarına göre Rusya Silahlı Kuvvetleri, (en az) 3 binden fazla uçak ve 1500 kadar helikoptere sahiptir. (Ukrayna savaşı sonrası bu rakamlar hakkında veri netleştirelemedi)

1980’lerde imal edilmeye başlanan stratejik Su-27 savaş uçakları, Amerikalıların F-15 Eagle uçakları ile kıyaslanmaktadır.

Rusya'nın güçlü bir hava savunma sistemi kurmasının arkasından yatan nedenlerden biri de ABD’nin görünmez uçak ve seyir füzelerine karşı koyacak büyük ve modern savaş uçağı filosu üretecek bütçesinin olmaması olarak kabul edilebilir.

ABD-Rus askeri dengesini etkileyecek kuvvet çarpanları ise şunlar olabilir.

Ohio sınıfı ABD balistik füze denizaltıları: ABD nükleer üçlüsü içinde yer alan bu denizaltılar, Amerikan caydırıcılığının merkezindedir. Toplam 14 adet olan bu sınıf denizaltılar üzerinde 24 adet Trident II (çok başlıklı) balistik füzesi ve 25 adet MK48 torpido bulunmaktadır.

B2 Görünmez Bombardıman Uçakları: Diğer bir nükleer silah platformu olarak, 6 bin deniz mili menzili vardır.

F-22 Raptor uçağı; Görünmezlik, yüksek manevra, çift motor ve uzun menzil kabiliyetine sahiptir. Özellikle savaşın başlangıcında hava üstünlüğü sağlamak için tasarlanmıştır.

F35 Avcı uçakları: ABD'nin henüz savaş deneyimi olmasa da son dönemde hava üstünlüğü açısından ortaya koyduğu en önemli unsurlardan birisidir ve çok sayıda NATO ülkesinin envanterinde yerini almıştır.

Füze savunması; Akdeniz’e konuşlanan Aegis BMD gemileri ile Romanya ve Polonya kıyılarındaki kabiliyetler 50 kadar kısa ve orta menzilli balistik füzeyi engelleyebilir. Bu sistem, NATO’nun kendi füze savunma sistemi ve ABD ana vatanını korumak için tasarlanmış Karada Konuşlu Sistemi (GMD) takviye etmektedir.

Olası bir savaş nasıl olur?

1970’lere kadar NATO, konvansiyonel bir Sovyet saldırısının kolayca gelişeceğini ve Rus tanklarının İngiliz kanalına kadar geleceğini hesaplıyordu.

NATO’nun stratejisinin esası nükleer caydırıcılıktı. Ancak, 1973’deki Yom Kippur Savaşı’ndan sonra Amerikalı askerler, Sovyetleri durdurabileceklerine inanmaya başladılar. Bunun nedeni Golan ve Sinai’de Sovyet tankları isabet güdümlü konvansiyonel mühimmat ile durdurulmuştu. Sovyet tankları ölüm bölgelerine çekilebilir ve Almanya’ya varmadan Sovyet taarruzları kanalize edilebilirdi.

NATO saldırıları Sovyetlerin gerisindeki haberleşme ve lojistik alt yapılarına da yapılmalı idi. 1982 yılından sonra Hava-Kara Muharebe Doktrini ile Amerikalı komutanlar Kızıl Ordu’nun taarruz dalgalarını durduracaklarına inandılar.

1980’lerin Afgan Savaşı’ndan beri Batı ve Rus teknolojisi yüksek yoğunluklu bir savaşta karşılıklı olarak test edilmedi. NATO’nun başat ülkeleri, o zamandan beri hava savunması eski teknoloji, hava gücü ve doğru dürüst saldırı kabiliyeti olmayan üçüncü dünya ülkelerine kolayca üstün geldiler.

Ancak şimdi dengeler değişti ve NATO uzun zamandır Rusya ile yapılacak çeşitli savaş senaryolarının simülasyonlarına çalışıyor.

Savaş oyunları ile tarafların karşılıklı kabiliyetlerinin taktik ve operasyonel karşılaştırmasını yaparak, yeni üstünlükler ve çözümler üretmek için tespitler amaçlanıyor. Rusya’nın Baltık ülkelerini işgal etme olasılığına karşı NATO’da savaş senaryoları test edildi ve Doğu Avrupa için daha büyük bir hava-kara kuvvetine ihtiyaç olduğu değerlendirildi. Avrupa’da halen 30 ila 50 bin arasında Amerikan askeri var.

RAND Corporation tarafından yapılan çalışmaya göre Rusya, 60 saat içinde Rus azınlıklarını bahane ederek, Baltık ülkelerini işgal edebilir. Ancak, bu Rusya'ya pahalıya ödetilir.

NATO kuvvetleri karşılık olarak Kaliningrad, Transnistria ve diğer Rus bölgeleri hızlı bir şekilde işgal edebilir.

Rus deniz kuvvetleri, NATO denizaltıları ve uçakları tarafından ciddi hasara uğratılır. Uzun menzilli vuruşlar ise Rusların geri kalan hava kuvveti ve hava savunma şebekesini büyük ölçüde zayıflatır.

S-300 ve S400 hava savunma sistemlerini kullanan Ruslar, (S500 hakkıında çok bilgi yok) doğrudan hedef olmadıkça yaklaşan füzelere angaje olmakta zorlanacaklardır. Bununla beraber, Rus hava sisteminin orta ve yüksek irtifa tehditler için hava savunma kaplama alanı vardır.

Peki, ABD direkt olarak Rusya'yı vurursa ne olacak?

Rusya'non Kalibr Cruise füzesi, İskender füzesi ve bunları taşıyan denizaltılar ve stratejik bombardıman uçakları bulunmaktadır. Ancak en büyük tehlike ise çatışmaların büyümesi halinde nükleer silahların kullanılma riskidir.

Batının savaşları genel olarak hava üstünlüğüne dayanmaktadır. Ancak uzmanların değerlendirmesi NATO'nun çok uzun süre, modern ve yetenekli hava savunma sistemlerine karşı dayanamayacağı yönündedir.

Diğer yandan zamanla, NATO savaş uçaklarının masrafları mali bir felakete yol açabilir. Rus S-400 hava savunma bataryaları, her biri farklı menzildeki hava hedefine angaje olan üç çeşit füzeye sahiptir. En uzun menzil 400 km. olmakla birlikte, daha kısa menzilli olanlar manevra yapan hedeflere karşı hızlı yok etme kabiliyetine sahiptir.

NATO, balistik füze kullanma niyetinde olmasa da, çok etkili sensörleri olan S-400’ler bunlara da angaje olabilir.

Özetle, iyi hava savunma sistemleri, İskender füzeleri, Su uçakları ve S-400’ler en azından savaşın ilk döneminde Batı savaş yönteminin temel direği olan NATO hava gücünü etkisiz hale getirebilir.

Ancak, Ruslar, çok etkili ve entegre bir hava savunma sistemine sahip olmakla birlikte, uçak filoları ABD ve NATO ile kıyaslandığında oldukça küçüktür.

Sonuç

Sonuç olarak, NATO silah sistemleri teknolojik olarak Rusya'dan daha iyidir. Özellikle aylardır süren Ukrayna Savaşı da göz önüne alındığında Rusya'nın bu konu da çok daha fazla zayıfladığı kesinlikle bilinmektedir.

Diğer yandan son gelişmeler gösteriyor ki taraflar, Soğuk Savaş’ın nükleer caydırıcılık ve nükleer silah kullanmadan çatışmaları idare etme konseptini unutmuş gözüküyor.

Tüm bu nedenlerle karşılıklı dengelerin gözetileceği bir savaş sonunda, kaybetmeye yakın tarafın (ABD-Rusya) nükleer bir seçeneğe başvurması kuvvetle muhtemeldir.

Tartışma