Chatham House: Sudan'da yaşanan iç savaş ve tarafları destekleyen ülkelerin çıkarları!
Sudan'daki iç savaşın nasıl sonuçlanacağı, sadece ülkenin değil tüm bölgenin dengeleri açısından kritik! Görünürde iki general arasındaki “kavganın” arkasında, çok sayıda “dış güç” bulunuyor!
İngiltere merkezli düşünce kuruluşlarından Chatham House'da, Sudan'da Nisan ayından bu yana devam eden iç savaşın ve savaşa destek veren diğer ülkelerin etkisinin değerlendirildiği bir analiz kaleme alındı.
Ülke içerisinde Sudan Ordusu ve Hızlı Destek Güçleri arasında yaşanan ve milyonlarca insanı etkileyen iç savaşın, sadece Sudan için değil bölgesel olarak da büyük sonuçları olacağı belirtilen analizde, taraflara destek veren “dış güçlerin” de çıkarlarının da savaşın gidişaında etkili olduğu belirtildi.
İşte Chatham House The Royal Institute'de yayınlanan analiz:
Gazze'deki çatışmalar nedeni ile dünyada çok az manşet olsa da, bu yılın Nisan ayında patlak veren ve Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Güçlerini karşı karşıya getiren Sudan savaşı, kritik gelişmeleri ve bölgesel dengeleri etkileyecek potansiyeli de içerisinde taşıyor.
Görünürde bu iki general arasındaki bir kavga olarak görünen bu savaşın arkasında ise bir dizi dış güç bulunuyor.
Sudan'da ordu, geleneksel olarak devletin kalesiyken, Hızlı Destek Güçleri Sudan'ın batı bölgesi Darfur'daki faaliyetleri nedeniyle soykırımla suçlanan Sudanlı Arap bir milis gücü olan Janjaweed grubundan doğdu.
Bölge uzmanlarından Kate Ferguson konu ile ilgili olarak;
"Hızlı Destek Güçleri, 2003 yılından itibaren Sudan hükümeti tarafından Darfur'da Arap olmayan topluluklara karşı yaygın ve sistematik suçlar işlemek için kullanılan Janjaweed'in yeniden yapılandırılmış halidir. Hızlı Destek Güçleri, General Mohamed Hamdan "Hemedti" Dagalo tarafından komuta edilmiştir ve halen de edilmektedir."
bilgilerini veriyor.
Savaş Sudan halkı için bir trajedi noktasına ulaştı. Yaşanan iç savaş nedeni ile, tahminen 6.7 milyon insan evlerinden kaçmak zorunda kaldı.
Yardım kuruluşlarına göre bu, "dünya çapında en büyük yerinden edilme krizi” olarak kayıtlara geçti. Görünüşte bir iç mesele olmaktan öteye gitmese de Sudan'daki çatışma, bölge siyasetini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip ve bunun tüm Orta Doğu'ya etkileri olacak.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve üç gün süren çatışmaların ardından Wad Madani şehrinin düşmesi, Hızlı Destek Güçleri'ne değerli bir kaynak bıraktı.
Sadece ordunun ilk piyade tümenine ev sahipliği yapan bir şehri ele geçirmekle kalmayan Hızlı Destek Güçleri, Sudan'ın başkenti Hartum'da çatışmaların patlak vermesinin ardından çoğu yardım kuruluşunun terk ettiği kentsel bölgeyi de elinde tutuyor.
Şu anda isyancı Hızlı Destek Güçleri, Hartum'un büyük bölümünü ve Darfur'un büyük bir kısmını elinde tutarken, General Abdülfettah el Burhan komutasındaki Sudan Ordusu ise, Sudan'ın güvenli bölgesi olarak tanımlanan noktalarında varlığını korumaya çalışıyor.
Chatham House analistleri durumu;
"Sudan'da etkili bir bölünme ortaya çıktı. Ordu doğu ve kuzeydoğuyu, Hızlı Destek Güçleri ise başkentin büyük bölümünü ve ülkenin batısını kontrol ediyor."
şeklinde özetliyor.
Çatışmayı körükleyen uluslararası güçler
Afrika Birliği ve onun bölgesel organı olan Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) çatışmaları sona erdirme girişimlerinde çok az ilerleme kaydetti.
Güney Sudan, Cibuti ve Etiyopya özel bir elçi atamaya çalışıyor, ancak uygun bir arabulucu seçmeyi başarsalar bile, bu elçinin nasıl ilerleme kaydedeceğini konusunda bir plan oluşturulamıyor.
Afrika Birliği ve “uluslararası toplumun” büyük paralar harcadığı, çok övülen Afrika Gücü ise henüz ülkeye ya da çevresine konuşlandırılmadı.
Bunun yerine, tek uygulanabilir barış görüşmeleri Cidde'de gerçekleşti ki bu da Sudan'da Afrika Birliği'nin değil Arap dünyasının daha önemli bir rol oynadığını gösterdi.
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Güçleri arasındaki çatışmalar dış destekçiler tarafından açık bir şekilde tetikleniyor.
General Abdülfettah el Burhan komutasındaki Sudan Ordusu, destek için kuzeye bakıyor. Nitekim tarihsel olarak Sudanlıların çoğu, herhangi bir kriz anında destek için Mısır'a bakmıştır. Burhan Mısır'da eğitim gördü ve üçüncü kez göreve gelen Cumhurbaşkanı Abdülfettah El Sisi'nin müttefiki olarak biliniyor. General Abdülfettah el Burhan komutasındaki Sudan Ordusu ayrıca Suudilerin de desteğine güveniyor. ABD de Burhan'a ve orduya ılımlı bir destek veriyor.
ABD'nin desteğinin ılık olmasının nedeni basit. Başkan Joe Biden Gazze'deki İsrail-Hamas çatışması nedeniyle tıkanmış durumda. Yeniden seçilmek için yarışan Biden'ın Sudan'a odaklanmak için çok az zamanı var.
General Abdülfettah el Burhan komutasındaki Sudan Ordusu tüm bu ülkelerin desteğine rağmen kontrol etme noktasında zor bir süreç yaşıyor.
Diğer yandan Hızlı Destek Güçleri, orduya göre çok daha iyi kaynaklara sahip gibi görünüyor. Genellikle Hemedti olarak anılan Muhammed Hamdan Dagalo Hızlı Destek Güçleri'ne liderlik ediyor.
Kendisi eski bir Janjaweed lideri ve 2019 Sudan darbesinin ardından Askeri Geçiş Konseyi'nin başkan yardımcısı olarak görev almıştı. Hemedti'nin büyük bir destekçi kitlesi var ve yerel kaynaklara göre Hızlı Destek Güçleri'nin Sudan ordusundan daha fazla parası, askeri ve motivasyonu bulunuyor.
Hemedti'nin sınır ötesinde Çad'da bağlantıları var ve bunları sonuna kadar kullanıyor. Aslında Hızlı Destek Güçleri, Janjaweed'in yenilenmiş bir versiyonu ve bu grup yıllarca Sudan'da terör estirmiştir.
Hemedti ayrıca genel olarak bölgenin kaynaklarını ve özellikle de altın madenlerini kontrol altına almıştır. Hemedti, Hızlı Destek Güçleri'ne silah sağlaması karşılığında ganimetten pay alan Rusya'nın Wagner Grubu tarafından teşvik edildi ve desteklendi.
CNN raporlarına göre; Wagner Group'un Hızlı Destek Güçleri'ne füze sağladığına dair açık kanıtlar var. Silahların bedeli Libya'dan Lazkiye'deki Rus üssüne gönderilen Sudan altınıyla ödenmiştir.
Rusya'nın Wagner Grubu'nun yanı sıra BAE de Hızlı Destek Güçleri'nin diğer büyük destekçisi konumundadır.
Sudan Ordusu; "BAE'nin, Hızlı Destek Güçleri'ne silah, istihbarat desteği ve hatta, uçak desteği gönderdiği bilgisine" sahip olduğunu belirtiyor.
Diğer yandan BAE, çatışmalardan kaçan mültecilere tedavi sağlamak için Çad'da hastaneler kurdu. BAE bunu reddetse de, bu yardımın Hızlı Destek Güçleri'ne silah tedariki için bir paravandan biraz daha fazlası olduğuna dair yaygın bir inanç var.
Uganda da, BAE'nin Hızlı Destek Güçleri'ne operasyonlarına verdiği destek için alternatif bir rota olarak görülüyor.
Tüm bu iddiaları ispatlayan bir gelişme olarak, 11 Aralık'ta Sudan Ordusu, BAE büyükelçiliğinin 15 üyesini istenmeyen kişi ilan etti.
Şu anda müttefiklerinin Sudan ordusuna Hemedti liderliğindeki Hızlı Destek Güçleri'ni durdurmak için ihtiyaç duydukları desteği sağlama şansı çok az görünüyor.
Eğer Hemedti, Sudan ordusunu devirmek için yürüttüğü kampanyada başarılı olursa, bu destekçileri için büyük bir zafer olacaktır.
Böyle bir durumda BAE, nüfuzunu Afrika'nın derinliklerine kadar genişletmiş olacak, Wagner Grubu da Sahel'deki faaliyetlerini artırmış olacak.
Ayrıca Sudan'ın yeraltı kaynaklarının zenginliği nedeni ile Hemedti'nin olası bir zaferi, Rusya'nın nüfuzunu ve mali kaynaklarını da güçlendirecektir.
Bu aynı zamanda ABD ve Batı için de büyük bir darbe olacaktır.
Tüm bu gelişmeler ve dengeler göstermektedir ki; Sudan'daki iç savaşın nasıl sonuçlanacağı, sadece bir ülkenin değil tüm bir bölgenin geleceği ile ilgili dengeleri içerisinde barındırıyor.