Eurasia Rewiew: ABD seçim sonucunu belirleyecek dinamikler ve iç çatışma kaygısı
Enflasyon, işsizlik, ulusal borç, göç krizi, toplumsal cinsiyet politikaları, kadın hakları, aile yapısı, dış politika. Seçim sonuçları ne olursa olsun, ABD bölünmüş yeni bir döneme doğru ilerliyor!
ABD merkezli yayın organlarından Eurasia Rewiew'de, önümüzdeki Salı günü gerçekleşecek olan ABD seçimlerinin sonuçlarını belirleyecek olan dinamiklerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
ABD seçimlerinin; ekonomi, ulusal borç, kimlik krizi, toplumsal cinsiyet politikaları, kadın hakları, aile yapısı ve dış politika gibi çok sayıda başlıktaki dengeler ışığında değerlendirildiği analizde, başkan adayları Trump ve Harris'in bu başlıklardaki vaatlerine yer verildi.
Analizde ayrıca; seçim sonucunda kazanan kim olursa olsun, Amerika'daki ileriye dönük derin bölünmeleri, derin ekonomik zorlukları ve dış politikadaki kritik sorunların içeriye yansıyacağı bir dönemi başlatacağı tespiti yapıldı.
İşte Eurasia Rewiew'de yayınlanan analiz:
Amerika en önemli seçimlerinden birinin sonucunu beklerken, ulus kimlik, ekonomi ve ideoloji çizgileri boyunca bölünmüş yeni bir dönemin eşiğinde görünüyor.
Kamala Harris ve Donald Trump'ın Amerika'nın geleceğine dair kutuplaştırıcı vizyonlarını somutlaştırdığı 2024 seçimleri, sadece liderliğin değil Amerikan geleceğine dair de bir sınav niteliğinde.
Seçim sonuçları Amerika'da, ileriye dönük derin bölünmeleri, derin ekonomik zorlukları ve Birleşik Devletler'in kimliği hakkında kritik soruları ortaya çıkaracak.
Borç kaosu ve hayat pahalılığı krizi
Ekonomi ulusal tartışmaların merkezinde yer almaya devam ederken, ekonomik gerçekler ile siyasi vaatler arasındaki uçurum da giderek derinleşiyor.
Ulusal borcu 35 trilyon doları bulan ABD, sürdürülemez bir mali gelecekle karşı karşıya.
Enflasyonun son dönemde istikrar kazanmasına rağmen, Amerikalılar konuttan kreşe kadar her şeyi etkileyen bir hayat pahalılığı krizinin sıkıntısı altında eziliyor. Mortgage ödemeleri, öğrenci kredileri ve hane halkı borçları orta sınıf üzerinde ağır bir yük oluşturuyor.
Kamala Harris kazanırsa, “fırsat ekonomisi” programı ile ülke içerisindeki ekonomik hareketliliği canlandırmayı ve Amerikan halkı üzerindeki bazı yükleri hafifletmeyi vaat ediyor.
Trump'ın “Amerika'yı Yeniden Büyük Yap” söylemi ile ortaya koyduğu vizyon ise Çin mallarına yönelik yüksek gümrük vergileri ve yaptırımlar yoluyla ABD endüstrilerini koruyarak, iç ekonomiyi canlandırmayı hedefliyor.
Ancak her iki yaklaşım da, özellikle son birkaç on yılda daha da kötüleşen temel eşitsizlikleri doğrudan ele almıyor.
Seçim sonrasında Amerikalılar, özellikle eşitsizlik arttıkça ve Büyük Gatsby Eğrisi ülkenin servet eşitsizliğinin daha da göze batan bir kanıtı haline geldikçe, sıradan geçim kaynaklarına bile meydan okuyan bir ekonomik gerçeklikle karşı karşıya kalabilir.
Kimlik politikaları sorunu
Eğer 2024 seçimlerinin belirleyici bir özelliği varsa o da kimlik politikalarıdır.
Trump'ın milliyetçi bir tabana hitap etmesi, göçmenlik gibi konuları suç ve ekonomik kaygı merceğinden geçirerek ele almasına neden oluyor.
Trump'ın bu yaklaşımı, zaten kutuplaşmış olan seçmen kitlesi içindeki bölünmeleri daha da şiddetlendirdi ve bu durum, seçim sonraso Amerika'daki ırksal gerilimleri tetikleyebilir.
Harris ise ırksal çeşitliliği, kapsayıcılığı ve eşitliği savunduğunu belirtiyor.
Harris kampanyasında birlik ve ortak değerlere vurgu yapıyor ancak ırk, sınıf ve kültürel kimliğe göre bölünmüş bir ulusta bu ideal dirençle karşılaşıyor.
Harris'in destekçileri onu ırksal bölünmelerin ötesine geçmeye çalışan bir ülkede ilerlemenin simgesi olarak görüyor. Ancak, kimlik temelli siyaset iki ucu keskin bir kılıç olabilir.
Toplumsal cinsiyet politikaları, kadın hakları ve aile
Amerikalı kadınlar bu seçimlerde en etkili oy bloklarından birini oluşturuyor. Ancak araştırmalar ve siyasi manzara, cinsiyetler arasındaki uçurumun giderek derinleştiğini gösteriyor.
Yüksek Mahkeme'nin eyaletlerin kürtaja erişimi kısıtlamasına izin veren kararı, rekor sayıda genç kadını Demokrat adayları desteklemek üzere harekete geçirdi. Harris'in bu konudaki duruşu özellikle 45 yaş altı kadınlarda yankı buluyor.
Trump ise “aile değerlerine” odaklanarak ve gelenekçi bir demografide yankı bulan yaşam yanlısı politikaları vurgulayarak tabanını toparladı.
Amerikadaki ortam, siyasi tercihlerde cinsiyetler arasındaki farkların açıldığını ve erkeklerin Trump'a, kadınların ise Harris'e yönelmiş olduğunu gösteriyor.
Seçim sonrası Amerika, doğum haklarından aile iznine kadar çok sayıda başlıkta, günlük yaşamı etkileyen politikalar üzerinde etkileri olacak şekilde daha fazla kutuplaşmaya tanık olabilir.
Dış Politika
Amerika'daki dış politika tartışmaları, özellikle de Ukrayna için harcanan milyarlar, ülke içerisindeki ideolojik ayrılıkları daha da derinleştirdi.
Trump'ın ABD çıkarlarının önce gelmesi gerektiği ve Avrupa'nın Ukrayna krizini omuzlaması gerektiği yönündeki duruşu, uluslararası karışıklıklara şüpheyle yaklaşan seçmenler arasında yankı buluyor.
Pek çok Amerikalı, özellikle iç meseleler ağır bastıkça, küresel liderliği sürdürmenin maliyetini sorguluyor.
Ancak Harris, ABD'nin küresel istikrarı korumak için müdahil olmasını çok önemli görüyor ve Amerika'yı dünya çapında demokrasinin savunucusu olarak konumlandırıyor.
Bu duruş enternasyonalistler arasında taraftar bulsa da kaynakların ülke içinde harcanmasının daha iyi olacağını düşünenlerin eleştirilerine maruz kalıyor.
Bu arada, Filistin lehine gerçekleşen kampüs protestolarının sert bir şekilde bastırılması da dahil olmak üzere Orta Doğu'daki olayların etkileri de, Amerikan halkı içerisinde ideolojik bölünmeleri derinleştirerek bazı Müslüman ve Arap Amerikalı seçmenleri yabancılaştırmış durumda.
Seçimler sonrasında Amerika'nın uluslararası ilişkilere yaklaşımı, izolasyonist ve müdahaleci ideolojiler arasındaki fay hatlarını ortaya çıkararak iç politika açısından daha kutuplaştırıcı bir ortam yaratabilir.
Sonuç:
2024 seçimleri Amerika'nın en temel ilkeleri konusunda bir referandum işlevi görecek ve ülkenin gelecek yıllardaki yörüngesini şekillendirecek.
Sonuç ne olursa olsun, Amerikalılar seçimden hemen sonra bölünmüşlükleriyle yüzleşmeli ve iç çatışmalarda dahil olmak üzere ortaya çıkabilecek gerilimlere karşı ortak akıl üretmelidir.