Foreign Policy: Evet dünya çok kutuplu
Çok kutupluluğa evrilen dünyada yaşanan gelişmeler, Türkiye ve Brezilya'dan Güney Kore ve Avustralya'ya kadar çok sayıda aktörün artan önemini ortaya koyuyor.
Son dönemde uluslararası politikada yaşanan tartışmaların başında Washington yönetiminin eski gücünde olmaması geliyor. Bu çerçevede Amerikan hegemonyasının devam edip etmeyeceği sorusu tartışmaya açılıyor. Amerikan liderliğinin devam edeceğini dile getirenler olduğu kadar sistemin iki kutuplu bir yapıya evrildiğini dile getirenler de var. Çok kutupluluğu savunanlar da azımsanmayacak düzeyde.
ABD merkezli Foreign Policy, çok kutupluluk tartışmalarına yer veren analizinde ise "Evet çok kutuplu" başlığını kullandı. Emma Ashword ve Evan Cooper'ın birlikte kaleme aldıkları analizde "Çok kutupluluğa evrilen dünyada yaşanan gelişmeler, Türkiye ve Brezilya'dan Güney Kore ve Avustralya'ya kadar çok sayıda aktörün artan önemini ortaya koyuyor." cümlesi yer alıyor.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan o analiz:
Bir zamanlar uluslararası ilişkilerde gözden düşmüş bir akademik terim olan çok kutupluluk son dönemde moda haline geldi. Çok kutupluluk fikri, sadece birkaç süper güç değil, birçok önemli küresel gücün olduğu fikrine dayanıyor. Bu süreç, Türkiye ve Brezilya'dan Güney Kore ve Avustralya'ya kadar çok sayıda aktörün artan önemini ortaya koyuyor.
Bununla birlikte çok kutupluluk noktaında henüz herkes ikna olmuş değil. Örneğin Jo Inge Bekkevold, geçen ay Foreign Policy'de şunları yazdı:
Bugünün dünyasının çok kutuplu bir dünyaya yakın olduğu söylemi sadece bir mittir... Bugün ekonomik büyüklük, askeri güç ve küresel etki oluşturmak için yeterli güce sahip sadece iki ülke var: Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin. Diğer büyük güçler gözden kaybolmuş durumda ve yakın gelecekte ortada olmayacaklar.
Bu, aynı zamanda Biden yönetiminin görüşü gibi görünüyor. Zira ABD’nin Pasifik'te "ağ tabanlı bir güvenlik mimarisi" inşa etmeye ve Avrupalı ve Asyalı müttefikleri bir araya getirmeye çalışması, Soğuk Savaş’ın oyun kitabını yeniden oynamaya çalıştığı izlenimi veriyor.
Stimson Center tarafından yakın zamanda yayınlanan bir makalede ise dünyanın gerçekten çok kutuplu hale gelip gelmediği ve ABD’li karar alıcıların yükselen uluslararası çevrenin özelliklerini nasıl kullanarak ABD çıkarlarını en iyi şeklde değerlendireceğini değerlendirmiş ve çarpıcı bir sonuca varmıştık: ABD, Soğuk Savaş'ın ilk yıllarında sahip olduğu askeri ve ekonomik gücüne sahip değil.
Açıkçası çok kutuplu bir sistem, eşit büyüklükte üç gücü gerektirmiyor, sadece önemli gücün sayısının iki devletten fazla olması elzem. Günümüde Japonya'dan Hindistan'a kadar olan orta güçler, bir zamanlar olduklarından çok daha etkili. Bu ise tam olarak uzmanların "dengesiz çok kutupluluk" olarak adlandırdığı şey.
Kutupluğun tanımı üzerine tartışmak küçük ve anlamsız görünebilir, ancak bahisler yüksektir. ABD Başkanı Joe Biden'ın Çin'i sınırlama stratejisi, Washington ve müttefiklerinin ekonomik ve askeri gücünün büyük bir kısmını kontrol ettiği bir ikili dünyada mümkün olabilir. Ancak daha çok kutuplu bir dünyada, Amerika Birleşik Devletleri, ihtiyaç duyduğu orta güçlerden giderek daha fazla izole olma riskiyle karşı karşıyadır. Biden'ın stratejisi - bir ABD-Çin rekabetine yönelen bir strateji - dünya siyasetinin gelişen gerçekliklerine son derece uygun değil.
Esasen kutup kavramı, uluslararası sistemde gücün dağılımını ve zaman içinde nasıl değiştiğini açıklar. Bu değişiklikler, devletlerin ekonomileri büyüdüğünde veya orduları küçüldüğünde neden devletlerin birbirleriyle rekabet edebileceğini veya işbirliği yapabileceğini anlamak için oldukça önemli.
Kutupluk ile genellikle üç farklı durum açıklanır: Tek kutuplu (bir devletin açık ara en güçlü olduğu), ikili kutuplu (iki devletin yaklaşık olarak eşit güçlü olduğu) ve çok kutuplu (güç birkaç devlet arasında daha fazla dağılmış durumda) sistemik yapı. Çok kutuplu sistemlerin sık sık dengesiz olduğu, iki veya üç büyük güç ve birkaç orta gücün pozisyon için mücadele ettiği bir durum olduğu yaygın bir yanılgı.
Son 30 yıldır, ABD tartışmasız küresel liderdi. Ancak bugün, durum farklı. Bazıları ABD’nn gelecekte de küresel hegemon güç olmaya devam edeceğini iddia ediyor. Ancak bazı uzmanlar da ABD’nin Çin ile yeni bir ikili rekabete doğru gittiğimizi söylüyor. Tabi çok kutuplu bir dönemin başladığına inananlar da azımsanmayacak düzeyde.
Tüm bu argümanların altında risk teorileri var. Yıllardır ikili ve tek kutuplu dünyanın çok kutuplu dünyadan ABD için daha güvenli olduğu varsayımı var. Sonuçta Soğuk Savaş barışçıl bir şekilde sona erdi. Bu nedenle ABD’nin çok kutuplu bir dünyaya karşı koymaya çalışması gerektiğini öneriliyor. Fakat bu yanıltıcı bir varsayım: Teori, çok kutuplu bir dünyanın daha kaotik olabileceğini ve hatta daha fazla savaşa neden olabileceğini varsayıyor. Peki, hangisini tercih edersiniz: İki kutuplu bir dünyada Doğu Afrika veya Orta Asya'da daha küçük savaşlar mı yoksa çok kutuplu bir dünyada daha ciddi nükleer tehditler mi?
İronik bir şekilde çok kutupluğu tanımlamak ne kadar kolay olursa olsun ölçmek zor. Genel göstergeler, kesinlikle ABD ve Çin'in önde olduğunu gösteriyor. Ancak aynı zamanda ekonomik ve askeri gücün Fransa'dan Avustralya'ya kadar birçok başka yerde biriktiği de ortada.