Foreign Policy: İran-Suudi Arabistan normalleşmesinin arka planı ve Çin'in hedefi
Çin'in arabuluculuğu ile gerçekleşen İran-Suudi Arabistan normalleşmesi bölgeyi nasıl etkileyecek? Çin, normalleşmenin arka planında ekonomik ve askeri hedefleri için nasıl bir zemin hazırlıyor?
10 Mart'ta İran ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılmasına yönelik bir anlaşmanın duyurulması, bölgesel siyasete aşina olanlar için tamamen beklenmedik bir durum değildi.
Suudi Arabistan ve İran, son birkaç yılda Bağdat'ta bir dizi müzakere yürüttüler ve müzakereler Ekim 2022'den bu yana durmuş olsa da, geçen ay yeniden canlandı. Çok az kişinin beklediği şey ise, bu müzakerelerin Farsça, Arapça ve Mandarin dilinde yürütülmesi ve Çin'in üst düzey diplomatik yetkilisi Wang Yi'nin arabuluculuğunda gerçekleşmesiydi.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Başkanı Ali Shamkhani ve Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaad bin Muhammed Al-Aiban, 6 Mart'tan 10 Mart'a kadar yaptıkları dört günlük görüşmeler sonrası bir yol haritası üzerinde anlaştılar.
İki taraf, iki ay içinde büyükelçiliklerin yeniden açılması ve 1998 Ekonomi, Ticaret, Yatırım, Teknoloji, Bilim, Kültür, Spor ve Gençlik Alanlarında İşbirliği Genel Anlaşması ve 2001 Güvenlik İşbirliği Anlaşması'nın yeniden uygulanması konusunda anlaştılar.
Bu, mutabakatlar yedi yıl önce ilişkilerin kesmesilmesinden bu yana askıya alınmıştı. Ayrıca her ikisi ülke de "devletlerin egemenliğine ve içişlerine karışmamaya" saygı göstermeyi kabul ettiler.
Diğer yandan anlaşma, Çin'in uluslararası diplomaside daha önemli bir rol oynamaya ve barışa, istikrara ve çok kutupluluğa dair beyan ettiği taahhüdünü göstermeye yönelik devam eden girişimlerinin önemli bir örneği oldu.
Aynı zamanda süreç, Çin'i bir dereceye kadar riske maruz bırakıyor. Suudi Arabistan'ın Iran International gibi İran karşıtı medya kuruluşlarına desteği ve İran'ın Yemen'deki Husi hareketine desteği de dahil olmak üzere çok sayıda başlığın henüz nasıl çözüleceğine dair ayrıntılar belli değil.
Zira yakın zamanada kadar, İslam Devrim Muhafızları Teşkilatı ve İran istihbarat yetkilileri tarafından Suudi yetkililere karşı İran'ın “stratejik sabrının” tükenmekte olduğuna dair açıklamalar yapılıyordu.
Daha yakın bir tarihte İran istihbarat bakanı Esmail Khatib, "İran misilleme yapmaya ve cezalandırmaya karar verirse, camdan saraylar parçalanacak ve bu ülkeler artık istikrar yaşayamayacak" uyarısında bulundu.
Arka Plan: Reisi'nin ziyareti ve gerileyen Çin-İran ilişkileri
Çin'in Suudi-İran ilişkilerine müdahil olması tesadüf değil. Bu, İbrahim Reisi'nin geçen ay Çin'e yaptığı ve Çin'in İran'a Suudi Arabistan'ın müzakerelerle ilgilendiğini bildirdiği iddia edilen yüksek profilli bir ziyaretin hemen ardından geldi.
Mart 2022'de imzalanan 25 yıllık İran-Çin Stratejik İşbirliği Anlaşması ile Çin-İran ilişkilerinin hızlı bir genişleme dönemine girmesi bekleniyordu ve siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri işbirliğini önemli ölçüde derinleştirme planları açıklandı.
İlk ikisi mütevazı bir ilerleme kaydetmiş olsa da, daha önemli bağlar henüz hayata geçmedi. Ortaya çıkması beklenen 400 milyar dolarlık yatırıma rağmen, Çinli yatırımcılar Reisi'nin başkanlığının ilk yılında yalnızca 162 milyon dolarlık önemsiz bir yatırım yaptılar. Mütevazı miktarda askeri donanım ve ortak askeri tatbikatlar bunları takip etti. devam etti. Bunlar; yıllar içinde askeri bağları güçlendirmeye yönelik tekrarlanan çağrılara rağmen yeni veya önemli bir şey ifade etmiyor.
Yakın zamandaki İran-Çin-Suudi ilişkilerinin daha geniş bağlamına bakıldığında, iki şey aşikar hale geliyor.
Birincisi Çin, en azından kısmen, olumsuz bir tepkiyi tetikleme korkusu olmadan tüm taraflarla ilişkilerini geliştirmeye devam edebilmek için iki kamp arasında arabuluculuk yapma arzusuyla motive oluyor. Dahası, istikrarsızlık ve düşmanlık riski, Çin'in İran'daki yatırımını engelleyen ana faktörlerden biri ve Orta Doğu'daki tüm Çin yatırımlarını potansiyel olarak tehdit edebilir.
Bu ortam göz önüne alındığında, Çin'in gerilimlerin azaltılmasında ve yatırım için daha elverişli bir ortam yaratılmasında rol oynamaya hevesli olması şaşırtıcı değil.
İkincisi İran, Çin ile ilişkilerini derinleştirmekten Suudi Arabistan'a kıyasla daha fazla kazanç elde edebilir ki bu, İranlıları anlaşmaya bağlı kalmaya ikna etmede önemli bir teşvik olabilir.
Çin'in Rolü
Çin yatırım vaatleri, uygulama şansını artırma potansiyeline sahip olsa da, anlaşmaya varılma süreci temelde bölgesel bir süreçti.
İki taraf arasındaki gerilim, Suudi Arabistan'ın petrol üretiminin yarısının yapıldığı tesislere, şüpheli bir insansız hava aracı ve füze saldırısının gerçekleştiği 2019'da zirveye ulaştı.
Müzakereler 2021'de, her iki tarafın da desteğini alan dönemin Irak başbakanı Mustafa el-Kadhimi'nin arabuluculuğunda sessizce başladı. Ancak Ekim 2022'de Kazımi'nin yerine Muhammed Şii el-Sudani'nin geçmesiyle durma noktasına geldi ve gerginlikler yeniden alevlendi.
Her iki taraf da kabul edilebilir bir ilerleme yolu bulmak için mücadele ederken, Xi Jinping'in Aralık 2021 ziyareti sırasında sürecin gelişimi Çin'e kadar ulaştı ve onlardan arabuluculuk yapmalarını istendi. Görünüşe göre İran, Reisi'nin Şubat 2022'deki Çin'e ziyareti sırasında teklifi kabul etmişti.
Wall Street Journal, Çin'in İran'a önkoşulsuz masaya oturması için Çin bankalarındaki dondurulmuş fonlara erişim ve sendeleyen İran ekonomisine yatırımı artırma ve nükleer faaliyetleriyle ilgili uluslararası müzakerelerde destek verme sözü gibi bazı teşvikler sunduğunu bildirdi.
Hem İranlılar hem de Suudiler, kendi stratejik kaygıları için bu anlaşmayı sürdürmek ve Çin'in arabuluculuğunu memnuniyetle karşılamak için pek çok nedene sahipler.
Suudi tarafında, 2019'dan beri İran'ın saldırganlığına dair büyüyen bir endişe ve ABD'nin bunu engelleyemeyeceğine dair zımni bir anlayış var. İran'la gerilimi azaltmak ve Husilerle müzakere edilmiş bir anlaşmaya varmak, Suudi ekonomisini geliştirmek ve çeşitlendirmek için süregelen çabaları destekleyecek ve kendi başına bir küresel güç haline gelerek, bir Amerikan yandaş devleti olarak itibarını kaybetmesine yardımcı olacaktır.
Suudi yorumcuları Çin'e getirerek İran'ın "hile yapmamak" için teşvik edileceğine ve artan Çin yatırımına erişimi potansiyel olarak kaybedeceğine ikna olmuş görünüyor. İran için anlaşma, İran ekonomisinin darmadağın olduğu ve ülkenin bir dizi protestoyla sarsıldığı bir zamanda geldi.
Diplomatik olarak izole edilmiş ve Çin fonlarını çekmeye çalışan İran, Mahsa Amini protestolarını kışkırtmakla suçladığı Suudi destekli İran karşıtı medyanın faaliyetlerini azaltmak için bile olsa, Suudilerle gerilimi azaltmak istiyor olabilir.
Ortadoğu'da Çin-İran ilişkilerinin ve Çin diplomasisinin geleceği
Anlaşma, dünyadaki çoğu ülke tarafından bölgesel barış çabaları açısından iyiye işaret eden bir gelişme olarak memnuniyetle karşılandı. ABD bile ihtiyatlı da olsa onay verdi.
Bu, Pekin'in bugüne kadar bölgedeki en önemli ve başarılı diplomatik ilişkisine işaret ediyor ve dünya sahnesinde kendini göstermeye çalışan Çin için önemli bir zafer.
Pekin'in diyaloğu, Suudi-İran ilişkilerinde yeni bir sayfa açtı. Aynı zamanda Çin'in, Orta Doğu siyasetinde aktif bir rol oynamak için fırsatlardan yararlanmaya devam ettiğini gösteriyor.
Ancak Çin'in Orta Doğu siyasetinde çıkarları ve etki alanının yaymak hedefi ile yaptığı yatırımlar, Çin'in bunları korumak için askeri garantiler arama olasılığını da artırıyor.
Son raporların da gösterdiği gibi Çin bölgedeki ülkelere, ABD'nin bölgedeki politikalarını baltalayabilecek “sınırlı güvenlik alternatifleri” sunuyor.Çin yatırımı ve Körfez İşbirliği Konseyi'ndeki ekonomik sözleşmelerinin toplamı 172.94 milyar doları buldu ve bu, bir bütün olarak Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki toplam 273 milyar dolarlık yatırımın en büyük kısmını oluşturuyor.
Kısacası, Çin bölgesel diplomasiye ne kadar çok dahil olursa, öncelikle ekonomik büyümeyle ilgilenen apolitik bir ortak olarak itibarını o kadar fazla riske atıyor. Ancak askeri genişleme tehlikesi de o kadar büyüyor.
Bu anlaşmanın hem Çin-İran hem de Çin-Orta Doğu ilişkilerinde sadece bir flaş mı yoksa yeni bir sayfa mı olacağını ise şüphesiz ki zaman gösterecek.