gdh'de ara...

Foreign Policy: İsrail topyekün bir savaşta Hizbullah'ı yenebilir mi?

Hizbullah ve İsrail arasındaki kapsamlı bir savaş olasılığı hiç olmadığı kadar yüksek! Peki topyekün bir savaşta, İsrail Hizbullah güçlerini yenebilir mi?

1. resim

ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de İsrail'in olası bir Hizbullah savaşında, Hizbullah güçlerini caydırma gücünün ve seçeneklerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.

İsrail ve Lübnan'ı birbirinden ayıran Mavi Hat'tın, dünyanın en istikrarsız sınırlarından birisi olarak kabul edildiği belirtilen analizde, Hizbullah ve İsrail arasındaki kapsamlı bir savaş olasılığının 2006'dan bu yana hiç olmadığı kadar yüksek olduğu tespiti yapıldı.

Analizde ayrıca; İsrail'in konvansiyonel ordu ve silahlarla askeri açıdan daha güçlü olduğuna şüphe olmadığı ancak “Hizbullah'ın asimetrik savaşta” üstün olduğu belirtildi.

İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:

İsrail ve Lübnan'ı birbirinden ayıran Mavi Hat, dünyanın en istikrarsız sınırlarından birisi olarak kabul ediliyor.

İsrail ve İran arasındaki söylemler ne zaman tırmansa, hatta her iki tarafın çobanları dahi sınırı geçse, İsrail ve Lübnan arasında yeni bir çatışma çıkacağı endişesi artıyor.

Geleneksel akıl da, sınırdaki en hafif çatışmanın bile topyekün bir savaşı tetikleyebileceğini belirtiyor.

Ancak uzun zamandır ilk kez böyle bir savaş korkusu hissediliyor. Lübnanlılar temel ihtiyaç maddelerini stoklamaya başladılar ve toptan gıda, yakıt ve çocuk bezi satın alıyorlar. Bazı Batılı ülkeler tahliyelere hazır olmak için kuvvetlerini alarma geçirdi ve daha fazlası da bazı ticari uçuşlar hala mevcutken vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.

Ülkedeki tek uluslararası havalimanı olan ve 2006'daki son İsrail-Hizbullah çatışmasında bombalanan Beyrut-Rafık Hariri havalimanında geçen hafta kaos yaşandı. İsrail savaş uçakları Lübnan hava sahasında alçaktan uçarak ses duvarını aşıp camları kırarken, İsrail'e ait bir insansız hava aracı Lübnan'ın güneyindeki Bint Jbeil kasabası sakinlerini Hizbullah'a karşı cephe almaya çağıran Arapça bir mesaj yayınladı.

Lübnan'da herkes İsrail'le kapsamlı bir savaş olasılığının 2006'dan bu yana hiç olmadığı kadar yüksek olduğu konusunda hemfikir. Ancak İsrail'in amacı Hizbullah'ı kalıcı olarak caydırmaksa, savaş mevcut en iyi strateji olmayabilir.

Bazı uzmanlar 7 Ekim 2023'ten önce Hizbullah'la olan statükonun İsrail için en iyi senaryo olabileceğini savunuyor.

Sınır 2006 savaşından bu yana çoğunlukla sessizdi. Bu arada Lübnan'da Hizbullah'a karşı muhalefet artıyordu çünkü İran'la ittifakı nüfuzlu Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ı rahatsız ediyordu ve Beyrut limanındaki patlama halkı kızdırdı.

İsraillilerin şu anda üzerinde düşündüğü stratejilerden biri, saldırıları Beyrut'un banliyösü olan Güney Lübnan'ın Hizbullah'ın hakimiyetindeki bölgeleri ve Bekaa vadisiyle sınırlı tutmak.

Bu, Lübnan'ın zaten çökmekte olan ekonomisini daha da sekteye uğratacaktır ancak asıl stratejik hedef, örgütün Şii destekçilerini mezhep temelli ülkenin diğer bölgelerine itmek ve böylece toplumsal gerilimleri arttırmak olacaktır.

İsrailliler bunun Hizbullah'ı ülke içinde caydırabileceğine inanıyor.

Ancak ne olursa olsun, bölgedeki halkın Lübnanlıların İsrailli düşmanla karşı karşıya kaldıklarında Hizbullah'ın yanında olacaklarına inanıyor.

Yani; İsrail'in iç muhalefete bel bağlama ve yerel müttefikler arama stratejisi işe yarayabilir ya da Lübnanlılar ulusal dayanışma içinde grubun arkasında toplanırsa işe yaramayabilir.

Beyrut protestoları sırasında insanlar, diğer politikacıları etkisiz ve suçlu oldukları için kınadıkları afişlere Hizbullah'ın adını ve lideri Hasan Nasrallah'ın resmini ekleme cesaretini buldular.

Hizbullah tereddüt etmeden karşılık verdi ve yüzlerce genç Hizbullah destekçisi, bir güç gösterisi ve Hizbullah'ın kendini tehdit altında hissetmesi halinde sokaklarda nelerin patlak verebileceğine dair bir mesaj vermek amacıyla şehir merkezinde bisikletli yürüyüşler düzenledi.

İsrail, grubun Lübnanlı dostları tarafından yok edilmesi için uygun koşulları yaratmak istiyorsa, öncelikle Hizbullah'ın silahları ve taraftarlarıyla ne yapacağını ve kampanyasına ters etki yapacak şekilde aşırıya kaçmamayı çözmesi gerekiyor.

Ama bu zor hatta mevcut şartlarda neredeyse imkansız bir görev.

Özellikle de savaş zamanlarında İsrail'in hedeflerine ulaşması için tüm parçaların mükemmel bir şekilde yerine oturması pek olası değil.

Dahası, Hizbullah sadece birkaç bin savaşçıdan oluşan bir grup değil. Grubu kendi savunucusu olarak gören ve lideri Hasan Nasrallah'a olan inancını ifade eden bir topluluğun parçasıdır.

Grup, Lübnan'ın Şii İslam toplumundaki çoğu kişinin desteğine sahip ve İsrail'in Lübnan'a geniş çaplı bir işgal başlatması halinde diğerleri de onun yanında yer alabilir.

Hizbullah'ın Nasrallah'ın iddia ettiği gibi 100 bin savaşçısı olsa da, Lübnan'ın dört bir yanına yayılmış çok daha fazla destekçisi var.

Hizbullah'ın destek ve casus ağı da oldukça geniş ve işleyişi son derece gizli.

Hizbullah savaşçılarının çoğu normal bir hayat sürmekte, gündelik işlerde çalışmakta, çağrıldıklarında hizmet vermeye hazır olmakta ve kimliklerini gizleyecek kadar ketum davranmaktadır. Hizbullah savaşçılarını tespit etmek zor olduğundan, İsrail işgal etse bile onları sivillerden nasıl ayırt edeceğini bilemez.

İsrail, Hizbullah'ın hakim olduğu bölgeleri halı bombardımanına tutarsa büyük can kayıpları yaşanacaktır. Ancak Lübnan'ı işgal etmediği sürece bu bölgeleri kontrol edemez ki bu da neredeyse kesin olarak belirsiz uzun bir savaşa ve İsrail'in derinliklerinde saldırılara yol açacaktır.

Hizbullah üniforma giyen ya da silah kullanan bir grup insan değil, tüm köylerde, mahallelerde ve şehirlerde yaşayan bir topluluktur.

Yani burada akıllara şu soru geliyor. İsrail düşmanını yenmek için tüm nüfusu mu ortadan kaldıracak?

Lübnan Ordusu'nun eski generallerinden Elias Farhat, İsrail'in konvansiyonel ordu ve silahlarla askeri açıdan daha güçlü olduğuna şüphe olmadığını, ancak “Hizbullah'ın asimetrik savaşta” üstün olduğunu belirtiyor.

İsrail için bu karmaşadan çıkmanın tek bir yolu var o da diplomasi ve siyaset.

Tartışma