gdh'de ara...

Görüş: ABD’nin terör örgütü PYD/YPG’ye artan desteği ne anlama geliyor?

💢 ABD, Orta Doğu'daki varlığını terör örgütlerine bağlamış durumda.

💢 Hitit Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mustafa Öztop gdh.digital için değerlendirdi.

1. resim

Savaşın değişen doğası, asaleten savaşların yerini vekalet savaşlarına bırkamasına sebebiyet veriyor. Devletler, kendi ordularıyla yapamadıkları hukuksuz işleri yapabilme imkanı elde etmeleri ve düzenli orduyla yürütecekleri savaşın maliyetleri nedenyle terör örgütlerini vekil aktör olarak kullanma yoluna gidiyor.

Terör örgütleriyle olan ilişkileriyle ön plana çıkan devletlerin başında ise ABD geliyor. Nitekim ABD’nin terör örgütü PKK/YPG’ye desteği, tartışma konusu olmaya devam ediyor. Son dönemde Washington yönetimi, PYD/YPG terör örgütüne eğitim desteğini arttırmış ve Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri sevkiyatlarına hız vermiştir. Dahası CENTOM Komutanı General Michael Erik Kurilla, PKK/YPG’nin işgali altında olan Haseke’deki Hol ve Roj kamplarını ziyaret ederek terör örgütünün üst düzey yöneticileriyle bir araya geldi. Tüm bu gelişmelerin Türkiye-ABD ilişkilerine etkisi ise son derece olumsuz.

gdh.digital Özel Haberler ekibi, ABD’nin PKK/YPG’ye desteğini Hitit Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mustafa Öztop ile konuştu.

ABD’nin Suriye’deki en önemli partnerinn terör örgütü PKK/YPG olduğunu dile getiren Hitit Üniversitesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Sami Kiraz, konuya ilişkin değerlendirmesinde şunları söyledi:

ABD’nin bölgedeki müttefiki ya da vekili olarak kabul edilebilecek olan ana omurgasını PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), halihazırda ülkenin yaklaşık %25’lik bölümünde kontrolü elinde tutuyor. ABD’nin bölgedeki fiili varlığı da terör örgütünün kontrolü altındaki bu bölgeler üzerinden gerçekleşiyor.

ABD’nin Suriye’den çekileceği hususundaki tartışmaları değerlendiren Kiraz, şu açıklamayı yaptı: 

Her ne kadar belirli dönemlerde ABD’nin Suriye’deki varlığı çeşitli gerekçelerle ABD siyasetinde tartışmaya açılsa da 2023’ün ikinci yarısı itibarıyla böyle bir geri çekilme gerçekleşmemiştir. Bilhassa ABD askeri kanadından zaman zaman gelen açıklamalar da böylesi bir gündemin olmadığına işaret etmektedir. 
25 Ağustos tarihinde ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in ‘ABD'nin Ortadoğu'dan çıktığını düşünemiyorum’ ve ‘Biz bir şekilde buradan aniden çekilirken buradaki DEAŞ'lılar yeniden örgütlenebilir’ şeklindeki beyanları, ABD’nin tutumunu en üst karar alma organlarından dile getirilmektedir.

Kiraz, PYD/YPG’ye verdiği eğitimleri de gündeme getirerek şu sözlerle Washington’un PKK/YPG’ye olan desteğini sürdüreceğine işaret etti:

Ağustos ayı içerisinde Kamışlı ve Deyrizor gibi bölgelerde gerçekleşen ABD-PYD ortak tatbikatı ve eğitimleri, uzunca bir süredir devam eden ABD-PYD/YPG işbirliğinin yeni bir sahnesi olarak okunabilir. Bölgeye gerçekleşen üst düzey ziyaretler, askeri tatbikatlar, silah ve mühimmat akışı ABD’nin bölge politikasının aynı şekilde devam ettiğini ve kısa vadede değişmeyeceğini göstermektedir.

Son olarak ABD’nin terör örgütüne olan desteğinin Türkiye ile ilişkilerini etkilediğini dile getiren Kiraz, şu yorumu yaptı:

Türkiye’nin her türlü ABD-PYD münasebetinden etkilendiği ve stratejisini bu çerçevede dönüştürdüğü görülüyor. Yakın zamanda gerçekleşen ve dozu bir miktar daha artan ABD-PYD iş birliğinn, Türkiye’nin Suriye politikasında ve ittifak ilişkilerinde hem Rusya ile hem de ABD ile münasebetler boyutunda çeşitli yansımaları olacaktır.

Uluslararası İlişkiler Uzmanı Mustafa Öztop ise Türkiye’nin bağımsız dış politika anlayışının ABD’yi rahatsız ettiğini vurgulayarak şu açıklamayı yaptı:

Washington yönetimi, bölgedeki varlığını terör örgütleriyle iş birliği yaparak sürdürmek istiyor. Esasen ABD, izlediği yanlış politikalarla kendi alanını daraltıyor. Türkiye’nin bağımsız dış politika geliştirmesi, bir süredir ABD’yi rahatsız ediyor. Ancak artık bölgedeki pek çok ülke, ABD dışındaki alternatiflere yöneldi. 
Mevcut koşullarda ABD ciddi bir stratejik körlük yaşıyor. Çünkü Çin, dünyada ABD’nin nüfuzunu ve petro-dolar sistemini zayıflatan ve hegemonyasını baltalayan adımlar atıyor ve ABD, henüz buna kayda değer bir cevap verebilmiş durumda değil. Benzer şekilde Amerikan yönetimleri uzun zamandır İran ile bozulan ilişkilerine Türkiye’yi de ekleyecek adımlar atmayı sürdürüyor.

Meselenin daha geniş perspektiften ABD’nin Ortadoğu’daki nüfuzu bakımından ele alınması gerektiğine dikkat çeken Öztop, konuya ilişkin değerlendirmesine şu sözlerle devam etti:

Son aylarda Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin de ABD’yi dengelemeye yönelik adımlar attığı görülüyor. Bu adımlar, özellikle de Suudi tarihi açısında büyük bir kırılmadır. 1944 yılında Başkan Roosevelt ve kurucu Kral Abdülaziz’in petrol imtiyazları konusunda görüşmesinden bugüne Suudi Arabistan’ın en sıkı ilişkiler geliştirdiği ülke ABD olmuştur. Ancak son zamanlarda yaşanan Suudi dış politikasındaki değişim, Suudilerin alternatif üretmeye başladıklarını gösteriyor.

ABD’nin Ortadoğu’dan çekilmesine ilişkin tartışmaya da değinen Öztop, şunları söyledi:

Çin ve Rusya, BRICS ittifakını ABD ve doların hegemonyasını kırmaya yönelik genişletmeye çalışırken genişlemenin yeni altılısı arasında Suudi Arabistan da yer alıyor. Yine Ortadoğu hakkında ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in açıklamaları dikkat çekiyor. Milley, bölgeyle yakın ilişkileri olduğunu ve bölgeden çıkmayı düşünmediklerini söylese de ABD’nin bölgedeki politikaları devletlerle değil, terör örgütleriyle sürdürmeye yöneldiğini gösteriyor. Bu hem bölgede ABD nefretini körüklüyor hem de ABD’nin uzun vadede nüfuzunu zayıflatıyor. Yani ABD, bölgedeki varlığını terör örgütlerine bağlamış durumda. 
Rusya, Afrika’daki hareketliliğin arkasına geçmeye çalışırken; Çin dolar karşıtı blok oluşturmaya devam ederken ABD’nin NATO müttefiki ve Ortadoğu’da savaşların seyrini değiştiren askeri güce sahip Türkiye’yi terör örgütlerini destekleyerek karşısına almaya devam etmesi ancak stratejik bir körlük olarak açıklanabilir. ABD bölgede terör örgütleri üzerinden varlığını sürdürmek isterken uzun vadede bölgedeki varlığını baltalıyor.

Tartışma