Gulf State Analytics: BAE ve Suudi Arabistan arasında artan rekabet ve olası çatışma noktaları
Kağıt üzerinde müttefik olan Suudi Arabistan ve BAE, arka planda ise çok sayıda başlıkta çatışma riskleri ile karşı karşıya. Afrika, özellikle de Sudan'daki gelişmeler Suudi Arabistan ve BAE rekabetini yeni bir aşamaya taşıyabilir.
Nisan ayının ortasından bu yana, tüm ateşkes girişimlerinin başarısızlığa uğradığı ve krizin ülkenin daha fazla bölgesine yayıldığı kanlı bir çatışma Sudan'ın başına bela oldu.
BM, bu dört aylık şiddet olaylarının yaklaşık 4,000 kişinin ölümüyle sonuçlandığını tahmin ederken, Sudan'daki aktivistler ve sahadaki doktorlar bunun muhtemelen azımsanacak bir rakam olduğunu savunuyor.
Çatışma aynı zamanda bir milyondan fazla insanın ülkeden kaçmasına ve yaklaşık 3,5 milyon insanın da ülke içinde yerinden edilmesine neden olmuştur.
Daha geniş anlamda ve jeopolitik bağlamda bakıldığında ise Sudan'ın durumu sanılandan daha karmaşık ve pek çok bölgesel ve küresel aktörün bu krizin sonucundan çıkarı var.
Bir tarafta General Abdel Fatah al-Burhan ve Sudan Silahlı Kuvvetleri (SAF), diğer tarafta Mohamed Hamdan Dagalo (Hemedti olarak da bilinir) ve Hızlı Destek Güçleri (RSF) arasındaki savaş Sudan'ı kasıp kavurmaya devam ederken, Körfez bölgesinin ağır topları Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de dış aktörler olarak önemli roller oynuyor.
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri Sudan ile köklü ilişkilere sahip ve alt-bölgesel kurumun altı üyesinin de ülkede gıda güvenliği, tedarik zincirleri, terörizm tehditleri ve diğer alanlarla ilgili derin çıkarları var.
ABD'nin Yemen Büyükelçiliği'nin eski misyon şefi yardımcısı Dr. Nabeel Khoury yaptığı değerlendirmede;
"Suudi Arabistan ve BAE, Sudan'da ekonomik ve stratejik hedefler peşinde. Sudan, iki ülke için de Arap Yarımadası'ndan Afrika'ya uzanan bir atlama taşı"
değerlendirmesinde bulundu.
Kağıt üzerinde çok sayıda başlıkta müttefik olan Riyad ve Abu Dabi, birçok bölgesel ve küresel başlıkta da eşgüdüm içinde hareket ediyor. Ancak aynı zamanda son derece rekabetçi bir ilişkiye sahipler.
Suudi Arabistan ile BAE'nin gündemlerinin, taktiklerinin ve çıkarlarının çatıştığı kayda değer örnekler var ve muhtemelen en görünür vaka, Riyad'ın birleşik bir Yemen ulus devletini desteklediği, Abu Dabi'nin ise güneydeki ayrılıkçı bir grup olan Güney Geçiş Konseyi'ni (STC) desteklediği Yemen'dir.
Ekonomi, ticaret ve iş dünyası açısından Suudi-BAE rekabeti sürerken Riyad ve Abu Dabi OPEC içinde de çekişiyor.
Dr. Khoury;
"BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed ile Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman arasındaki rekabet kısmen kişisel bir rekabet ve her ikisi de Orta Doğu ve ötesinde liderlik için yarışıyor"
tespitinde bulunuyor.
Sudan'da nüfuz rekabeti
Sudan'ın bu rekabetteki rolü son yıllarda değişti. Devlet Başkanı Ömer El Beşir'in 2019'da devrilmesinin ardından Suudi Arabistan ve BAE, Hartum'da önemli bir nüfuz kazandı.
Beşir'in düşüşünü hemen takip eden dönemde Riyad ve Abu Dabi'nin Sudan'a yönelik dış politikaları oldukça uyumluydu. Ancak Suud-BAE rekabeti ortasında tablo daha karmaşık bir hal aldı.
İtalyan Uluslararası Siyasi Araştırmalar Enstitüsü Kıdemli Araştırma Görevlisi Dr. Eleonora Ardemagni;
"Sudan üç nedenden ötürü Suudi-BAE rekabetine uyuyor. Tarım arazileri, madencilik ve altyapı yatırımlarını yönlendiren ekonomik katman; monarşilerin müzakereleri ve insani diplomasiyi destekleyen yerel kaldıraç oluşturmayı amaçladıkları diplomatik katman; ve çatışma patlak vermeden çok önce rakip gruplarla uyum içinde olmalarına neden olan jeostratejik katman"
tespitinde bulunuyor.
BAE'nin Sudan'da Hemedti'ye desteği
Yemen'e RSF savaşçıları gönderen ve Libya'daki iç savaşta General Halife Hafter'i destekleyen Hemedti, BAE'nin Sudan'daki esas adamı haline geldi.
Dahası, Hemedti'nin Beşir sonrası Sudan'da iktidarı ele geçirmesi büyük ölçüde Abu Dabi'nin ona verdiği desteğe bağlı.BAE, Hemedti ve RSF'yi desteklerken Beşir'in iktidarının sona ermesinden bu yana Sudan'da aktif bir rol üstlenen Wagner Grubu ile işbirliği yaptı.
Orta Doğu çalışmaları uzmanı ve hükümet işleri, jeopolitik ve stratejik istihbarat konularında bağımsız danışmanlık yapan Dr. Talal Mohammad konu hakkında yaptğı değerlendirmede;
"Hemedti'nin Wagner tarafından kontrol edilen altın madenlerini koruyarak BAE'nin Sudan'daki çıkarlarının bekçisi olarak hareket ettiğine dair raporlar var. Bu madenlerden elde edilen altın daha sonra Rusya'ya giderken BAE'ye de gönderiliyor"
ifadelerini kullandı.
Suudi diplomasisi ve liderliği
Nisan ayından bu yana Suudi Arabistan Sudan'da dengeleyici bir rol oynayarak Riyad'ı ne el-Burhan'ın ne de Hemedti'nin arkasında durmayan bir arabulucu olarak konumlanmaya çalışıyor.
Ancak El Burhan'ın uluslararası meşruiyetinin daha fazla olması nedeniyle Krallık Hemedti yerine El Burhan'ı destekleme eğiliminde oldu. Mayıs ayında Suudi Arabistan Cidde'de SAF-RSF görüşmelerine ev sahipliği yaptı ve bu görüşmeler Sudan'daki çatışmayı çözmese de en azından iki tarafın devam eden krizi ele almak üzere ilk kez yüz yüze görüşmesini sağladı.
Bölge konusunda uzman isimlerden birisi olan Dr. Ardemagni;
"Suudiler 2023 krizinin başından beri diplomatik yüzlerini göstermeyi tercih ettikleri için, bu ordu içi çatışmada açıkça taraf tutmayacaklar. Suudilere göre Sudan'da istikrarın sağlanmasının tek yolu, savaşan gruplar arasında dengeleyici rol oynamak. Bu aynı zamanda Arap Birliği'ndeki Suudi liderliğini daha da güçlendirmenin ve bölgesel kriz yönetimi yoluyla ABD ile ilişkileri pratikte geliştirmenin bir yolu”
değerlendirmesinde bulundu.
Sudan'a karşı gruplar arasında yükselen gerilim
Şiddet Sudan'ı kasıp kavurmaya devam ederse, Riyad ve Abu Dabi arasındaki gerilimin daha da artabileceğini varsaymak kesinlikle doğru olacaktır.
Böyle bir gelişme yaşanırsa, bu daha geniş bir alanı da etkileyebilir ve Etiyopya'daki çatışmanın arka planında Mısır ile BAE arasındaki de sürtüşme de yeniden günyüzüne çıkabilir. Yani; böyle bir durum Kahire'nin Abu Dabi ile ilişkilerine daha fazla gerilim katacaktır.
Olayların nasıl geliştiğine ve Sudan'daki krizin önümüzdeki haftalarda ve aylarda ne yönde everileceğine bağlı olarak Suudi Arabistan ve BAE rekabeti yeni bir aşamaya everilebilir.