ABD'nin önde gelen yayın organlarından 19FortyFive'da, Trump'ın ikinci başkanlık döneminde izlediği stratejilerin, ABD'nin küresel rolü ve küresel düzene etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı. 

Amerika'nın küresel stratejisinin çözüldüğü ve Washington'un kabullenmekte zorlandığı çok kutuplu bir dünyanın ortaya çıktığı tespiti yapılan analizde, Trump'ın “büyüklük yaklaşımının” ise dünya için bir kıyamet senaryosuna dönüşme potansiyeli taşıdığı belirtildi.

Analizde ayrıca, ABD'nin Rusya, Çin ve İran ile olan gerilim süreçlerinin geleceğine dair öngörülerde bulunuldu.

İşte 19FortyFive'da yayınlanan analiz:

Amerika'nın küresel stratejisi çözülüyor ve bir asra yakındır süregiden denklem yerini, Washington'un kabullenmekte zorlandığı çok kutuplu bir dünyaya bırakıyor.

Washington son dönemde yaşanan gerilimlere rağmen, kurallara dayalı bir düzeninin yönetiyormuş gibi konuşmaya devam ediyor. Ancak gerçekte, yorgunluk, borç ve inkar pozisyonundan Amerikan sonrası bir dünya artık net bir şekilde müzakere ediliyor.

Ancak herkesi dile getirdiği gibi gerçek tehlike Çin, Rusya ya da İran değil. Görünen o ki; gerçek tehdit ABD'nin taahhütleri ile ABD'nin kapasitesi arasında giderek artan uçurum. 

ABD, üç cephede savaşmaya, her müttefike güven vermeye, her rakibi caydırmaya, her düşman devlete yaptırım uygulamaya ve hala küresel ağırlık merkezi olduğuna inandırmaya çalışıyor. Ancak bu strateji değil. Bu sadece bir büyüklük kuruntusu haline geldi. 

Diğer yandan Trump'ın Ukrayna'da itidal süreci, Rusya'nın Batılı şahinlerin hayal ettiği şekilde yenilmeyeceğini kabul etmek anlamına geliyor.

Orta Doğu'da itidal ise İran'a boyun eğmek anlamına gelmiyor. ABD'nin maksimum baskı kampanyası devam ediyor ve Tahran bombaya her zamankinden daha yakın.

Bölge çatışmalarla ateş çemberine dönmüş durumda ve ABD Donanması Husilerden Hizbullah'a kadar herkesi caydırmaya çalışıyor.

Tayvan konusunda Çin ile ciddi bir çatışma süreci var ve ABD müttefiklerine uyguladığı saldırgan yaklaşım nedeni ile burada da istediği sonuçları elde edemeyebilir.

İşte acı gerçek de tam da bu dengelerin kötüye gitme ihtimali ile çıkıyor. Trump'ın hesaplarının tersine çıkması durumunda bu noktalarda ortaya çıkacak savaşlar, masa başı planlarında konuşulan senaryolara benzemeyecek. 

Zira; Avrupa yeniden silahlanma sürecinde adeta uyur gezerken ABD artık Avrupa'nın güvenliğini sağlayamaz. NATO'nun varlığını sürdürebilmesi için Avrupa ayağının bir metafor olmaktan öteye geçmesi gerekir.

Tüm bu gelişmeler dünya için bir kıyamet senaryosunun hayata geçmesine neden olabilir.

Gelinen noktada, Amerikan liderliğinin tek başına çok kutuplu kaosa sürüklenen dünyayı istikrara kavuşturabileceği inancı sadece yanlış değil, aynı zamanda da büyük bir tehlike haline gelmiştir.