American Enterprise Institute: Avrupa'nın Trump'a dalkavukluğu işe yaramıyor
Avrupa'nın Trump'a dalkavukluğu işe yaramıyor! Avrupa kendi başına jeopolitik bir güç mü olacak yoksa etkisiz ve dağılmış bir kıtaya mı dönüşecek?
Son Güncelleme: 29.09.2025 - 03:44
ABD'nin önemli düşünce kuruluşlarından American Enterprise Institute'de, Avrupa'da son dönemde yaşanan iç çekişmeler ve güvenlik hamleleri gibi gelişmelerin ve bu gelişmelerin ktıanın geleceğine olası sonuçlarının değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Avrupa kıtasındaki ülkelerin Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, Trump'ın politikaları ve savunma kaygıları gibi çok sayıda etken nedeniyle çaresiz bir dönem yaşadığı tespiti yapılan analizde, Avrupalı liderlerin “Trump'a yaptıkları dalkavukluğun” da işe yaramadağı belirtildi.
Analizde ayrıca; Avrupa'nın varoluşsal bir dönüm noktasında olduğu ve yakın gelecekte kendini, intikamcı bir Rusya, neo-merkantilist bir Çin ve sömürgeci bir ABD arasında sıkışmış olarak bulabileceği belirtildi.
İşte American Enterprise Institute'de yayınlanan analiz:
Coğrafi açıdan bakıldığında Avrupa, çok daha büyük bir kara parçası olan Avrasya'nın küçük bir uzantısı şeklindeki küçük bir yarımadadır. Bugün ise kıta gerçekten de küçük hissediliyor.
Avrupa, saldırgan bir Rusya tarafından sıkıştırılıyor ve aynı zamanda da, giderek daha tehlikeli ve uzaklaşan bir ABD ile uzlaşının yollarını arıyor.
Amerikan küresel düzeninde gelişen kıta, artık epik bir dönüm noktasına ulaştı. Ya Avrupa kendi başına jeopolitik bir güç haline gelecek ya da parçalanmakta olan bir dünyada ikinci planda kalan, mağdur bir kıta haline gelecek.
Moskova'nın baskısı azalmıyor. Zira Viladimir Putin'in Ukrayna'ya karşı yürüttüğü yıpratıcı savaş, aslında Avrupa'nın dış savunmasının da kuşatılması anlamına geliyor. Agresif hibrit savaş, durumu daha da kötüleştiriyor.
Rus insansız hava araçları ve uçakları bu ay Polonya, Estonya ve Romanya'nın üzerinde uçtu ve şimdi de Danimarka ve Norveç'in üzerinde uçuyor gibi görünüyor.
Diğer yandan ABD Başkanı Donald Trump, Rusya'nın hava saldırılarına son derece tutarsız tepkiler veriyor ve NATO'nun olası tepkisine karşı da ABD'nin kapasitesini büyük ölçüde geri çekececeğini hissettiriyor.
Bu aslında, Trump'ın daha geniş kapsamlı Avrupa'yı rahatsız edici davranışlarının bir parçası.
Zira Trump; Danimarka'dan Grönland'ı devretmesini talep etmek, Avrupa'ya asimetrik bir ticaret anlaşması dayatmak, NATO'nun ön saflardaki devletlerine ABD'nin desteğini kesmek ve Almanya için Alternatif partisi ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban dahil olmak üzere Rusya yanlısı aktörleri siyasi olarak desteklemek gibi çok sayıda adım attı.
Trump ayrıca Ukrayna savaşının sorumlusu olarak Rusya'yı değil Ukrayna'yı suçlamaya devam ediyor. Kısa süre önce, Avrupa ülkelerinden Çin ile ticari ilişkilerini kesmelerini talep etti ve karşılığında ABD'nin Rusya'ya daha sert yaptırımlar uygulayacağını söyledi. Oysa Trump, Pekin ile kendi ticaret anlaşmasını yapmaya çalışıyor.
Trump'ın transatlantik güvenliğe en büyük katkısı, Avrupa devletlerini askeri harcamalarını artırmaya teşvik etmek olabilir. Bu da aslında, ABD güçlerinin kıtadan kısmi çekilmesinin habercisi olabilir.
Avrupa'nın Trump'a dalkavukluğu işe yaramıyor
NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Trump'a “baba” diye hitap ederek skandal yarattı. Almanya'dan Friedrich Merz, Fransa'dan Emmanuel Macron, İtalya'dan Georgia Meloni ve diğerleri gibi bir grup lider, Trump'ın Ukrayna'yı temel olarak dezavantajlı konuma düşüren bir barış anlaşması imzalamasını engellemek için geçen ay Washington'u ziyaret etti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ise, dengesiz olarak tanımlanmasına rağmen, ABD-AB arasındaki yeni ticaret anlaşmasını yeni bir transatlantik ilişkinin temeli ifadeleri ile övdü.
Avrupa karşıtı bir başkanı kovalamak, ona yağ çekmek ve dalkavukluk yapmak, diplomatik bir yanılsama gibi görünüyor. Ancak aslında bu, zayıflık ve çaresizlikten doğan bir manevra olarak tanımlanabilir.
Transatlantik bağların zayıfladığı inkar edilemez. Çin'in meydan okuması, Amerika'nın dikkatini Asya'ya çekiyor. Trump, Amerika'yı yurtdışında işlemci, neo-emperyalist bir süper güç haline getiriyor ve yurt içinde liberal olmayan bir projeyi sürdürüyor.
Avrupa yakın gelecekte kendisini. intikamcı bir Rusya, neo-merkantilist bir Çin ve açıkça sömürgeci bir ABD arasında sıkışmış olarak bulabilir.
Askeri harcamalar, yavaş da olsa, NATO'nun yeni standardı olan GSYİH'nin %3,5'ine doğru yükseliyor. Polonya gibi bazı ülkeler daha da yüksek rakamlara ulaşıyor. Alman silah üreticileri Ukrayna ile savunma sanayii işbirliğini artırırken, Avrupa ülkeleri değişken Washington'a olan bağımlılıklarını yavaş yavaş azaltıyor.
Danimarka'nın Amerikan yapımı Patriot füzeleri yerine Fransız-İtalyan hava savunma sistemlerini satın alma kararı buna bir örnek.
Avrupa'nın Kiev'e sağladığı askeri yardım Amerika'nınkini aşıyor. Bu yardım Ukraynalıların kazanmasına yardımcı olmayabilir, ancak kaybetmelerini önleyebilir ve böylece Putin'in tüm kötü niyetli dikkatini Avrupa'ya çevirdiği anı geciktirebilir.
Sonuç
Sonuçta, “Avrupa” hala sonunda nereye ulaşacaklarını bilmedikleri bir kurgunun içerisinde.
Kıta, savunma harcamalarını artırmak için refah ve mali alana sahip kuzey ülkeleri ile bu imkanlara sahip olmayan güney ülkeleri arasında bölünmüş durumda.
İskandinavya, Baltık ülkeleri ve Doğu Avrupa'daki Rus düşmanları, Orban veya Fransa'nın aşırı sağcı lideri Marine le Pen gibi Rus dostlarıyla pek ortak noktaları yok.
Kıtada, stratejik kararlılık konusunda da büyük bir eksiklik var. Trump'ın Avrupa'dan Çin'e karşı ticaret savaşı başlatmasını talep etmesi alaycı bir tavırdı. Ancak bu talep, Ukrayna savaşını varoluşsal bir tehdit olarak nitelendiren liderlerin ikiyüzlülüğünü de ortaya çıkardı.
Bu durumda, Avrupa'nın önümüzdeki dönemde de zayıflık ve bölünmüşlük içinde kalması muhtemel.
On yıllardır, Amerikan güvenlik şemsiyesi Avrupa'nın iç rekabetlerini bastırdı ve bu şemsiye kaldırılırsa, Avrupa yeniden büyük olmak yerine şu andaki küresel rolünü de kaybedebilir.
GDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The National Interest: Ortadoğu'da yeni bir dönem başladı
The Wall Street Journal: Batı ülkelerinin Filistin'i tanıması dengeleri nasıl değiştirdi?
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Somali Başbakanı Barre: "Trump'a yanıt vermeye bile gerek yok"
Avrupalı liderlerden ABD'nin barış görüşmelerine sert eleştiri
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


