The National Interest: Ortadoğu'da yeni bir dönem başladı
Gazze Savaşı, Esed Rejimi'nin çöküşü, Körfez'in güvenlik kaygıları, Türkiye ve Pakistan'ın yükselen rolü. Çok kutuplu düzene geçişte Ortadoğu'nun yeni dinamikleri nasıl şekilleniyor?
Son Güncelleme: 29.09.2025 - 03:44
ABD'nin önde gelen yayın organlarından The National Interest'de, Ortadoğu'da son dönemde yaşanan gelişmelerin ardından bölgedeki köklü değişimlerin ve bölgenin geleceğinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Gazze'den Suriye'ye, Lübnan'dan Körfez ülkelerinin dış politika yaklaşımlarına kadar bölgede çok sayıda dinamiğin kökten değiştiği bir dönemin yaşandığı tespiti yapılan analizde, özellikle Türkiye ve Pakistan gibi ülkelerin bu değişimde öne çıkan güçler olmaya başladığına dikakt çekildi.
Analizde ayrıca, dünyanın çok kutuplu düzene geçişinde Ortadoğu'nun büyük güçler arasında bir müttefiklik yarışına sahne olduğuna ve bölge ülkelerinin bu değişim doğrultusunda yeni stratejiler izlemeye başladığı belirtildi.
İşte The National Interest'de yayınlanan analiz:
ABD Başkanı Donald Trump, BM Zirvesi sırasında Arap devlet liderleri ile Gazze ve bölgeye dair başlıkların konuşulduğu bir toplantıda biraraya geldi.
Verilen bilgilere göre toplantıda Trump yönetimi, Gazze'deki savaşı sona erdirmeyi amaçlayan 21 maddelik bir barış planı sundu ve görüşmeyi yakından takip eden analistlere göre; Orta Doğu'da yeni bçr dönemin ateşi fişeklendi.
Orta Doğu çok önemli bir bölge ve bu durum, Soğuk Savaş sonrası dönemde belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştı. Gelinen noktada ise Ortadoğu, çok kutuplu düzene geçişte müttefiklik ilişkileri açısından büyük bir rekabet arenasına dönüştü.
Zira ABD'nin stratejisi, terörle ve isyanlarla mücadeleden, Rusya ve Çin gibi neredeyse eşit rakiplerle rekabet etmeye ve onlara karşı çıkmaya doğru kaydı.
Ortadoğu'da yeni dinamikler
ABD'nin öncelikleri değiştikçe, Orta Doğu'daki ABD ortakları ve müttefikleri, olası güvenlik boşluklarını doldurmak için harekete geçiyor.
7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırı, bölgedeki dengeleri tamamen değiştirdi. İran ve İsrail de 2024'te iki kez ve ardından 2025'in Haziran ayında 12 gün boyunca doğrudan birbirleriyle çatışmaya girdi.
Bu süreçte Hizbullah gibi İran'ın müttefikleri ağır darbe alırken, İran ve Rusya'nın önemli müttefiki olan Suriye'deki Esad rejimi de 8 Aralık 2024'te çöktü.
Şam'ın değişen kaderi, aslında bölgenin nasıl değiştiğini de simgeler nitelikteydi.
Suriye'nin yeni Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara, BM Genel Kurulu için New York'a gitti. Türkiye ve Ukrayna cumhurbaşkanları da dahil olmak üzere önemli liderlerle çok sayıda toplantı yaptı ve ABD Başkanı Donald Trump ile de kısa bir görüşme gerçekleştirdi.
Trump, Ahmed el-Şara ile ilk kez görüşedi. Mayıs ayında ABD başkanının Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sırasında da ikili bir araya gelmişlerdi.
Ahmed el-Şara, ülkesinde hala zorluklarla karşı karşıya olsa da, Suriye'nin parya statüsünden kurtulup ülkeyi yeniden dünyaya açabilmesi, Orta Doğu'daki ülkelerin değişime ne kadar aç olduğunu gösteriyor.
Suriye, 2011'den 2024'e kadar süren iç savaş sırasında bölünmüş bir ülkeydi. Esed rejimi de 50 yıl boyunca bölgenin manzarasının bir parçasıydı. Ancak Esad rejimi şu anda tamamen çöktü.
Bu değişim rüzgarları sadece Suriye'yi güçlendirmekle kalmadı. Lübnan'daki yeni liderliği de güçlendirdi. Ayrıca Mısır, yeni dış ilişkiler girişimlerinde bulundu.
Hatta Mısır, geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye ile deniz tatbikatı gerçekleştirerek, yirmi yıldır gergin olan ilişkilerin düzelmesi yolunda önemli bir adım attı. Bu arada Suudi Arabistan, Pakistan ile yeni bir savunma anlaşması imzaladı.
Benzer bir eğilim Körfez İşbirliği Konseyi'nde de gözlemlenebilir. Eylül ayında Katar'da Hamas toplantısına düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından Körfez ülkeleri, savunma işbirliğini artırma konusunda adımlar atmaya başladı.
Bu ülkeler, ABD savunma sistemlerine büyük yatırımlar yapmalarına rağmen, yıllar boyunca Amerikan güvenlik şemsiyesine fazla güvendiklerinden endişe duyuyorlar gibi görünüyor.
Tüm bunlar tek bir net sonuca işaret ediyor. Ortadoğu'da hem anlayışlar hem de dinamikler tamamen değişiyor.
Bölgedeki eğilim, Arap liderlerin savunma bağlarını güçlendirmeye ve daha uzak ülkelerle askeri ve ekonomik ilişkilerini genişletmeye çalıştıklarını gösteriyor.
Bunlar arasında özellikle, Suriye'ye büyük yatırımlar yapan Türkiye ve güçlü bir askeri ve nükleer cephaneliğe sahip Pakistan dikkat çekiyor.
BRICS ve Çin liderliğindeki Şanghay İşbirliği Örgütü gibi Batı dışı ekonomik bloklardaki ülkeler de bu sürece dahil olabilir.
Bu eğilim, on yıllar süren kaos, iç savaş ve terörün ardından Ortadoğu'da yeni ve daha entegre bir dönemin başlayacağını gösteriyor.
Kaynak:
The National InterestİLGİLİ HABERLER
The Wall Street Journal: Batı ülkelerinin Filistin'i tanıması dengeleri nasıl değiştirdi?
MKE’den tarihi yatırım hamlesi: Üretim kapasitesinde devrim yaşanacak
Witkoff tarih verdi: Gazze mutabakatında ikinci aşama haftaya başlıyor
Suriye hükümeti ile SDG arasındaki kapsamlı anlaşmanın açıklanması bekleniyor
Strategic Studies War Institute: 2026 yılı Netanyahu'nun kabus yılı mı olacak?
Eurasia Review: 2025 yılının en önemli jeopolitik olayları
DİĞER HABERLER
Strategic Studies War Institute: 2026 yılı Netanyahu'nun kabus yılı mı olacak?
Eurasia Review: 2025 yılının en önemli jeopolitik olayları
Geopolitical Futures: ABD'nin Venezuela ablukasının jeopolitik arka planı ne?
The Hill: Suriye'nin kırılgan istikrarı ve Türkiye'nin rolü
Responsible Statecraft: Birleşmiş Milletler yapısı küresel işlevini tamamen yitirdi mi?
Arab News: Türkiye-Mısır yakınlaşması ve bölgesel dengeler
The Atlantic: Ukrayna'ya önerilen anlaşma uygulanabilir mi?
Foreign Policy: Trump küresel kurumları hedef alarak ne hedefliyor?
The New Arab: Küresel güç mücadelesinde Türk Devletleri Örgütü'nün etkisi artıyor
Cato Institute: Trump'ın Gazze barış planı sadece bir hayal mi?


