Asia Times: Dünya bir “G2” dönemine doğru mu ilerliyor?
Teknoloji, yapay zeka, askeri gelişmeler, enerji kaynakları ve etki alanı mücadelesi. Dünya bir “G2” dönemine doğru mu ilerliyor?
Son Güncelleme: 15.11.2025 - 00:26
Kanada merkezli yayın organlarından Asia Times'da, ABD ve Çin'in küresel arenada etkin güç olma rolüne dair yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
Onyıllardır ABD'nin Çin'i “stratejik tehdit” olarak nitelendirdiği dönemin ardından ABD Başkanı Trump'ın ABD ve Çin'i “G2” olarak tanımlamasına dikkat çekilen analizde, özellikle hızlı bir şekilde yaşanan teknolojik ve etki alanı savaşlarının yeni bir gerçeklik yarattığı belirtildi.
Analizde ayrıca; Trump'ın “G2” ifadesi kullanarak ABD'nin hakim olduğu tek kutuplu dünya düzeninin sonunu ilan ettiği ve dünyanın artık yeni bir küresel düzenle yüzleşmesi gerektiği tespiti yapıldı.
İşte Asia Times'da yayınlanan analiz:
Singapur Başbakanı Lawrence Wong geçen hafta Financial Times'a verdiği bir demeçte;
“Küresel olarak eski kurallar artık geçerli değil. Ancak yenileri de henüz yazılmadı”
ifadelerini kullanarak, belki de tüm dünyanın farkettiği gerçekliği bir cümle ile özetledi.
Singapur Başbakanı Lawrence Wong, röportajında bugünün dünyasını “çok kutuplu bir dünyaya, post-Amerikan düzene doğru büyük bir geçiş” olarak tanımladı. Wong, ABD'nin hala bir süper güç olduğunu, ancak “küresel girişimleri şekillendirme yeteneğinin ve bazen de istekliliğinin artık garanti edilmediğini” belirtti.
Wong;
“Gerçek şu ki, Amerika küresel sigorta olma rolünden geri çekiliyor ve henüz kimse onun yerini alamıyor. Ancak oluşan boşluk mutlaka doldurulur.”
ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz haftalarda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüşen Donald Trump ise, Truth Social'da yaptığı açıklamada;
"Çin Devlet Başkanı Xi ile yaptığım G2 toplantısı her iki ülke için de harika geçti. Bu toplantı, sonsuz barış ve başarıya yol açacaktır. Tanrı Çin ve ABD'yi korusun."
ifadelerini kullanarak, G2 kavramını kullandı.
Bu mesaj kısa ama belki de tarihi bir mesajdı.
Bir Amerikan başkanı ilk kez kamuoyuna “G2” terimini kullandı ve bu mesaj aslında, ABD'nin hakim olduğu tek kutuplu dünya düzeninin sonunu ilan etti.
Trump, görüşmeyi “G2 toplantısı” olarak nitelendirerek, Pekin'i sadece bir rakip değil, küresel liderlik için ortak sorumlulukla görevlendirilmiş bir ortak olarak, eşit bir güç olarak kabul etti.
Kısa süre sonra, ABD Savaş Bakanı Pete Hegseth de bu yeni tavrı pekiştirerek;
“Amerika Birleşik Devletleri ile Çin arasındaki ilişkiler hiç bu kadar iyi olmamıştı. Başkan Trump'ın da söylediği gibi, tarihi ‘G2 toplantısı’ her iki ülke için sonsuz barış ve başarıya zemin hazırladı. Güç, karşılıklı saygı ve olumlu ilişkiler yoluyla barış.”
ifadelerini kullandı.
Değişen dinamikler
Yıllardır ABD, Çin'i “stratejik tehdit” olarak nitelendiriyordu ve ABD'li şahinler, ticaret savaşlarından teknoloji yasaklarına ve ‘ayrışma’ söylemlerine kadar “Çin karşıtı” retorik üzerine büyük kampanyalar inşa ettiler.
Şimdi ise, gümrük vergilerinin mimarı olan Trump'ın kendisi, ABD-Çin ilişkisini “sonsuz barış ve başarı” olarak nitelendirerek ortaklığa yöneliyor gibi görünüyor.
Bu ton devam ederse, bir zamanlar ABD seçim siyasetinin en güçlü silahı olan Çin karşıtı popülizm, yakında seçim kampanyalarından kaybolabilir. Ve bununla birlikte, Amerika'nın Çin konusunda iki partili uzlaşmasının temeli de aşınmaya başlayabilir.
Hedef çok kutuplu değil de iki kutuplu bir dünya mı?
Trump'ın “G2” vizyonu gerçekleşirse, dünya iki süper devletin küresel meseleleri birlikte yönettiği, bölgesel blokların ise uyum sağlamaya veya hizalanmaya zorlandığı iki kutuplu bir düzene dönüşebilir.
Bu, ne tek kutuplu ne de gerçek anlamda çok kutuplu bir dünya olacak ve ancak bir tür “yönetilen ikili hegemonya” olacak.
Amerika Birleşik Devletleri için bu, büyüklüğü hakimiyet olarak değil, eşitlerle ortaklık olarak yeniden tanımlamak anlamına geliyor. Çin için ise, meşruiyeti bir rakip olarak değil, eş lider olarak tanımlamak anlamına geliyor.
Tarihin de gösterdiği gibi, büyük güçler küresel düzeni yeniden müzakere ettiğinde, küçük devletler uyum sağlama sürecine mecburen yönlenmek zorunda kalır.
Sonuç olarak; G2 söylemi, yeni bir dönemin başlangıcını işaret ediyor olabilir ve dünya bu seçeneği artık ciddi olarak dikkate almalıdır.
Kaynak:
Asia TimesİLGİLİ HABERLER
The National Interest: ABD'nin Venezuela'ya müdahalesinin sonuçları ne olur?
The New Arab: Sudan yeni bir bölünme mi yaşayacak?
Witkoff tarih verdi: Gazze mutabakatında ikinci aşama haftaya başlıyor
Rusya Devlet Başkanı Putin yapay zekanın gelecekteki önemini vurguladı
Strategic Studies War Institute: 2026 yılı Netanyahu'nun kabus yılı mı olacak?
Eurasia Review: 2025 yılının en önemli jeopolitik olayları
DİĞER HABERLER
Strategic Studies War Institute: 2026 yılı Netanyahu'nun kabus yılı mı olacak?
Eurasia Review: 2025 yılının en önemli jeopolitik olayları
Geopolitical Futures: ABD'nin Venezuela ablukasının jeopolitik arka planı ne?
The Hill: Suriye'nin kırılgan istikrarı ve Türkiye'nin rolü
Responsible Statecraft: Birleşmiş Milletler yapısı küresel işlevini tamamen yitirdi mi?
Arab News: Türkiye-Mısır yakınlaşması ve bölgesel dengeler
The Atlantic: Ukrayna'ya önerilen anlaşma uygulanabilir mi?
Foreign Policy: Trump küresel kurumları hedef alarak ne hedefliyor?
The New Arab: Küresel güç mücadelesinde Türk Devletleri Örgütü'nün etkisi artıyor
Cato Institute: Trump'ın Gazze barış planı sadece bir hayal mi?


