Foreign Policy: İsrail'in saldırılarının Holokost'tan farkı kalmadı
Soykırım, açlığın silah olarak kullanılması, tutuklamalar, toplu mezarlar ve sürgün. İsrail'in Gazze saldırılarılarının Holokost'tan farkı kalmadı!
Son Güncelleme: 05.09.2025 - 01:43
ABD'nin önde gelen yayın organlarından Foreign Policy'de, İsrail'in yaklaşık 2 yıldır gerçekleştirdiği ve soykırıma dönen saldırılarının ve küresel arenadaki etkilerinin değerlendirildiği bir analiz yayınlandı.
İsrail'in Gazze'deki saldırılarının artık uluslararası raporlarda da soykırım olarak belgelendiğine dikkat çekilen analizde, Gazze'de yaşanan gelişmelerin, İsrail'in sürekli olarak tarihi mağduriyet iddiasında bulunduğu Holokost'tan farkınının kalmadığı belirtildi.
Analizde ayrıca; bugün Gazze'de yaşananların dünya için en büyük ahlaki ve insani ders haline geldiği ve geçmişte ne kadar büyük zulümler yaşamış olursa olsun, hiçbir grubun böyle suçlardan muaf olmadığı gerçeğini teyid ettiği tespiti yapıldı.
İşte Foreign Policy'de yayınlanan analiz:
Uluslararası bir soykırım araştırmacıları grubu, İsrail ordusunun Gazze'de yaklaşık iki yıldır sürdürdüğü saldırının soykırım tanımına uyduğunu belirten bir karar yayınladı ve İsrail beklendiği üzere bu kararı hızla ve öfkeyle reddetti.
İsrail Dışişleri Bakanlığı kararı “utanç verici” olarak nitelendirdi ve bunun İsrail'e karşı yürütülen “yalan kampanyasının” son halkası olduğunu iddia etti.
Grubun üyelerinin yüzde 86'sının onayladığı kararda, böyle bir soykırımın ancak Nazilerin Avrupa Yahudilerini sistematik olarak katlettikleri ve Holokost olarak bilinen olaylar kadar derin olduğunu belirtildi.
Soykırım suçundan kimse muaf değil!
Bugün Gazze'de yaşananlar konusundaki en büyük ahlaki ve insani ders; geçmişte ne kadar büyük zulümler yaşamış olursa olsun, hiçbir grubun böyle suçlardan muaf olmadığıdır.
Hamas'ın saldırısı, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze sakinlerine uyguladığı ayrım gözetmeyen şiddeti haklı çıkarmaz.
Tarih boyunca bu iki taraf arasında hiçbir zaman eşit şartlarda bir savaş yapılmadı ve gelinen noktada İsrail'in saldırıları, grubun raporunda da belirttiği gibi sivil halkın soykırıma uğraması noktasına geldi.
İsrail'in uluslararası alanda tanınan bir kıtlıkta Filistinlilere dayattığı açlık stratejisi düşünüldüğünde bu soykırım suçu daha da ağırlaşıyor.
Gazze'de iskelet gibi kalmış çocuklara bakın ve İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda Alman toplama kamplarından kurtarılan, neredeyse tamamen eriyip gitmiş Yahudi kurtulanların görüntülerini hatırlayın.
Gazze kentinin fiziksel manzarasının geniş çaplı yıkımına, gri, düzleştirilmiş ve bombalanarak enkaza dönüşmüş halini görün ve Nazilerin Yahudi gettolarını yerle bir etmesini hatırlayın.
Gazze sakinlerinin, bölgenin bir yerinden başka bir yere zorla yerleştirildiklerinde, kıt eşyalarını toplayıp, susuz ve aç bir halde, en basit barınakları aramak için yürüyerek yol almak zorunda kaldıkları zor durumu hayal edin.
İsrail'in Birleşmiş Milletler'in yardım dağıtımını durdurması nedeniyle gereksiz yere kıt hale gelen gıda dağıtım merkezlerine yaklaşırken İsrail askerleri tarafından vurulan Filistinlilerin acımasız ölümlerini düşünün.
Yaklaşık 80 yıl önce Naziler ve Sovyetler tarafından Yahudiler ve diğer kurbanların başına gelen infazları ve toplu mezarları hatırlayın ve Gazze'yi görün.
İsrail'in bu çatışmanın başlangıcından beri Gazze'yi uluslararası gazetecilere büyük ölçüde kapattığını düşünün ve bir zamanlar “Büyük Yalan” olarak adlandırılan, Almanya'nın savaş sırasında bilgileri tahrif etmek ve çarpıtmak ve böylece tarihi kontrol etmek için gösterdiği kararlı çabaları hatırlayın.
Evet bütün bunlar Gazze'de yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
İsrail'in Gazze'ye basın erişimini sıkı bir şekilde kontrol etmesi, hem uluslararası hem de ulusal birçok amaca hizmet etti. Bu kontrol, İsrail halkına Filistinlilere uygulanan insani ve fiziksel felaketin boyutu hakkında bilgi akışını en aza indirmeye yardımcı oldu ve böylece inkarcılığı kolaylaştırdı.
Ancak artık, Gazze'deki insani ve ahlaki felaketin farkındalığının yayıldığına dair işaretler var ve son günlerde, çatışmaya karşı protestoların artmasıyla birlikte İsrail'de gerginlik tırmanıyor.
İsraillilerin, halkın dikkatinin odak noktası olan Hamas'ın elinde tutulan kalan rehinelerin kaderini merak etmeleri olağandışı bir durum değil. Ancak, ülkenin Gazze'ye konuşlandırılmak üzere yedek askerleri çağırmakta zorluk yaşadığına dair işaretler artıyor ve emekli İsrailli subaylar da İsrail'in Gazze'deki saldırılarını eleştiren açıklamalar yapıyor.
Şu ana kadar büyük ölçüde eksik olan ve acilen ihtiyaç duyulan şey, İsrailliler arasında Gazze'deki Filistin halkının insanlığı ve temel insan haklarının kesin olarak kabul edilmesidir.
Binlerce kadın ve çocuğu öldüren ve yine de Hamas'ı gerekçe göstererek neredeyse her kayıpları haklı göstermeye çalışan İsrail'in propaganda süreci çöktü ve bu epik trajedilerin durdurulmasının tek yolu İsrail'e gerçek bir baskı haline geldi.
Kaynak:
Foreign PolicyGDH Digital NSosyal hesabını takip edebilirsiniz.
İLGİLİ HABERLER
The Economist: ABD karşıtı küresel eksen güçleniyor
The National Security: Suriye, Ahmed al-Şaraa ile istikrara kavuşacak mı?
The New Arab: İsrail'in yeni etnik temizlik planı başlıyor
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Gazze'ye giren yardımları çalan çetenin lideri Yasir Ebu Şebab öldürüldü
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
DİĞER HABERLER
Brussels Signal: Çok kutuplu düzende Avrupa'ya yer yok
The Hill: Trump neden Putin'i “ödüllendirmek” istiyor?
Real Clear World: Trump'ın saldırgan yeni Batı Yarımküre doktrini
Gulf State Analytics: İsrail'in Suriye'deki asıl hedefi ne?
The New Arab: İsrail'in “zorla nakil” stratejisinin arka planı
Politico: Avrupa'nın zayıflık psikolojisi tırmanıyor
The National Interest: Japonya, 3. Dünya Savaşı'nın fitilini mi ateşledi?
Carnegie Endowment: Türkiye Ukrayna barış sürecinde kilit aktör olabilir.
The Telegraph: Avrupa varoluşsal krizini aşabilecek mi?
UnHerd: İsrail'in saldırganlığı üçüncü bir dünya düzenini mi başlatacak?


